- 2230 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
İstanbul'da Yağmur var...
Haziran ayının ilk haftasını geride bıraktığımız şu günlerde, yağmaya başlayan yağmurun da etkisiyle, havalar mevsim normallerinin altında seyretmeye başladı. Geçtiğimiz birkaç günde olduğu gibi, hava tahminleri, bu günler için de gökgürültülü sağnak yağış uyarısı yapıyor.
Çok sıcak havalarda, aşırı terlediğim için, ilkbahar ve sonbahar, hep daha çok sevdiğim aylar olmuştur.
Yağmur, sele dönüşmediği sürece, benim için her zaman rahmettir. Toprağın suya kanması, ağaçların, yaprakların yıkanarak, üzerlerindeki tozdan kirden arınarak, doğal rengine kavuşması, her zaman dikkatimi çeker.
Her yağmur ardından, dünya daha bir temiz, daha parlak görünür gözüme.Yağmurun sesini dinlemek, insanı dinlendirip, huzur veriyor.Bir derenin kıyısında oturup, akan suyun şırıltısını dinlemek ne kadar keyifliyse, açık pencereden gelen yağmur damlalarının pıtırtılarını dinlemek, o kadar dinlendirici.
Osmanlılar döneminde, akıl hastalarını, hafif müzik ve su sesiyle tedavi ederlermiş. Suyun o dingin, içe huzur veren akışı ne kadar dinlendirici.
Sonra birden aklıma, evsizler düştü. Sokaklarda yaşamak zorunda olanlar, çocuk, büyük.
Ne yüzden sokakta olabilecekleri aklıma geldi . Bu insanlar kaya kovuğundan çıkmadı. Mutlaka onların da tek tük de olsa akrabaları olması gerekir. Çocuklar, aile ilgisizliği, dayak maddi imkansızlıklardan kaçıyorlar evlerinden. Ya koskocaman kelli ferli adamlara ne demeli! Nedir onları sokaklara iten? Eşelediğiniz zaman bir çoğunun altından, aşırı borçlanma, ailede geçimsizlik, sıkıntılarla baş edememe gibi dramlar çıkıyor. İşin içinden çıkamayınca, kafaları yerindeyken baş edemeyecekleri sıkıntıları, alkolde, başka uyuşturanlarda arayıp, evlerini terk edip, tabiri caizse enkaza dönmüş vücutlarını, ölüm onları yakalayana kadar, sürüklüyorlar, boş bir çuval gibi.
Kışın donduran soğuklarda, onları toplayıp, birkaç gün sıcak bir ortam verip, sağlık kontrolünden geçirmek yeterli değil bence. Kalıcı çözümler bulmak gerek, ama nasıl?
Bu sadece bizim ülkemize özgü bir durum da değil. Başta Amerika olmak üzere, dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinin başlıca sıkıntısı.
Almanya’da görev icabı bulunduğumuz sürece, yakın yıllarda da oğlumu ve ailesini ziyaret için gittiğim zamanlarda gördüğüm kadarıyla, nispeten çözüme kavuşturulmuş gibi .
Kurulan (heim) adı altındaki koruma evlerinde, kimsesiz kişilerin barınma, yeme içme imkanları sağlanıyor.
Ülkemizde de yavaş yavaş hayata geçen sığınma evlerini gördükçe, neden olmasın diyorum!
Benim ülkemde de istenirse, idareciler ön ayak olursa, sokaklarda, apartman boşluklarında yaşayan, bu gariplere de insanca yaşama imkanı sağlanabilir.
Bunun çok kolay bir proje olmayacağını biliyorum.Hayırsever zenginlerimizin ön ayak olmasıyla, pilot bölge seçilebilecek illerde bir bina ayarlanıp, ufaktan bu işe soyunabilecek, iyi kalbli, insansever , hizmet aşkıyla yanan idareciler olabileceğini düşünmek istiyorum.Vatandaş olarak bizler de ufak yardımlarla da olsa katkıda bulunmaya çalışırız.
Bugün yaz günü olmasına rağmen, yağışlı ve serin havanın aklıma getirdiklerini, siz değerli arkadaşlarımla paylaşmak istedim.
YORUMLAR
Yağmur ve su ile alakalı “İstanbul'da Yağmur var” başlıklı, sıcak bir sohbet edası ile kaleme aldığınız yazınızda, sözü toplumsal duyarlılıklarımız konusunda ihmallerimize, noksanlarımıza, eksiklerimize getirmeniz klasik bir “Handan Hanım” tarzı. Her zaman yorumda bulunamasam da bu tarzınızı hep takdir ediyorum. Zira bu tarz size yakışıyor.
Yazınızda geçen “sel” bahsi ile bir ilave yapayım müsaadenizle; bu gün şehirlerde ani sel baskınlarının oluşmasının sebebi, toprak ile suyun birleşmesini engelleyecek şekilde olur-olmaz her yerin betonla kaplanmış olmasıdır sanırım
Tebrikler, saygılar, selamlar
handan akbaş
Evet muhakkak bir akrabasi bir yakini var sokaga düsen insanlarin.
Nasil oluyor anlayamiyorum bunu ben bir türlü.Ozaman da aklima söyle birsey geliyor direkt olarak
aile sahip cikmiyorsa hic kimse sahip cikmaz.Orda orda atilir taa ki kötü bir sekilde hayati son bulana kadar.
Elbette herkes yaptigini ceker ama biraz da vicdan lazim.
Yetiskinlerin sokaga düsmesi ayri Allah kimseleri affedilmeyecek kadar büyük olan hatalara düsürüp yuvasindan etmesin.
Hatalar insanlara mahsustur,gerektigi an insan insansa elini uzatir hatalida olsa.
Ama cocuklarin sokaga düsmesi birakilmasi bir insanlik ayibidir.
Giderek artan sokak cocuklarina kac siginma evi gerekir binlerce evsize.
Ögrenmeli insanlar sahip cikmayi ailesine yakinlarina ilk önce bunu yapmak gerekir.
güzeldi binbir düsünceye iten bir yazi.
yüreginize saglik sevgili handan
sonsuz sevgimle
hicbitmez tarafından 6/7/2010 11:57:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş
Önce güzel bir yağmur sevdasını işittim sesinden.
Sonrada bazı gerçeklerin göz ardı edilmemesi gerektiğini.
Sokaklarda o kadar çok insanımız varki.
Bir çoğu iyi eğitim almış fakat dediğin gibi borç batağından kurtulmak için mücadele gücünü bırakmış koskoca insan topluluğu.
Hemen pes mi etmeli.
Dediklerine katılmamak mümkün değil.bizim insanlarımız akıllıdır vede yaratıcı özellikleri vardır.
Neden destek vermeyelim.öyle değilmi.
Kutlarım yazını.
Yağmurun içimize düşürdükleri diyorum ben başlığa.
sevgimle kal
handan akbaş
Handan Hanım, yazınız bana yağmurun sesini dinletti adeta. Yağmur elbette çok güzel bir doğa olayıdır. Canlıların yaşaması için gereklidir; fakat derelerin taşıp sele dönüşmesine yine biz insanlar neden oluyoruz. Dere yataklarına ev ya da başka bir şeyler yaparak. Allah bütün kullarını korusun. Evsizleri ve kimsesizleride.
sevgilerimle...
handan akbaş
Yağan yağmuru çok farklı bir konumdan yazıya dökmüşsünüz.O evsizlere o kadar içim acır ki.Yağmur bir nebze de kar kış soğukta daha da zor işleri.
Bugün İstanbul'da yağmur vardı evet.Çoğu insanın evlerini su bastı.Bizler apartman dairelerinde rahatız ancak zor durumda olan insan çok.Evsizler ya da kimsesizler zaten malum.
Bu yazıyı öğlene doğru,yağmurlu ve kasvetli bir hava da okudum aslında.Ancak şimdi yorum yazabiliyorum.Güzel bir konu.Kutluyorum Handan abla.Selamlarımla...ERen
handan akbaş
Yağmur...En sevdiğim tabiat oalyıdır...Sen anlatırken de, bu sesi duyar, o muhteşem toprak kokusunu hisseder gibi oldum. Elbette hepimiz üzülüyoruz alt yapı skandallarına, evsizlere...Ama elimizden gelen sınırlı malsef. Umarım düzelir her şey de, camdan yağmurun tadını çıkartırken bu acı düşüncelerle bölünmeyiz.
Tebrik ediyorum. Güzel ve anlamlı bir çalışma...Sevgiler...
handan akbaş
istanbul'da yağmurun sefası da var cefası da. eğer evdeyseniz ve pencereden yemyeşil bir bahçeye bakıyorsanız güzel. eğer trafikteyseniz ve saatli bir yere gidiyorsanız kötü. kesin yol tıkalıdır. gecikmek kaçınılmazdır.
tıpkı bugün benim yaşadığım gibi...
ellerinize sağlık.
handan akbaş
Benim de özellikle yağmurda ve kar yağarken onlar aklıma gelir. İ.çimden geçiririm ama bir şey yapamam. Batı ülkelerinde çözüm bulmuşlar. Ülkemde de inşallah bulunur çzüm ama çoğu da gösterilen yerler gitmeyecektir. Alışkanlık haline mi geliyor bilmiyorum ama alışıyorlar sanırım. Güzel bir yazıydı. Tebrik ve sevgilerimle
handan akbaş
yağmuru her zaman severim ama yaz yağmurunun yağışı başka güzeldir
tabiatın yemyeşil örtüsünü rengarenk çiçeklerin açtığı bu mevsimlerde yağmur başka güzeldir
tabiki kimsesizleride düşünüyorum her duamda yaradanıma yalvarıyorum
açta açıkta olanlara diyerek ne yazıkkisadece duada kalıyor
duyarlı yürğinizi kutluyorum
çok güzel anlatımdı sevgi saygılarımla
handan akbaş
KEŞKE TÜM YÜREKLER SİZİN GİBİ DUYARLI OLSA ....
HERKES İNCE DÜŞÜNSE ZATEN AÇ KİİMSE KALMAZ ..
UMARIM BU DÜŞÜNCELER GERÇEK OLUR
SEVGİYLE KALIN..
handan akbaş
Handan Hanımcığım ne kadar duyarlısınız keşke sesinizi bu işleri yapmak zorunda olanlar da duysa... Bizler dediğiniz gibi karınca karınca destek bile oluruz. Yazık evsiz barksızlara, kimsesizlere ve sığınacak yeri olmayanlara.. Teşekkür ederim her zaman ki gibi çok özel bir yazıydı ve çok güzel anlatmışsınız. Sevgilerimi sunuyorum.
handan akbaş
Bahar aylarını ve yağmuru ben de çok severim. Hatta bardaktan boşanırcasına yağan yağmur da bile sırıl sıklam olana kadar arkadaşımla dolaştığımız olurdu. Bize deli mi nedir bunlar diye bakan gözlere aldırmadan :))
Aslın da aç kalacakmışız gibi bencilce tüketme ve kendinden başka kimseyi düşünmeme alışkanlığımız olmasaydı şu an ne aç insanımız, ne de evsizlerimiz olmazdı.
İnsanlığımızı sorgulatan bir yazı...
Paylaşım için teşekkürler.
Sevgilerimle...