- 2332 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
HAYIRLI ÖMÜR HAYIRLI ÖLÜM
ECELİN GELDİ AÇ KAPINI
Ecel, insan ömrünün son anı, ölüm vakti anlamına kullanılır. Dini deyim olarak ise; ölüm için takdir ve tayin olunan vakittir. Bu vakit ne öne alınır ne de geciktirilir. Emr-i İlâhi gelince canlının hayatı son bulur. Kur”ân-ı Kerim’de bu husus çeşitli ayetlerde hatırlatılarak şöyle buyurulur.
“Her ümmetin (mukadder) bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geriye atabilirler ne de bir an ileriye alabilirler” (Araf, 34). Bir başka âyette de: “Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler” (Nahl, 61).
Bilindiği üzere doğumla başlayıp ölüm anına kadar geçen süreye “ÖMÜR“ denilir. Her canlının ömürü sınırlıdır. Ömrünü tamamlayan ölecektir. Kur‘ân-ı Kerim‘de bu da hatırlatılarak şöyle buyrulur. “Her canlı, ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi iyilikle de kötülükle de imtihan ederiz. Ve siz ancak bize döndürüleceksiniz“ (Enbiya, 35). Ölümden kurtuluş ve kaçış yoktur. Bu konuda hiçbir kimseye müsamaha ve hatır yapılmaz. Çünkü ölüm olayı canlının değişmez kaderidir. Canlı doğar, yaşar ve vakti gelince ölür. Münâfikun Sûresi 11. âyette: “Bir canın eceli gelip çatınca, Allah onu asla geri bırakmaz...“ denilmekte ve bu kaderden kaçılamayacağı ifade edilmektedir. Hangi mevki ve makamda olursak olalım, mutlaka ölümü tadacağız, bu değişmez bir gerçek. Ancak insan hemen ölecekmiş gibi ahiretini düşünürken, hiç ölmeyecekmiş gibi de dünya yaşayışını sürdürmelidir. Nasıl olsa öleceğim diye “Terk-i dünya“ etmek, dünyadan elini eteğini çekmek, İslâm prensiplerine aykırıdır.
İnsan, ömrünün ne kadar süreceğini, nerede, nasıl ve ne şekilde öleceğini bilemez. Eğer insan öleceği saati ve günü bilebilseydi yaşayamazdı. Paniğe kapılır ve insani niteliklerini kaybederdi. Dünyanın yaşama düzeni bozulurdu. İşte Allah bu durumu ezelde bildiği içindir ki insana bu vakti bildirmemiştir. Bu gizlilik insanı rahatlatmış ve dünya hayatına bağlamıştır. Bununla ilgili olarak Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
“Aranızda ölümü (keyfiyetini, zamanını, mekanını ve ecellerin miktarını) biz tayin ettik“ (Vakıa, 60). Buna göre insan tayin edilen süre içerisinde yaşayışını sürdürme yetkisine haizdir. Çünkü insanoğlu yaşamayı sever. Erken ölmeyi istemez. Bu konuda evhamlıdır. Nitekim halkımız konuyla ilgili olarak bazı olayları ölüm habercisi olarak kabul etmiş, bir sürü hurafeye kanmıştır.
Cenaze ve ölümle ilgili olarak tesbit ettiğimiz yaygın halk inanışlarından bazıları şunlardır.
—Geceleyin herhangi bir evin üzerinde “baykuş veya kara karga“ öterse o evden cenaze çıkar.
—Gece herhangi bir evde köpek ulursa ya o haneden ya da yakınından biri ölür.
—At, öküz, inek, dana gibi evcil hayvanlar, eğer gece ahırda huzursuzsa, bağırıyor, kişniyor veya böğürüyorsa, o haneden biri ölecektir.
—Gece vakti bir evden başka bir eve kazan, tava ve tencere verilirse ölümü celbeder.
—Makas ağzı açık kalırsa kefen biçmeye yarar.
—Ölü yıkandıktan sonra kazan ters çevrilmezse bir başkası daha ölür.
—Bir evden ölü çıkarsa o evdeki su kapları boşaltılır. Eğer boşaltılmazsa AZRAİL suları ellediği için biri gene ölebilir.
—Bir evdeki eşyalardan herhangi biri kendi kendine düşer veya kırılırsa ölüme işarettir.
—Ayakkabı çıkarılırken ters çevrilirse o haneden cenaze çıkar.
—Cenaze çıkan evde 40 gün ışık yakılır. Ruh geldiğinde odasını aydınlık bulsun diye.
Daha bir sürü inanışlar!...
Örneklerini sunduğumuz bu inanışların hiçbirisi İslâm‘a uygun değildir. Batıl inanıştır. Kimin ne zaman nerede, nasıl öleceğini yukarıda da belirttiğimiz üzere ancak Allah bilir, Allah‘ın bildirmediği bir zamanı, bazı olaylara inanarak, “ölüm vakti“ diye kabullenmek inanç zaafındandır, bilgisizliktendir!..
Müslüman ölmekten değil, imansız gitmekten korkar. Bunun için mü‘minin görevi, Allah‘a:
—Ya Rabbi, bana son nefesimde adını anmayı (Allah demeyi), iman ile çene kapamayı nasip et diye dua etmek olmalıdır.
Peygamberimiz Yüce Allah‘tan, uzun ömür talebinde bulunmamızı tavsiye etmektedir.
Bizim de dileğimiz, Yüce Rabbimizin her mü‘mine sağlık ve afiyet içerisinde uzun ömür ihsan etmesi, vakit-gelince de iman ile huzuruna kabul buyurmasıdır.
YORUMLAR
Allah sizden razı olsun değerli yazarımız. Bir tarafta en sağlam kaynaktan gerçekler, diğer tarafta hürafeler. Yazınızdaki bu incelikten dolayı ayrıca teşekkür ederim. Herkesin okuyup yararlanacağı çok güzel bir yazı .
Yazının sonundaki duayada tüm kalbimle AMİN diyorum.
Saygılarımla
abdurr tarafından 6/7/2010 4:05:31 AM zamanında düzenlenmiştir.