- 617 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BENİM ZAVALLI "Y" KROMOZOMUM
"Y" kromozomunun kaçınılmaz ölümü; erkekliğin yakında tümüyle ortadan kalkacağı ve zaman ayarlı bombanın "Y" kromozomun aleyhine çalışıyor yolundaki kehanetler 2003 yılının en beklenilmedik ve bizim için düş kırıklığına yol açan gelişmesiydi. Çünkü insanoğlu kurduğu medeniyetin zafer bayraklarını yer kürenin her bir köşesine asmakla yetinmiyor, gezegenlere ulaşmanın yollarını arıyordu. Ama dünyayı büyük oranda yöneten; medeniyetin gelişimi ve yeni ufuklara yelken açmasında büyük ağırlıklı taşıyan erkeklerin geleceği pek aydınlık görünmüyordu.
Bu konudaki bulgular; milyonlarca yıl önce tarih sahnesine çıkan, 1.100 gene sahip bir krallığın, zamanla küçüldüğüne; şimdi yalnızca 40 geni kaldığını ve trajik bir sona doğru hızla gittiğine işaret etmekteydi. Kimi bilim adamlarına göre, "Y" kromozomu 5 milyon yıl içinde o genleri de yitirecek ve sahnelere veda edecek. Bu olduğundaysa insanlık erkek olan yarısını yitirecek ve yeniden erkek yaratabilmek için yeni yollar arayacak. Bu varsayımın hazin açılımına geçmeden, kromozomlar hakkında kısaca bir bilgi dağarcığı oluşturalım.
Kromozomlar, ilk kez 1840 botanikçi Hofmeister polen ana hücrelerinde görülmüş; Waldeyer tarafından da bu isim verilmiştir. Kromozomlar hiçbir zaman yeniden oluşmazlar; ya eskiden var olan kromozomların bölünmesiyle ya da tamamlama sentezleri ile yapılırlar. Yaşamın sürekliliği, kromozomların devamlılığına dayanır. İnsanda 2n= 46 kromozom bulunmaktadır. Yani bir takımını annemizden, bir takımını babamızdan aldığımız ve bizi onların devamı yapan kalıtsal değerlerimizdir. Bütün vücut hücrelerimizde bir çift kromozom takımı bulunurken, eşey hücrelerimizde kromozomlar eşlerinden yoksundur. Bu eksiklik aslında kromozomun döller boyunca sabit tutulmasını sağlamaktadır. İki takım kromozom sayısına döllenme sonrası ulaşılır. Kromozomların içerisinde bir ya da birkaç özelliği kontrol eden bir çok gen vardır. Her gen belirli bir yerde bulunur. Her hücrede aynı kromozomdan bir çift bulunduğundan aynı özelliğe etki eden genler de çift (en azından) halde bulunur. Sadece bizim zavallı "Y" kromozomumuzda bulunanlar hariç.
İnsanlar ve hayvanların büyük çoğunluğunda, dişiler, yapısal ve işlevsel olarak aynı olan bir çift kromozom taşır. Bu kromozom, şeklinin benzemesinden dolayı "X" kromozomu olarak bilinir. Erkekler ise bir tane "X" kromozomu ve bir tane de, gerek yapı, gerekse işlev bakımından farklı olan ve oransal olarak daha küçük olan ve şeklinden yani bir bacağının eksik olmasından dolayı "Y" olarak isimlendirilen kromozomu taşır. Bu iki çeşit kromozom "eşeysel kromozom" ya da gonozom" olarak bilinir. "Y" kromozomu her zaman babadan, X kromozomu ise erkekte anneden; dişide ise `X` kromozomlarinin biri babadan, digeri anneden gelmektedir. Sevgili hemcinslerim maalesef ki, her 1milimetreküp kanımızda yaklaşık 1 milyon kadar alyuvar artımız ve beynimizin önemsenecek ölçüde fazla olmasına karşın, kromozomlarımız bakımından kütlesel ve işlevsel olarak bayanlardan eksiğiz. Neyse ki bu eksiklik sayısal olarak eşit temsil edilmemize için bir avantaj oluşturmaktadır. Hatta cinsiyetlerin temsil edilmelerinde durum erkeklerin lehine gibi gözüküyor. Çünkü ana rahminde eşit sayıda erkek ve dişi meydana gelmesi beklenirken, durum gerçekte böyle değildir; 120 erkek embriyosuna karşılık 100 kadar dişi embriyonun oluştuğu bilinmektedir. Özellikle spermalarda "Y" kromozomu taşıyanların daha hafif olmasından dolayı, daha hızlı hareket etmektedirler ve yumurtayı dölleme şanslarını artırmaktadır. Ancak X kromozomu bazı yaşamsal faktörleri üzerinde taşımaktadır. Sadece bir X kromozomu taşıyan erkeğin, X kromozomundaki bir bozukluk onun ölümüne neden olmaktadır. Oysa dişilerde bir X kromozomun bozuk olması, diğer X kromozomunun görevi devralmasından dolayı yaşama sansını vermektedir. Doğumda erkek dişi oranı 106/100 olmasına karşın, erkeklerin ölüm oranının yüksek olmasından dolayı, erginlik çağlarında bu oran 100/100 oranına ulaşmaktadır. Daha ileriki yaşlarda erkeğin sosyal, kültürel, biyolojik işlevlerine bağlı şekilde yaşama erken veda etmeleriyle, kadınların sayısının çok altında bir oranla temsil göstermektedir.
Şimdi de Bilim ve Teknik Dergisi’nde de yayınlanan bu varsayımı öğrenmeye devam edelim. Eğer iki X kromozomuna sahipseniz kadın, bir X ve bir "Y" kromozomunuz varsa erkeksiniz demektir. Bunu biliyoruz. Bilmediğimiz kısmı belki bunun nedeni olabilir. "Y" kromozomu sahiplerinin erkek olmasının nedeni, "Y" kromozomunda bulunan SRY geninin, embriyoların erkek olarak gelişmesini sağlaması. Bu cinsiyet sistemi, tüm memelilerde ve benzer sistemler de kimi balıklar, sürüngenler, böcekler, hatta böceklerde aynı. Cinsiyet, "Y" kromozomuna bağlı kaderimizin kökeninde bulunuyor olabilir ve üreme de türümüzün devamlılığı için şart. Bu da bize, genetik parazitleri kaçırma ve gelecek kucaklara geçecek olan zararlı genlerden korunma izni veriyor. Bunu da doğal seçilim sayesinde gerçekleştiriyoruz aslında. Kural olarak, biri anneden diğeri de babadan gelen her kromozomun iki kopyası sayesinde, yumurta ve sperm oluşurken, bir kromozomun hasarlı bir parçasıyla karşılaşılırsa doğal seçilim gereği bu, hatasız olan dineriyle değiştirilebilir. Ancak, bu aşamada bir sorunumuz var. Uzun gelişme sürecinin bir yerinde "Y" kromozomu, değiştirme yeteneğini yitirmiştir.
"Y" aklaşık 300 milyon yıl önce SR"Y" ’nin müjdecisi bir gen, sıcaklık gibi etmenlere aldırmadan kendisini taşıyan embriyoyu erkek yapmak üzere değişime uğradı. Bu, cinsiyet gelişimi için yeni bir tetikleyici oldu. Bu değişim, bizim X adını verdiğimiz bir cift kromozomun tekinde gerçekleşti ve kromozom "Y" olmaya karar verdi. Ne var ki, zaman içinde geçirilen birtakım mutasyonlardan sonra "Y" kromozomu rekombinasyon özelliğini (iki ayrı DNA molekülünün birlenerek yeni DNA molekülleri oluşturması) yitirmeye başladı. "Y" kromozomu bu özelliğini yitirirken, geçirdiği mutasyonlarla, taşıdığı genler de hasar gördü. Sonuçta bu durum erkeklerin karşısına hır hayatta kalabilme sorunu olarak çıktı. Bu işin en önemli şüphelileri, yinelenen elementler olarak bilinen çok eski virüs benzeri DNA parazitleri. Bunlar, yapabildikleri kadar kendilerini kopyalayarak "Y" kromozomunun taşıdığı genleri yok ettiler. Bu parazitler günümüzde bile kimi erkeklerdeki kısırlığın sorumlusu olarak kabul ediliyor. Bir diğer neden olarak da, sonraki kuşaklara sperm yoluyla geçtiği için "Y" kromozomunun mutasyona elverişli olması gösteriliyor. Newcastle Üniversitesinden John Aitken 30 yaşındaki bir erkeğin spermindeki DNA’nın bir yumurtadakinden 350 kez daha fazla kopyalandığını vs her bir kromozom kopyalandığında kromozomdaki hataların da kopyalandığını, bunun da genetik mutasyona yol açtığı kaydedilmektir.
Durum kısaca bu şekilde. "Peki, "Y" kromozomu son kez dünyaya gülümsemesi sonrasında neler olabilir. Bir çok böcek türünde olduğu gibi, tek başına kalan kadınlar erkeklere gerek kalmaksızın dünyaya çocuk getirmeyi sağlayacak teknolojiyi mi gerçekleştirecekler?. bilim adamları bunu pek olası görmüyorlar. "Y" kromozomu işlevini yitirdikten sonra, SR"Y" ’nin yerine geçebilecek bir geni barındıran başka bir kromozom gelişebileceğini savlıyorlar. Bu. aslında görülmeni iş bir şey değil; bu tür bir mutasyon iki adet X kromozomuna sahip olduğu halde erkek olan kimi insanlarda görülebiliyor. Ne yazık ki. bu erkekler doğal olarak kısır; çünkü, erkeklerin üreme yeteneklerini sağlayan genleri taşıyan kromozom "Y" . ’Ama bu durum değişebilir" diyorlar. Her ne kadar "Y" kromozomu üzerindeki genler şimdilik üreme için gerekli olsa da, bu genler bozuldukça genomda bu yerlerde onların yerini alabilecek yenilerinin gelişebileceğini düşünüyorlar. Bunun içinde çok sayıda mutasyonun gerçekleşmesi gerekiyor. Ancak, bu gelişmelerle soyumuzu yok olmaktan kurtulsa bile, insanlık eskisi gibi olamayacak savındalar. Araştırıcılar, bu tahminlerin gerçekleşebileceği ya da spekülasyondan öteye gitmeyeceği konusunda bir şey söylemek için henüz erken olduğunu söylüyorlar. Doğada bu tahminlere yakın bir şekilde "Y" kromozomlarını yitirmiş olan başka memeliler bulunmaktadır. Örneğin, Ermenistan’ın dağlık bölgelerinde yasayan bir tür kemirgen. "Y" kromozomlarını yitiren bu kemirgen, iki ayrı türe ayrılmış. Benzer biçimde, Güney Amerika’da yasayan bir tarla faresi 8 ayrı türe ayrılmış.
Döllenmemiş yumurtadan yeni bireylerin oluşabildiğini lisedeki biyoloji derslerinden hatırlıyoruz. Fotoperyot ve yapay dölleme çalışmalarına da pek yabancı sayılmayız. Gelecekteki jenerasyonlarımızı bu belirlemeler ışığında, çokta pembe bir tablo beklemiyor. Bu konuda bu kadar kötümser olunmamasına yetecek bulgular içeren çalışmalar da yok değil ama, onu da bir başka yazıda tartışalım, bizler bu günün nesilleri olarak ""Y" " kromozomunun getirilerinin ayrıcalığını, insani boyutlarda sürdürmeye devam edelim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.