ne kadar da yıkılmaz duruyoruz böyle...
Ne kadar yıkılmaz duruyoruz...
Asırlar boyu gelişen ve dünya’ya hakim olmaya çalışan yaratılmışlığın çemberinin dışına çıkamıyan biz...
ne kadar yıkılmaz duruyoruz.
Asırlar önce neler icat oldu ve o dönemde yaşanan tüm olayları ne kadar doğru bir yazarın elinde okuduk.
Toles karanlıkta düştüğü gün zeytin hasatınında bahsetmişti, bu yıl zeytin çok olacak demişti bi an gözleri semaya kayık halde kalmıştı....onu duyanlar onun bilgeliği karşısında zeytin hasatına önem verdiler ve hazırlıklarını zamanından önce yapmaları onlara çok şey kazandırmıştı.
evet Toles haklı çıkmıştı...
o dönemleri düşlüyorum , ekonomi ne anlamda ve hayat şartları sadece ev görüntüsü kurmak , alışveriş kaygısı olmadan , kayıt altında olmadan yaşamak ve buluşlar ...
çok garib değil mi sizce de teknolojinin gelişmesini sağlayan büyük fikir adamlarının hepsinin hayatı mütevazi ve görüntüden uzak bir yaşam...
ve kahraman olan hükümdarlar...
onlar ayrı bir manzara zaten gözlerimizin önüne Timur’un şavaş teknikleri ile yendiği Osmanlı...
Sultanın kahr olduğu gün...
ya ibni sina...
İnsanlık için ne kadar hastalığa buna bağlı olarak tıbbı nasıl oluşturdu...
ya da farabi...
boşluk ve mutluluk teorileri ile yunan filozuflarına ders verdi...hepsi sus pus olmuştu bu aklın karşısında...
hani Nesimi derisinde hüzün bin bir yüze yansırken onun korkusuz hali....
ve hitler..
binlerce insanı ırkından dolayı yaktığı gün...dünyaya hizmet ettim demişti..
Freud’e sormuştu yaşlı kadın ;
Aşk acısını hafızamda silemiyorum dediği gün...
tebessüm içinde , hafızanın içine girmişti , girmişti evet ve kendi hafızasını bulmuştu...
neden yoklar şimdi ?
ne kadar da yıkılmaz gibi duruyoruz böyle....
Afrika’da aç çoçuklar , Filistinde ölen binlerce insan yada Irak kurtuluş günü olarak gördükleri ve bayraklarla karşıladıkları kişilerin zulmü altında ağlamaları....
bütün bunlar için mi çalıştı binlerce büyük beyin...
düzeltmek için düzeni , düzensizliğe çeken akıllara yazıklar olsun...
YORUMLAR
teknolojiyi ve bilimi insanlığın yararına değilde hastalığa, bağımlılığa,köleliğe ve yoksulluğa taşıyan akıllara demiyorum, güçlere yazıklar olsun...
çünkü bu güçler istediği takdirde, insanlığın elinde dünyayı kısmen refaha ulaştıracak güç ve akıl hala var...
ama sistem hastalığı,zehiri saçıp ilacını satarak para kazanan beyinlerin elinde..
ve ne yazık ki insanlık günümüzde obezite ve açlıkla aynı zamanda savaşıyor...
bu eşitsizlik gerçekten çok acı...
umarım birgün düzen, düzenlerin hakimiyetinden, düzeltmek isteyenlerin hakimiyetine geçer...
...
_hanne_ tarafından 9/12/2007 9:17:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bir de benden kısadan hisse..haddim olmayarak.."adam oğluna söz vermiştir pazar günü sinemaya götürmek için..ama hiç çanı dışarı cıkmam istemiyordur..aklına aldığı gazetenin promosyon olarak verdiği dünya haritası gelir..hemen dünya haritasını keser , parçalara ayırır...en iyi coğrafya hocası bile akşama kadar birleştiremez diye düşünür..oğlunu çağırır, bu dünya haritasını düzelt gidelim der..aradan on dakka geçmeden çocuk gelir "baba haritayı düzelttim".inanamaz adam bakar ki dünya haritası tamamlanmış, bunu nasıl yaptığını sorunça çocuk"bana verdiğin haritanın arkasında insan resmi vardı, insanı düzeltiğimde dünyada kendiliğinden düzeldi...
biz kendimizi düzeltmezsek her şey boş..güzel kardeşim yüreğine sağlık..yine konuşmuşsun..Allah yolunu açık etsin..
günümüz şartları ve değerleriyle eski devrilerin geçmiş zamanların icatlarını, bilim ve düşünce adamlarını, buluşlarını karşılaştırmak mantıklı değil bence..
evet bu fikir adamları günün hükümranlığına, baskı güçlerine boğun eğmeyerek mütevazilik ve faydacılık esaslarına göre pek çok önemli buluş yaptılar..
siyasetten uzak durdular..buldukları yaptıkları ortaya çıkardıkları belki tesadüfen, belki bir ihtiyaç doğrultusundaydı ancak en önemli özellikleri siyasetten uzaklıktı..örnek bir olay aktarmak isterim..
Fatih Sultan Mehmet, çağın üniversitesi olan medreseden kendisine bir odanın tahsisini ister. Ulema (ilim) meclisi toplanır, ittifakla bu teklifi reddeder ve kendisine “Önce doktora yeterlik sınavını vermelisiniz” denir. Fatih çaresiz kurala uyar ve önce doktora sınavını verir, ondan sonra kendisine oda tahsis edilir.
Odanın tahsisi ile bilim insanı olunmayacağını bilmeyen Fatih, bir gün kontrol etmek için, içerde ders yapılan bir sınıfa girer; öğrenciler padişahı görünce ayağa fırlarlar, fakat ders veren hoca ayağa kalkmaz.
Fatih, hocayı çağırır, "Neden ayağa kalkmadın?" diye sorar ve "Bu saygısızlığın sebebi nedir?" diye gürler.
Hoca, sesizce dinlemektedir Fatih'i ve sakin bir eda ile konuşmaya başlar:
"Ben bu öğrencilerime ilmin padişahlıktan üstün olduğunu öğrettim. Onlara söylediğimin tersini yaparsam bana inançları ve güvenleri kalmaz, her şeyden önce bilime güven ve inançları kalmaz." der.
ilim siyasetten üstündü..ya günümüzde ''Afrika''da aç çoçuklar , Filistinde ölen binlerce insan yada Irak kurtuluş günü olarak gördükleri ve bayraklarla karşıladıkları kişilerin zulmü altında ağlamaları....''
derken aslında bilim ve siyasetin içiçe olmasını anlamalıyız..
daha doğrusu bilimin siyasete alet edilmesini.. elbette siyaset bilim argümanlarını kullanacaktır..Einstein atom bombasını belki safiyane nedenlerle buldu ve üretti, ancak siyaset girince işin içine ne felaketler olabileceğini gördük..
ve o bilimadamları da kalmadı.. medyaya çıkmak, milyon dolarlar kazanmak, prestij ve ün sahibi olmak varken neden kendi kabuğuna çekilip bilim üretsin..ve tüm bulduğu zararlı şeyleri insan yararı için ürettiğini söyler..insan klonlanması gündemde örneğin..bunun insana faydası olduğunu söyleyecekler tüm değerleri hiçe sayarak.. oysa getireceği serveti ve ünü düşünün..
düzeni düzeltmek mi, kendi çıkarımı..
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu oğul...
görmek bazen ağırıma gidiyor, gördüğünü anlatamamak daha da ağır geliyor omuzlarım çöküyor. bir ara aynı safta durduğum birileri geliyor bir ihtilal çıkarasım geliyor yanı sıra. bir omuz, bir omuz daha bir de bakmışım timur'un önündeyim yanım yörem bomboş. aynı cümle dökülüyor dudaklarımdan hasılı;
"Bu filden çok memnunuz sultanım bize on tane daha ver."
sevgilerim ve saygılarımla...