- 646 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dilinde aşk vardı. Yüreğinde ihanet-2/ Bir sevda masalıydı bizimki bölüm-9
Bir sevda masalıydı bizimki Bölüm -9
1
Çaylarımızı içip, kurabiyelerimizi atıştırırken Şirvan da kendini daha iyi tanımamız için dilinin döndüğü kadar anlatmaya çalışıyordu. Anlattıkça hepimizin şaşkınlığı da bir o kadar artıyordu. Beni en çok şaşırtan şey bu kadar varlığın içinde yetişmiş olmasına karşılık mütevazı kişiliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olmasıydı. Mutfağa girip çıkan, bulaşıkları hiç erinmeden elde yıkaması başkalarının kendisine hizmet ederken, kendisinin bize hizmet etmesi gözümde kat, kat büyümesine sebep oluyordu. Ben bu düşüncelerin gel gitleriyle boğuşurken Deniz ablam söze girdi.
_ Şirvan merak ettiğim bir şeyde bu güne kadar niye bekledin? Daha öncede gelebilirdin. Ama gelmedin.
Şirvan:
_ Belki dediğini yapabilirdim, ama bir de olaylara benim gözlerimle bak. Önce annemi sonrada babamı kaybettim. Yanımda sadece babaannem kalmıştı. Sembolikte olsa kıs bir müddet şirketin yönetiminde söz sahibi oldu. Daha ileri tarihlerde şirketin başına geçtikten sonra yaptığım incelemelerde babaannemin mükemmel bir yönetici olduğunu gördüm. Bu da yetmezmiş gibi benim uygulamam için bir program dahi bırakmıştı. Ben çok şanslı bir kızdım babaannemi kaybettikten sonra onun yerini Seyfi ağabey almıştı. Bu güne kadar bana mükemmel bir yol gösterici oldu ve hala olmakta. İşte böyle ha bu arada bazı şeyleri ayine anlatmış değilim. Mesela milli formamızı halen giyen çok iyi bir karateciyim. Birçok madalyalarım var kısmet olursa önümüzdeki olimpiyatlarda ülkemi temsil edeceğim.
Mert:
_ Tamam, yeter artık deftere dönsek nasıl olur Birde Deniz anlatmaya başlarsa işimiz tamam.
Deniz:
_ Kabalaşma hayatım. Siz ona bakmayın çocuklar. Hadi Şirvan okumaya devam et.
2
Defter kaldığı yerden devam ediyor
Gücünün yavaş, yavaş tükendiğini hissetti. Adam bütün gücüyle kendine sarılmış yatağın üzerine devirmeye uğraşıyordu. Vücudunun bütün zerrelerine hâkim olan korku ağzında acı bir tat bıraktı.
Eğer tecavüz ederse ben bu utançla yaşayamam diye düşündü. O anda gözlerinin önüne Hasan Cevat?ın gülümseyen yüzü geldi. Hayır, bu savaşı kaybetmeyecekti. Son bir gayretle saldırdı. Veda?nın gösterdiği bu ani saldırıda, bir an boşta bulunan Reşat dengesini kaybederek yere yuvarlandı. Veda Reşat?ın bakışlarında durumunun çok daha kötüye gittiğini anladı. Yerinden fırlayan Reşat İlk darbesini Veda?nın midesine indirdi. Sonrada peş peşe gelen tokatlar. Burnunun üzerine vurulan son bir yumruk ve kırılan kemik sesi. Son bir hamle yapmak istese de başarılı olamadı. Yere düşerken başı duvara vurduğunu dahi fark edememişti derinlerde bir yerde kahkaha ile güldüğünü biliyordu başarmıştı. Artık ölse de gam yemezdi.
Kapın gürültüyle arka arkaya vurulmasıyla kendine geldi. ?? Aman Allah?ım ben ne yaptım.?? Korku içinde hareketsiz yerde yatan kadına baktı. Hiç hayat emaresi yoktu. Gördüğü manzara neredeyse kusmasına sebep oluyordu zorlukla yutkunarak geri döndü, kapıyı hızla açarak dışarı fırladı önüne çıkan iki adama çarparak yuvarlanmalarına sebep oldu. Hızla merdivenlerden aşağı inerek gözden kayboldu.
3
Bugün işi bir kenara bırakan Seyfi Kardeşi ile beraber yaptıkları sohbetten sonra, Sadık:
_ Ağabey odama çıkalım da annemin gönderdiği emanetleri sana teslim edeyim.
Seyfi:
_ Canım anacığım bu yaşıma geldim hala çocuk muamelesi yapar.
Sadık:
_ Ağabey yoksa anacığımın ilk çocuğu sen değil misin? Bu şikâyet niye Allahını seversen.
Seyfi:
_ Haklısın kardeşim biz anamızın gözünde hiç büyümeyiz ki. Hadi davran çıkalım yukarı bakalım neler göndermiş.
Ne olduysa 137 numaralı odanın önünden geçerken oldu. Karşılıklı bağırışmalar zaten merdiven başından duyuluyordu. Hiç duraksamadan kapıyı çalmaya başladım. Ama benim yaptığım gürültüye aldıran yoktu. Arka arkaya iki tokat sesi sonrada sert bir şeyin duvara çarpmasıyla çıkan bir ses duyuldu. Artık sabrım kalmadı kapıyı açmak için harekete geçerken birden kapı açıldı ve yüzünü bile göremediğimiz geç bir erkek bize çarparak merdivenlere doğru fırladı.
Seyfi:
_ Davran Sadık içerde çok kötü şeyler olduğunu hissediyorum.
İkimiz birden odanın içine girdik ama olduğumuz yerde çakılıp kaldık. Yerde genç bir kadın yatıyordu. Ağzı yüzü darmaduman olmuş. Yüzü kan içinde alnı yarılmıştı. Hemen nabzını ölçtüm çok hafifte olsa atıyordu.
Seyfi:
_ Sadık fırla lobiye hemen Serhat?ın görev yaptığı hastaneden bir ambülans iste acele etsinler ağır yaralı biri olduğunu söyle.
Sadık koşarak gidince bende etrafa bakındım kızın yüzüne dikkatli bakıca tanıdığımı fark ettim bu kadıncağız bir saat evvel lobideki bayana bir şeyler soruyordu. Biraz sonra Sadık yanıma geldi, heyecanla:
_ Tamam, ağabey Serhat beyde geliyor. Nasıl bir düzelme var mı?
On dakika kadar bile geçmemişti ki Doktor Serdar?la bir hemşire ve iki hastabakıcı geldi. Hemen hastanın yanına çökerek ilk müdahaleyi yaptı. Sonrada hemşireye bir şeyler söyledi ve yanıma geldi.
Serdar:
_ Kızcağızı bu hale getiren hayvanı gördün mü Seyfi? Mahvetmiş kızcağızı. Sen nasıl karıştın olaya. Sen de gelmen gerekiyor Polis ifadeni alacak
Seyfi:
_ Tabiî ki geleceğim zaten bu işin peşini de bırakmaya hiç niyetim yok bir yumruk borçluyum o hayvana. Hadi siz ambulansla gidin ben arabamla arkanızda geliyorum. Sadık sende köye geri dönersin annemi benim için herkese selamlarımı gönderdiğimi unutma.
Sadık:
_ Ama ağabey bende gelecektim hastaneye.
Seyfi:
_ hadi hadi beni oyalama
Bu sırada hastasını alan ambulans yola koyulurken arkada sadece insanın içini acıtan sesi kaldı.
Tuğrul Ahmet Pekel 2010
**************************
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.