- 747 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAMİMİYETİN SINIRSIZLIĞI
SAMİMİYETTE SINIRSIZLIK
İnsan şu dünyaya saadeti ebediyyesini kazanmak için gönderilmiş olup; onu kazanabilmesi için büyük imtihanlardan geçirilip test edilmektedir.
Saadeti ebediye deyince ne olduğunu aklımız pek kavrayamadığından onu kazanma adına gerekli hassasiyeti gösteremediğimiz gibi kaybetmenin endişesini de içimizde his edemiyoruz.
Evet, faninin bakiyi,
Sınırlının sınırsızı,
Sonlunun sonsuzu anlaması ve kavraması mümkün değildir.
Allah’ın yaratmış olduğu en mükemmel mahlûk olan insanda, tüm kâinat; canlısı - cansızı, maddisi – manevisi, fiziğe tabi olanı - metafizik özelliklere sahip olanı ile kodlanmış bulunduğundandır ki!
İnsan cesedi ile maddi,
His ve duyguları ile manevi,
Yine cesedi ile fani,
Ruhu ile baki bir varlıktır.
Fiziki açıdan dünya hayatının devamı adına gerçek manada çok fazla bir şeye muhtaç olmamasına rağmen,(1) dikkat edilir ise;
Ruh, his ve duyguları adına; maddi, manevi her şeyi merak etmekte, her şeye ilgi duymakta ve her şeyi istemektedir.
Bu isteklerin temelinde ruhunun gelmiş olduğu ve bu âlemde hasretini duyup, farkına varmadan aramakta olduğu, istemekte olduğu, ebedi hayat ve ebedi hayata ait özellikler, güzellikler, haz ve lezzetler vardır.
İşte bütün bu sonsuz arzu ve isteklerimize bizi ulaştırabilecek olan ebedi hayatın yatırım aracı ve sermayesi;
Allah’a kulluk adına çoğunlukla nefsimize ağır geldiğinden dolayı İSTEKSİZ, mahiyetini bilmediğimizden dolayı VASIFSIZ, BELKİ DE DEĞERSİZ ZAN ETTİĞİMİZ İBADETLERİMİZDİR.
Hâlbuki ibadetlerimizi Allah’ın dünya adına vermiş olduğu nimetler ile mukayese ettiğimizde, bir ömür ibadet yapsak; yaşamımızı borçlu olduğumuz bir tek nefeslik havanın karşılığı olamayacağını anlamak zor olmasa gerektir.
Evet, nefes alsak veremesek ölürüz,
Verdik tekrar alamazsak galiba yine ölürüz.
Yaratıcısına bir nefeste iki defa can borçlu olan bir insanın (canlının) amellerinin (Kulluk vazifelerinin) darlığı, sınırlılığı içinde değil! ! NİYETLERİNİN SAMİMİYETİ, SINIRSIZLIĞI VE GENİŞLİĞİ İÇİNDE talep ve beklentileri olur ise o zaman isteklerine kavuşabilme imkân ve ihtimali daha gerçekçi olabilir.
İşte (“NİYYETÜL MÜ-MİNİ HAYRUN MİN AMELİHİ”) Mü-minin NİYETİ amelinden daha hayırlıdır. İlahi müjdesinin Peygamberimiz tarafından bizlere verilmesi, güç ve imkânımız kadar fiziki kulluk,
Ruh ve hayalimizin O’nun sonsuz Rahmet, İnayet ve merhametini kazandıracak kadar niyet ve istek,
Bize ruhumuzun, hayalimizin sonsuz isteklerini kazandırma imkânını sağlayabilir.
Konuyu bir örnekle dikkatinize arz edip yazıma son veriyorum.
Yaptığınız her hayru hasenatta;
Allah’ım daha çok imkânım olsaydı daha çok kulluk yapsaydım sancısını içinizde his etmek.
Bir fakire veya ihtiyaç sahibine yardım yaptığınızda veya sadaka verir iken, verdiğini yeterli görmeyip, Allah’ım keşke daha çok malım ve imkânım olsaydı da daha çok verseydim.
Allah’ım keşke teheccüt, evvabin ve sair nafile ibadetlerimi de yapabilseydim. Allah’ım keşke hac edebilseydim, umre yapabilseydim. Gibi yaptıklarımız ile yetinmeyip, Allah’ım bu ibadetler senin Ulûhiyetinin layığı olmadığı gibi verdiğin sonsuz nimetlerin de asla karşılığı değildir.
Ancak bunlar benim beşeriyetimin kifayetsizliğidir.
Deyip daha çok yapmamız gerektiğinin istek ve ihtiyacını Rabbimize arz ederek yaptıklarımız ile değil, istek duyduklarımız ile mükâfatlandırılma talebini dillendirmemiz adına bilgilendirilip teşvik edilmişiz.
Noksan, hatalı, kusurlu, amellerimizi niyetlerimiz ile güçlendirmeli ve zenginleştirmeliyiz ki ahirette bize faydalı olabilsinler.
Allah gücünün yettiği kadar amele muvaffak kılmakla beraber, hayırlı niyetler ile rızasını kazandıracak feraset ve basiret ufkuna ulaştırsın.
AMİN
(1) Hayvanlar biyolojik açıdan insandan fazla bir farka sahip olmamalarına rağmen ilkel yaşamaları bu konu için izaha gerek bırakmayacak bir delildir.
Ve keza, niyette öyle bir hâsiyet vardır ki, seyyiatı hasenata ve hasenatı seyyiata tahvil eder. Demek, niyet bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlâstır. B.S.N. Mesnevi Nuriye
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.