- 553 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TARİHSEL HEGEMONYA VE TARİHSEL BİLİNÇ
ERDOĞAN ATEŞİN
Cumhuriyet tarihinin hemen hemen 4/3’ü sıkıyönetimler,olağanüstü haller ve darbelerle geçmiştir.Cumhuriyet tarihinin yine bütün bu süreçlerinde milliyetçilik politik arenada hep ön plandadır ve devletin varlık nedeni olarak görülmüştür.Kılasik bir tanımlama olacak belki ama, devlet bizim gibi ülkelerde faşizmin anasıdır ve ihtiyaç duyduğunda onun koşullarını yaratır.İşte devlet bu neden veya nedenlerle hep kutsallaştırılmıştır.Devleti fetişleştiren,ona tapan’ baba devlet ’ anlayışı ideolojik olarak ırkçı milliyetçi, tarihsel olarak gericidir- geridir.Devlet ve ulusu milliyetçi anlamda yücelten ırkçı zihniyet, kafalarda sürekli bir düşman yaratır ve bu zemin üzerinden siyaset yapar, bu psikolojik zeminden topluma sürekli korku ve panik pompalanır.Bugün milliyetçilik ve ulusalcılık adına mazlum halk kitlelerine dayatılmak istenen teslimiyettir.Ulusalcılık ve ’Atatürük milliyetçiliği’ kisvesi altında, kocaman yalanlarla kitlelere ihanet, teslimiyet ve mücadelesizlik dayatılsa da, pratik gelişmeler ve halkların devrimci mücadelesi ve devrimci demokrasi bilinci, nesnel devrimci zeminlerde yığınlar arasında kök salmaya devam etmektedir.Bugün bir yandan ’sağ ve sol bitmiştir’diyen, diğer yandan faşizan, ırkçı milliyetçi söylemlerle faşizmin ideolojik ve siyasi alt yapısını oluşturmaya çalışan bir tehditle karşı karşıyayız. Hangi ulus ve milliyetten gelirse gelsin milliyetçilik, ırkçılık gerici ve yıkıcıdır, parçalayıcıdır. Birleştirmek adına parçalar. Objektif olarak Türk ve Kürt milliyetçiliği üzerinden siyaset yapmak ülkeyi parçalamaya hizmet eder.Kapitalist emperyalist sistemin yaşamakta olduğu derin kriz, kapitalist emperyalist ülkelerde dahil bütün ülkelerde iç faşistleşme yönünde eğilimleri beslemektedir.Ulusalcılık adına sosyal şovenizm mikrobu işçi sınıfı bünyesine kadar taşınmıştır.Ancak tarihsel olarak insan gerçekliği, bu gerici faşit pratikle şiddetle çatışmış, bedeller ödemiş ve teslim olmayarak bugünlere kadar gelmiştir.Darbelerden medet uman, o zeminden beslenen anlayışın hiç bir haklı gerekçesi olamaz.Türkiye halklarında bu tür süreçlere karşı ciddi bir mücadele bilinci vardır.Sorun halk kitlelerini doğru enforme edebilmektir. Bunun yöntemi kirli bilgiden arındırılmış doğru habercilik anlayışıdır. Erdoğan Ateşin
YORUMLAR
Yazıda anlatılmak istenen durum cumhuriyetten bu yana var olan bir politikadır aslında...Tek devlet-tek millet-tek,tek,tek...vb.Ama bakıyorsun ki bu ülkede bir sürü halk var...O zaman sizi politikanızla bunlar teorik olarak inkar edilmektedir.İnkara dayalı bu politika ile demokrasi sınavı veriyorsunuz...Şimdi derler ya ;bu ne perhiz,ne lahana turşusu...Ya devleti içinde beslenen güç odaklarını temizleyip demokrasiyi getireceksiniz.Ya da faşizan bir sistemi aralarsınız.Yoksa halktan oy alıp,sonra meclise girip milletvekili olmakla demokrasi gelmiyor...
Saygılar...