Vuslata hanım 'a Mektuplar (14) Allah ve resul aşkına müptela olasın
hacı ali ( 3/3/2010 )
---------------------------------------------
Allah ve resulünün aşkına müptela olasın.
Nasılsın. !
VUSLAT ( 3/3/2010 )
---------------------------------------------
Hamd olsun hocam, iyiyim...
Allah razı olsun güzel duanız için
Âmin derim...
Bildiğiniz gibi azizim. Zikre devam.25 Ocak 3 Mart arası... 31 gün olmuş henüz...
Pek bir rüya gördüğüm söylenemez. Ya da görüyorum ama çok bir anımsamıyorum.
Bu sabah denizin dibinde gördüm kendimi balıklar falan vardı ve bir de yılan. Yeşil bir yılandı küçücüktü ve büyüdü. Kardeşim başından tutuyordu yılanı. Bense dokunmaya korkuyordum. Bir tek bunu anımsıyorum.
Önceki gece de rüyamda bağırıp çağırmışım. Huzursuz bir uykuydu...
Ama biliyor musun azizim.Bu kadar zaman oldu, bu yaptığım zikre kendimi tam veremedim.. Diğer zikri yaparken çok daha fazla vermiştim kendimi.
(Allahu veliyyullezine amenü yühricühüm minezzulumati ilennur, zikrine )
Şimdi niyeyse veremiyorum... Ama aksatmadım hiç sürekli devam ettim yine de. Öyle işte...
Siz nasılsınız?
Sağlığınız, huzurunuz nasıl hocam?
Özlendiğinizi bilin...
Sevgiyle...
hacı ali ( 3/3/2010 )
---------------------------------------------
Sağ olasın. Elhamdülillah iyiyim.
Rüyan çok güzel... Denizin dibi, balıklar ve yeşil yılan hepsi iyi.
Aksatmadıkça zikrin gerekli değişikliği yapacaktır.
Yeşil yılan kemal sahibi bir erkekten arkadaşlık teklifi olabilir.
Durmak yok zikire devam.
Selam es selame
VUSLAT ( 3/8/2010 )
---------------------------------------------
Esselamü aleyküm;
Değerli hocam, 41 günü doldurdum... Fakat hiç bir şey görmüyorum...
Hayırdır inşaallah bu kez neden böyle oldu.
Tarih:08 Mart 2010 Pazartesi 16:51:31
R… selam.
Hayrıdır.
Allah bu esmayı daha çok okumanı istemiştir ki daha fazla vermeyi murat ettiğine yorulur. İste iste kulum ki daha fazla vereyim.
Adamın biri Resulullah’a halini arzeder. Çok sıkıntıdadır... Şah dururken başkasından istemeye ar edinirim efendim, halimi size arz ediyorum, der. Efendimiz rüyasında o şehrin emekli paşasına gitmesini, kendisinin selamını iletmesini emreder. Yoksulun istediği az değildir. Yüz altına ihtiyacı vardır.
-Ya Resulullah; Ali paşa bana ya inanmazsa, inanması için bana bir işaret lütfen, der. Efendimiz de ona;
-Paşam siz her gün iki yüz kere efendimize salâvat getirdiğiniz halde iki gündür bunu yapmıyormuşsunuz dersin, demiş.
Adamcağız Ali paşanın kapısını çalmış, huzura kabul edilmiş sonunda...
--Söyle vatandaş demiş Ali paşa, ısrarla benimle görüşme isteğinin sebebi nedir. Ne istiyorsun.
Adam sıkıla büzüle; efendim demiş;
-Size Resulullah’ın selamı var bana yüz altın verecekmişsiniz. Ali paşa hayretle;
--Bir daha söyle bakayım, sen ne dedin.
--Efendimizin selam ile birlikte bana yüz altın vermenizi söyledi... Ali paşa duyulmayacak şekilde bir şeyler mırıldandıktan sonra, sesini titreterek;
---Ne dedin, ne dedin, bir daha söyle hele, der.
Adam sinirlenir.
---Pek ala duydunuz efendim, der. Efendimiz size selam gönderdi; bana yüz altın vermenizi emretti. Verecekseniz verin, vermeyecekseniz belirtin de bu fakiri daha fazla mahcup etmeyin.
Ali paşa, bağışla beni vatandaş, demiş. O mübarek efendimizin selamını defalarca işitmek istediğimden böyle davrandım. Al sana üç yüz altın. O’nun her selamına karşılık sana yüz altın. Sabretseydin, O’dan selam söylemeye devam etseydin, her selamına yüz altın verecektim.
Beni anladığından eminim.
Durmak yok, daha fazla altın almak için, selam vermeye devam.
Şikâyetinde tenakuz var.
‘’Pek bir rüya gördüğüm söylenemez. Ya da görüyorum ama çok bir anımsamıyorum.
Bu sabah denizin dibinde gördüm kendimi. Balıklar falan vardı ve bir de yılan. Yeşil bir yılandı küçücüktü ve büyüdü. Kardeşim başından tutuyordu yılanı. Bense dokunmaya korkuyordum. Bir tek bunu anımsıyorum. ‘’diyorsunuz..
Rüya görmedin de bu nedir… Üstelik
‘’Ama biliyor musun azizim. Bu kadar zaman oldu, bu yaptığım zikre kendimi tam veremedim. Diğer zikri yaparken çok daha fazla vermiştim kendimi. (Allahu veliyyullezine amenü… Zikrine ) Şimdi niyeyse veremiyorum... Ama aksatmadım hiç sürekli devam ettim yine de. Öyle işte.’’.dersini iyi çalışmadığını, eli işte gözü oynaşta’’ davrandığını itiraf ediyorsun…
‘‘Ne kadar köfte o kadar ekmek’’deyimini biliyorsun değil mi?
Hadi bakalım, doğru ders başına… Gerekirse üçyüz gün devam. Yahut yediyüz gün. Üçler, yediler, kırklar, üçyüzler, yedi yüzler terimlerini duyduğundan eminim.’’Kimi kırk günde pişer, kimi kırk yılda ‘’sözünü de bizden duy.
’’Kaz kaldırmış başın bakar,
Kırk yıl oldu kaynatırım kaynamaz’’ Kaygusuz abdal. Şiirin bir kısmı aklıma gelmedi. Serde yaşlılık var. Sen tamamla, bana gönder.
Seni Allah’ıma, Peygamberime emanet ediyorum. Zikirden önce en az dokuz kere istiğfar et.
Sana bir de müjde vereyim. Beyaz atlın tam bir mümin olarak karşına çıkacak… Yakında, çoooook yakında, inşaAllah. Zamanını tam kestirmek bu fakirin bilgisi dışındadır.
Selam es selam.
Tarih:09 Mart 2010 Salı 12:16:41
RE:RE:RE:RE:RE:RE:RE:selam
Müjdenizi aldım, başıma taç ettim azizim, Allah teala hayırlısını mümin’ini, ruhumun diğer yanını nasip etsin de tamamlanayım inşaallah...
Haklısın canım hocam, eli işte gözü oynaşta bir zikir oldu. İnsan yaptığı işe ruhunu tam veremediği zaman, varlığını satıp, ücretini tahsil etmemek için yola çıkmadığı zaman daima bir şeyler eksik olur.
Bir önceki zikrin ‘’Allahü veliyyullezine amenü:’’ zikrinin tadını alıp, onu dolu dolu yaşamış olduğum için, bu zikirle onu karşılaştırabiliyorum, e haliyle de halimi beğenmiyorum:)
Buyurun Kaygusuz Abdal’ın 40’ı, ellerinizden öper :)
Bir kaz aldım ben karıdan
Boynu da uzun borudan
Kırk abdal kanın kurutan
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz
Sekizimiz odun çeker
Dokuzumuz ateş yakar
Kaz kaldırmış başın bakar
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz
Kaza verdik birkaç akça
Eti kemiğinden pekçe
Ne kazan kaldı ne kepçe
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz
Kaz değilmiş bu be azmış
Kırk yıl Kafdağını gezmiş
Kanadın kuyruğun düzmüş
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz
Kazı koyduk bir ocağa
Uçtu gitti bir bucağa
Bu ne haldir hacıağa
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz
Kazımın kanadı selki
Dişi koyun emmiş tilki
Nuh Nebi’den kalmış belki
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz
Kazımın kanadı sarı
Kemiği etinden iri
Sağlık ile satma karı
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz
Kazımın kanadı ala
Var yürü git güle güle
Başımıza kalma bela
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz:
Suyuna biz salduk bulgur
Bulgur Allah deyü kalgır
Be yarenler bu ne haldir
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz
Kaygusuz Abdal n’idelim
Ahd ile vefa güdelim
Kaldırıp postu gidelim
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz
Allah ve resulünün aşkına HEP BERABER müptela olmamız duası ile ellerinizden öperim değerli öğretmenim
Kalın sağlıcakla
Vuslat.
Tarih:09 Mart 2010 Salı 12:49:26
RE:RE:RE:RE:RE:RE:RE:RE:
Selam
Teşekkür ederim. Bu mükemmel şiiri yeniden okuma, ibret alma şansımız oldu sayenizde.
Her yerde her zamanda samimiyet kazandırır.Ama zikirde iyice bir kazandırır..
Kaygusuz gibi postu kaldırıp gitmek yok.
Bu işe baş koyduk değil mi? Şeytanı ve nefsi altedecek, muradımıza ereceğiz inşaallah. Yaratılış gayemiz olan cemale ereceğiz. Hakk nurlarını görmeye başlayarak, dostlar meclisine alınmadıkça Hakk kapısından çekilmeyecek, başımızı secdeden kaldırmayacağız.
Yangınlarımız söndüyse de arzularımız henüz tam olarak yerine gelmedi. Öyleyse durmak yok, yola devam.
Selam es selame
YORUMLAR
İsrail bu davranışıyle,KAHROLMUŞTUR::
Uluslara arası kamuoyu önünde TERÖRİST DEVLET olduğunu tescillemiştir..KORSANLIK yapmıştır..Tepkilere dikket etmeli,bu hareketi haklı göstermeye çalışan,israili hoşgörmeye dönük ifade kullanan basın orgamlarına ve kişilere ve DEVLETLERE en azından buğz etmenin vicdani ve dini zorunluluk olduğunu unutmamalıyız.
Ve 12 eylülden daha önemli bir gelişme olduğunu aklımızın bir köşesine kaydetmeliyiz.
''KUDURACAK KÖPEK CAMİ DUVARINDAKİ TEMİZ MERMERE İŞER''artalar sözünü hatırlayalım.