- 1240 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KÜSKÜN BEGONVİL (5)
Zeynep kapıyı elinin tersiyle hafifçe çaldı. İçerden doktorun ‘’girin’’ sesini duyunca kolu
aşağıya indirerek kapıyı açtı girdi odaya. Deniz tarafına bakan iki küçük penceresi ve
pencereleri yarıya kadar örten ajurlu bembeyaz perdeleri ile bu oda daima huzur
vermişti Zeynep’ e.
-Oooo gel bakalım Zeynep. Geç otur şöyle. Nasılsın?
-Tşk ederim Engin ağabey. İyiyim. Şöyle bir kontrole geldim.
-Hayırdır neyin var ki?
-Birkaç haftadır yorgunluğum hiç dinmiyor. Sürekli yatmak, uyumak istiyorum. Sabahları
külçe gibi oluyor bedenim.
-Tamam şimdi önce bir muayene edeyim. Sonra da birkaç test ve tahlil ile neyin varmış
öğreniriz. Arka tarafa geç hazırlan kızım sen.
Kısa bir muayeneden sonra Engin Bey önünde kağıtlara yazdığı test ve tahlilleri Zeynep’ e
uzattı:
-Al kızım bunları yaptır, sonuçları bana getir. Ona göre ilaç yazarım ben sana. Görünürde
hiçbir şeyin yok. Ama içimiz rahat etsin değil mi ya?
-Teşekkür ederim Engin ağabey ben sonuçları alır almaz buradayım gene. Görüşürüz.
Ana oğul muayenehaneden çıktılar. Dışarısı cıvıl cıvıldı. Sahilde yürüyenler, banklarda
oturup denizi seyre dalanlar, kol kola gezen genç aşıklar, dünyanın dört bir yanından
gelen turistler doldurmuştu gene Bodrum’u.
-Anne hani dondurma alacaktın.
Zeynep Arda’nın sesi ile seyrettiği görüntülerden çekti gözünü, biricik oğlunun minik elini
avucunda hapsetti:
-Tamam canım. Çikolatalı mı gene?
-Evettt… Üstünde fındık fıstık da olsun ama.
Palmiye’nin dış mekanına yerleştirilmiş olan büyük dondurma dolabının önüne geldiler.
Onları gören genç garson:
-Buyurun size nasıl yardımcı olabilirim? Diye güler yüzlü bir ifade takınarak karşıladı onları.
-Bize iki dondurma lütfen. Biri çikolatalı biri de karadutlu olsun. Ha bir de fındık fıstığa
batırın.
-Buyurun efendim. Afiyet olsun.
Zeynep dondurmaların parasını ödedi. Dondurmalarını keyifle yalayarak, Bankalar
caddesindeki, Ege Laboratuarı’na doğru yürümeye başladılar. Binadan içeri girip görevli
hemşireye kaydını yaptırdı Zeynep ve beklemeye başladılar. On, on beş dakika sonra
hemşire:
-Zeynep Hanım, buyurun sizi şöyle alalım.
Oldum olası hastanelerden ve hastane kokusundan hoşlanmazdı Zeynep. Üstelik feci
şekilde kan tutardı onu.
Hemşire serum lastiğiyle sol kolunu bağlayıp sıkarken gayri ihtiyari başını aksi istikamete
çevirdi. İğnenin girdiğini hissetti. Biraz canı da yanmıştı. Hemşire iki tüp dolusu kanı
şırıngayla çektikten sonra:
-İşte bu kadar geçmiş olsun Zeynep Hanım. Yarım saate kalmaz çıkar sonuçlarınız,
isterseniz salonda bekleyebilirsiniz.
Diyerek bekleme salonuna kadar eşlik etti Zeynep’ e.
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Hicran Aydın Akçakaya
offfff saçlarım beyazladı iyicene..
hayırlısını dileyelim...
tebrikler kardeşim.
Hicran Aydın Akçakaya
tşk ederim saygılar...
Canım geç kaldım bugün yorum yazmak için... Çünkü kayınvalidemi dermatoji bölümüne yatırdık. Tetkiklerine orada devam edecekler.
Anlatımın çok güzel fakat laboratuvar sonuçlarını ben de şimdi merak ediyorum. Tebrik ederim canım harikuladeydi. Sevgilerimle...
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya
takip edip okumanız sevindirici sevgilerimle...