- 576 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dilinde Aşk Vardı/ Yüreğinde İhanet–2 Bir sevda masalıydı bizimki bölüm-8
Dilinde Aşk Vardı/ Yüreğinde İhanet–2 Bir sevda masalıydı bizimki-8
Bölüm-8
Sözleştiğimizden biraz daha erken gittik Deniz ablamlara. Şirvan’ı tanıştırırken, ablamın bakışlarından Şirvan’ı tarttığını anladım. Hafifçe bana bakıp gülümsemesinden ise sanki ben bu kızı beğendim diyordu. Yanımıza gelirken sadece birkaç resim ve Eda ablamın hatıra defterini almıştık.
Deniz:
_ Bir bavul dediniz şu getirdiklerinize bakın bir defter birkaç resim.
Mert bana söz ver Deniz resimlere bakarken yine ağlamaya başlama.
Deniz:
_ Kim okuyacak hemen başlayalım.
Şirvan:
_ Ben okuyayım.
Hepimiz boş bulduğumuz bir yere oturduk. Şirvan defterin ilk sayfasını açtı ve okumaya başladı.
Veda’nın not defterinden, kısım–1
Prenses şatoyu terk ediyor.
Gece yarısından beri durmadan yağan kar yağışı durmuş, yerini güneşli ama buz gibi soğuk havaya bırakmıştı.
Veda, Hasan Cevat’ın göğsünün üzerindeki elini geceliğinin içinden çıkarıp yastığın üzerine bıraktı. O kadar alışmıştı ki, onun eli sanki vücudunun bir parçası olmuştu. ‘’ Biraz daha durursam bu yataktan hiç çıkamayacağım.’’ Diye düşünerek Sessizce yataktan kayıp çıkarak gürültü yapmadan Şark odasına geçti. Elbise dolabından çantasını çıkarttı ve çok elzem birkaç parça eşya ve ihtiyacı kadar para alarak çabucak üstünü giyindi. Gözlerinden akan yaşlara aldırmadan, kapıyı açarak dışarı çıktı dikkatli olarak yavaş, yavaş merdivenlerden aşağı indi. Bahçeye çıkınca suratına tokat gibi çarpan soğuğa rağmen hiç duraksamadan bahçe kapısını açıp dışarı çıktı. Bir an için arkasını dönüp baktığında, bir gölgenin perdenin arkasına çekildiğini hayal meyal görür gibi oldu. Yoksa Sultan Hanım gidişini fark etmiş miydi? Artık son pişmanlık fayda etmezdi. Kendisini yormadan yokuşun başına kadar çıktı. Geride neleri bıraktığının düşünmemeye çalışarak son defa geriye dönüp Hasan Cevat’ının yaşadığı mabedine baktı. Bilemezdi ki Hasan Cevat’ta birkaç yıl sonra, bugün Veda’nın yaptığını yapacak ve son defa yokuşun başındaki eve bakıp bir daha geri dönmemek üzere yoluna devam edecekti. Bugün Veda’nın yaptığı gibi.
Önce Manisa’ya yolculuk, sonrada İzmir. Rüyada gibiydi ama yaptığı şeye değerdi konu hele Hasan Cevat olursa.
Otobüsten inen Veda Otogarda, elinde bir otelin adı yazılı olan kâğıtla ortalıkta kal kalmıştı. İzmir’de adını duyduğu ama bu güne kadar hiç gelmediği bir şehirde tek başınaydı. Ne yapacağım diye düşünürken, önünde bulunduğu büfe aklına geldi. Hemen büfeye yaklaşarak elindeki adres yazılı kâğıdı adama uzatarak:
_ Affedersiniz, kâğıtta yazılı olan adresi arıyorum yardımcı olabilir misiniz?
_Bir bakayım abla. Ha tamam. Şu merdivenlerden in doğru yürü ana caddeye çıkacaksınız. Bir taksiye bin adresi söyle seni götürür çok yakındır buraya. Beş dakikalık yol
Veda_ Sağ ol kardeş
Biraz sonra caddeye çıkmıştım hemen boş bir taksi çevirdim. Şoföre adres yazılı olan kâğıdı verdim. O kâğıtta sadece adres değil benim kaderimim de yazılı olduğunu nasıl bilebilirdim. Yolculuğum uzun sürmedi. Otelin önünde indim bayağı iyi bir görünüşü vardı otelin. Bütün cesaretimi toparlayıp otele girdim. Resepsiyonun önüne gelip bankın arkasındaki bayana:
_ Adıma bir oda ayrılmıştı. Anahtarı rica edebilir miyim? Adım Veda Arasıl Kartal.
_ Bakayım evet efendim 137 numaralı oda buyurun anahtarı arkadaşım sizi götürsün hemen çıkmak ister isiniz?
Veda:
_ Evet tabi.
Görevli önde ben arkada, asansörle üçüncü kata çıktık. Odam hemen asansörün yanı başındaki odaydı. Görevli kapıyı açtı ve kenara çekildi. İçeri girdim. Ona az da olsa biraz bahşiş verip adamı başımdan savdıktan sonra etrafıma bakınmak aklıma geldi. Demek otel odaları böyle oluyor. Eh Hasan Cevat bakalım daha neler göreceğiz. Keşke seni bu kadar çok sevmeseydim. Yorgunluktan bitmiştim ve bunu şimdi fark ediyordum yatağa uzandım içim geçmiş. Kapının vurulması ile birden ne olduğunu anlayamadan sersem, sersem etrafıma bakınmaya başladım. Bu şaşkınlığım Reşat’ın sesini duymamla yerini korku ve heyecana bıraktı. Kapıyı açarak kenara çekildim. Her zamanki kaba tavırları ile içeri girdi ve odada bulunan tek sandalyeye oturdu.
Reşat:
_ O güzel kızımız hasretime dayanamamış gelmiş. Beni kırmadığına çok sevindim. Nasılsın bakalım.
Veda:
_ Yüzünü şeytan görsün Reşat mecbur kalmasaydım gelmeyeceğimi sende biliyorsun. Ama adresimi sana kim verdiyse onu hiçbir zaman hayırla anmayacağım.
Reşat:
_ Bu fasılları geçelim istersen. Artık kozlar benim elimde ben ne dersem o olacak. Yani kısacası benim olacaksın.
Veda:
_ Bunu aklına bile getirme: Asla sana geri dönüş yapmam. Ben onun yaşadığı bir dünyada onsuz yaşamayı göze alabilirim. Onun bir yerlerde yaşadığını bilmek dahi benim yaşam kaynağım olur. Ama onun olmadığı bir dünyada yaşamayı göze alamam. Sen ise bunu bildiğin için beni değil onu öldürmekle tehdit ettin. İşte karşındayım atacağın adıma dikkat et. Lafımı tamamlamadan bir an için gözlerine baktım. Gördüğüm ise karşımdaki adamın, tanıdığım o eski Reşat’ın olmadığı idi. Yaptığım hatayı anladım ama iş işten geçmişti. Karşımdaki ıslah olmaz bir hayvandı. Aramızdaki mesafeyi iki adımda aşarak, yanıma geldi ve birden sarıldı amacını anlamıştım. Ona kolay lokma olamayacaktım. Olağan üstü bir güçle karşı koymaya başladım ama nereye kadar.
*****
Şirvan okumayı bırakıp kaldığı yere işaret koyarak defteri kapattı.
Deniz:
_ okumayı niye bıraktın kızım tam da heyecanlı yerinde kaldı.
Mert:
_ Şirvan haklı biraz okuduklarımızı hazmedelim sonra devam ederiz. Sizi bilmem ama benim karnım acıktı.
Hepimiz acıkmış olduğumuzu o zaman hatırladık.
Deniz:
_ Hadi bakalım Şirvan bu gün evin kızı sensin. Akşam yemeğini hazırlayalım. Cevat bu akşam bizde kalıyorsunuz yarın ne yapacaksanız buradan gidip yaparsınız.
Tuğrul Ahmet Pekel/ 2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.