Gece Yarısı Çığlıkları
GECEYARISI ÇIĞLIKLARI
Bu gün sizlerle ilk gençlik yıllarıma ait ilginç bir anımı paylaşacağım.
İnsan elinde olmadan bazen şeytana uyabiliyor.Oysa annemin bize bir öğüdü vardı:
- Aman çocuklarım, biz evliya soyundanız, sakın harama el sürmeyin, kimsenin hakkını yemeyin, sakın şeytana uymayın, derdi.
Eşimle evlenip ilk olarak doğuda bir yere atanmıştık. Suların buz tuttuğu, yolların kapandığı çok sert bir kış mevsimini yaşıyorduk. Eşim İzmir’e kursa gitmişti. Çocuğumun bakıcısı bayanla birlikte kalıyorduk. Yardımcım Türkçe’yi pek iyi bilmiyordu.
Lojman olarak oturduğumuz yer, bahçenin içinde prefabrik bir barakaydı. Kızıma taze yumurta yedirmek için . Bir küçücük tavuk kümesimiz vardı.
Latif imbat rüzgarını teneffüs ettiğim İzmir’den gelip bu şartlarda yaşamak zor olsa da mutlu olmak için güzellikler buluyordum. Çünkü memleketimi ve insanları seviyordum.
Pencereden karlarla kaplı ağaçları seyrederken kendimi Uludağ’ a tatile gelmiş gibi hissederdim.
Yeni gelindim. Gözüme her şey toz pembe görünüyordu.
Köşedeki mahalle bakkalımız çok fırsatçı bir adamdı. Bir yerine beşe satardı; ama mecburen alırdık.
Ramazan ayının akşam saatleriydi, acil ihtiyaç için gitmiştim. Alışverişten sonra paranın üstünü aceleyle cebime koyup eve koştum.
İftardan sonra bir de baktım ki bakkal amca bana para üstü olarak almam gerekenden fazlasını vermiş. İçimden:
- Nasıl herkesin hakkını yer misin! İşte böyle olur, dedim. O saatte dükkan kapalıydı .Götürüp geri verebilme düşüncesi aklıma gelmedi.
İlk akşamdan yatmıştık. Yarın erken saatte dersim vardı. Gece yarısı bahçedeki çığlıklarla uyandık.
Ipıssız koskoca bir bahçe, ortasında bir küçük ev, içinde iki genç kadın. Fırlayıp kalktık.Tir tir titriyorduk.
Perdeyi kaldırıp dışarıya bakma cesaretimiz yoktu. Çünkü yardımcımın geçen yıl teröristler köyde iki yakınını öldürmüştü. O benden daha korkaktı.
Dışarıda kış rüzgarının uğultusuyla birlikte çığlıklar ve iniltiler birbirine karışıyordu. Kucağımda ağlayan çocuğumla, çaresizlik içinde sabahı sabahladık.
Gün ağarmış, çığlıklar kesilmiş ortalığı gizemli ve efsunlu bir sükunet almıştı.. Usulca dışarıya baktığımızda; bembeyaz karlar, kanlarla örtülüydü. Etraf harpten çıkmış gibiydi.
Şimdi size çığlıkların esrarını anlatayım:
Açlıktan çakallar inmiş bizim zavallı tavuklarımızı ciyak ciyak bağırtarak yemişler ve her tarafı kan revan içinde bırakmışlardı. Aynı filmlerdeki gibi. Ormanda vahşi hayvanların tecavüzüne uğramış insanlar gibiydik. Hiç unutamam.
O anda annemin sözü kulaklarımda çınladı. Kendimce bakkal amcayı cezalandırayım derken Allah’ın sınavından geçtiğimin ve ne büyük günaha girdiğimin farkında değildim. Oysa Allah Her şeyi görür, her şeyi görür, görür.Her şeyi işitir. Yaptıklarımızdan haberdardır.
Ana öğüdünün en açık ispatı idi bu olay.
Cahillik,gençlik, tecrübesizlik . Ne derseniz deyin. Evet şeytana uymuştum. Allah beni birkaç saat sonra cezalandırmıştı. Bu olay bana büyük bir ders oldu. O geceden sonra hayat görüşüm değişti.
İnsan önce Allah’a, sonra da kendi vicdanına karşı sorumludur. Kullarının yaptığı işlerin ödül ve cezasını yalnız kendi verir.Yaptığı şeyde niyet önemlidir. Allah açığa vurduğumuzu da içimizde sakladığımızı da bilir.
Bu olay bana büyük bir ders oldu.O geceden sonra hayat görüşüm değişti.
Ülkü AHıska 21.Mart.2010
Fondaki resim kendi çalışmam.
YORUMLAR
Ülkü hanım,
yazınızı ilk defa okudum mükemmeli yakalamışsınız...
Allah yar ve yardımcınız olsun.
YEŞİLAY İL TEMSİLCİSİ Olarak topluma hizmet eden bir kişiyim.
Bizlerin ve sizlerin ,eğitimcilerin hakkını ödemek zordur.
İrfan ordusu maddi yönden de desteklensek,
toplumumuz için nelere imza atacağınızı güzel yazınız da okudum.
Eşiniz ve çocuklarınızla dostlarınızla mutluluğunuz daim ola.
Kapadokyadan selam ve saygılarımla.
Yüreğinize sağlık,mükemmel ve ders verici bir yazı kaleme almışsınız,kutluyorum,hayat acı gerçeklerle doludur,her ne yaparsak,kamera misali kayda alınıyoruz,ahirette her yaptığımız önümüze çıkacak,zerre kadar iyilik te kütülük te karşılık bulacaktır,kul hakkı yiyenlere çok acıyorum,onlar acınacak insanlar,selam ve dua ile...
yazım ve anlatış şekli harika olmuş canım. bir solukta okunacak cinsten ..hani devamı olsa daaha okuyacağım. devamı gelsin olur mu. ama beni haberdar et yine de...çok beğendim..tebrikler güzelim..resmin zaten söylenecek söz bırakmıyor. benim hünerli sanatkar arkadaşım...
sayın hocam öncelikle yaşadığınız bu acı olay ne kadar kötü olsada sizin için bir ders niteliğinde olmuş... bu yaşadığınız mazinizden çok etkilendim. allah size nasip ettiği doğru yolu bulma şerefiniz inşallah diğer insnalarada nasip eder... yüreğinize sağlık, kaleminiz daim olsun. esen kalın...
" ...Latif imbat rüzgarını teneffüs ettiğim İzmir’den gelip bu şartlarda yaşamak zor olsa da mutlu olmak için güzellikler buluyordum. Çünkü memleketimi ve insanları seviyordum..."
ÇOK DEĞERLİ ÖĞRETMENİM GÜNAYDIN ;
BİLMİYORUM ŞİMDİKİ JENERASYONA NASIL GELİYOR BU ANLATILANLAR..EE HAKSIZDFA DEĞİLLER BELKİ...YAŞAMAK ,GÖRMEK GEREK...BEN 84 DE DOĞULARDA KÖYÜN DİŞİNDA LOJMAN SAYILACAK YERDE TEK BAŞIMA KALIRKEN TERÖR HENÜZ PALAZLANMAKTAYDI...VE SADECE TERÖRDEN DEĞİL TİPİ VE ÇIĞDANDA KÖYE YAYA ULAŞMAK İÇİN YOL YÜREYEN ÖĞRETMENLER ÖLÜYORDU...ÖLMEDİM AMA ÇOK DONMA TEHLİKESİ GEÇİRDİM SIRT ÇANTAMDA ERZAKLA..ONUN İÇİN SİZİ ÇOK İYİ ANLIYORUM..İŞTE BİZ BU ŞARTLAR DA VE BU KÜLTÜR VE DEĞERLERLE YETİŞTİK..ONUN İÇİN KOLAY BERİ ESEN YEL VE YAĞAN YAĞMURDAN HEMENCECİK ETKİLENMİYORUZ DEĞİL Mİ YA..
ÇOK ANLAMLI MESAJLARLA ÖRÜLÜ BİR YAŞANMIŞLIK HİKAYESİYDİ...KUTLUYORUM EMEĞİ VEDE SEVEN VE İNANAN YÜREĞİ..
Arkadaşım ben senin bu güzel yüreğine aşığım işte,ne mutlu böyle tecrübelerden ders ala bilmişsin.Nekadar insanlar varki allah neler veriyor hala uyanamıyorlar ,işte ben o kişilere üzülüyorum.şimdi uzun sürecek benimde buna yakın bir tecrübem var...yazın harikaydı kutluyorum,senin gibi bir arkadaşım olmasından gurur duyuyorum.Rahat uyu meleğim Allah seni biliyor.
Biz böyle büyütüldük bu günlerdeyiz..Böyle büyütülmeyenler nelerle cezalandırılır bilmem?
Haru Reşit'i bilmeyen yoktur sanırım.Bir rivayete göre zamanın divanesi olaran bilinen Behlül Dane Hz. bir gün Harun Reşitin tahtına oturmuş.Harun Reşit Onu çok sever ve sarayında izinsiz dolaşmasına izin verirmiş.
Saray efradı inmesini söylemişler kendine.Ama O dinlemeyince döve döve indirmişler tahttan..Ağlayarak giden Behlül Dane' ye rastlayan Harun Reşid sormuş :
-Ne oldu niye ağlıyorsun?..
Anlatmış olanları Behlül Dane.
-Çok mu yaktılar canını demiş.
-Hayır..Ondan ağlamıyorum ki!
demiş Behül Dane..
-Ben kısa bir süre oturdum bu kadar dövdüler de sen nice zamandır oturursun senin halin nice olur diye ağlıyorum demiş.
Nedense yazın bu hadiseyi getirdi aklıma..
Tebrikler can kardeşim..Sevgilerle..
ESRA
Ülkü Hanım geçmişten gelen güzel ve ders verici bir anı... Zaman zaman başıma birşey geldiğinde, ben de kendi kendimi sorgularım."Sevgi bir şey mi yaptın da bu oldu" diye...
İnsanın kendisini bilmesinden güzel bir şey var mı? N e mutlu ki kendi kendinizi sorgulayıp, gereken cevabı bulmuşsunuz..
Tebrik ederim.Sevgilerimle
Sevgili peri güzel kalpli arkadaşım her şeye anında şahit olan çok geçmeden ahretede kalmadan yapılan haksızlık o kişi kötüde olsa kul hakkı olunca mutlaka alandan alınır kaybeder bir anlık düşüncenle Rabbimin imtihanı..Ve kalbinin onaylamadığını sakın kabul etme der gibiymiş..Şükür ki doğru yolu bulup o yoldan ayrılmayanlara..yazınızın konusu güzel ve öbret vericiydi..Allaha emanet ol uzaklardan selamlar...
şiirlerin gibi..... resimlerin gibi...... çok güzel gerçek itiraflara yürek gerek anlatıma kalem gerek.... işte kardeşim..... bu erdemler sende fazlasıyla var ......kutluyorum saygılar
gül peri
Erdemleri görebilen güzel yüreğinize selam saygılar efendim.