Belki Ben de Hata Yaptım
hayrettin taylan
Bu-dur diyen bir halin yoğrulmuşundayım.Umutlarla yola çıkan bir aşk ermişiyim.Kendi dergahını yakan son vazgeçilmişim.
- Belki ben de hata yapmışım ,belki ben de hatanın tanıyım, belki güneşler görmemiş pişmanlıklarım var. Tek hatam seni sevmek.
-Varsın en büyük hatam olsun…
-Yaşama sarılmakla sana sarılmanın makarasında beni makaraya alıp susma. Ben aşkın hata tahtasıyım, her hatama bir çivi batırdın.
Bir bir çıkardım çivilerini.Gayrı çivilerin, acıların, damların yok ;ama
İzlerin, özlerin, özlemlerin, mazin, sevgin kaldı .
-Senin için nefes alıp veren bir geleceğin eleğinde her dem sana eleniyorsam, aşk diye bağırıyorsam her hecede bil ki bu aşkın kitabesi yok olmaz.
Alfabenin ilk harfinde eriyorsam hala, umutlarımın galası senli bir sonla biten filmin aynasıdır.
Oysa sen beni hep Yusuf’un kuyusuna atıp atıp uzak kalışların kör Leyla’sı olarak kalıyorsun.
Uzak kalmakla uzağında kalmak arasında uzatılmış bir aşkın maçındayım. Oldum olası forvette oynamışım. Bu yüzden seni aşkın kalesinde gördüğümden beri güzeller maçında hep gol kralı oldum.
-Hep goller attım, güller ve aşklar arasında. Hep düşürüldüm, güzeller tarafından,her yerim sakat.Üstelik penaltımı vermedi ruhun hakemi.
-Seninle en yakın olmaya yakındım. Maçı kazanıp şampiyon olacaktım. Az kalmıştı,kader mi şike mi bilmiyorum sevgilim. Ben fenerliyim, ben hünerliyim, ben aşk künyeliyim. Seninle şampiyonluk maçına hazırlanıyordum, arabamı süslemiştim, mutluyuz yazısını yeniden yazmak, ömrüne yazmak için yola çıktım
- Az gittim, uz gittim, dere tepe düze gittim, gitmekle düzlük arasında Everest, senden bana yine geldi bir rest. Bu karışık masalın ortasında peri oldun, külden bana bir gönül eşeği yaptı cadı. Gayrı cadılar da beni sevmeye başladı sayende.
-Sen misin o tatlı , o masum, o masaldan çıkıp gerçeklerin ortasında kalan cadı bilmiyorum.
- Bak şarkımız bitiyor, bak seni çalıyor, bak ikimiz de çok sevdik.
Bizi sonsuzluğa, güzelliğe, aşk mihengine taşıyor. Bak soldan soldan çalıyor bam telim. Bak yine bize pir geldi. Ali’ yi değil beni sordu.
-Bilinmez diyarlara, anlatılmaz sözlere, vazgeçilmez gönüllere ferman oluyor, seyran oluyor huzur ve aşk.
-Seni istedikçe yüreğimdeki yanardağ aşka gelir, akar külleri, yakar seni en istendik yerde.
-Umutlarımızdan çalan şeylerden umulan pınarlar aksın istiyoruz. Çok istiyoruz, çok .Hangi saat, hangi mevsim, hangi gün, hangi ay olduğu önceleri önemli değil;ama mayıs ise kiraz mevsimiyse, önce kiraz , sonra kiraz dudakların özlem takviminden dökülüyorsa işte o zaman her şey elmas, her şey zümrüt, her şey dili mercan, her şey özü inci, her şey senle birinci…
Yağmura kardeş birkaç damla gözyaşı belki kurtarır umutları.
Özlem sahiline vuran hıçkırıklarla belki hatalarımızın taşları ıslanır. İşte o zaman
oyalanacak şeylerin deminde oluruz. Kitaplar, müzikler,şiirler, şarkılar, özlemeye ve kavuşmaya dair ne varsa, umut vaat bir masalın ortasında gökten üç elma düşer..
-Al elmanın el aynasında sen, Bal elmanın belasında ben, dil elmanın dilinde ikimizin aşkı. Yan tarafta senin cennetin. Ve beli Adem.
- Ab-ı hayat suyundan içmeye geldim. Önce su, önce aziz aşk, önce
kavuşmak …Elmayı beraber yeriz. Yasaklı olsun ki yeniden aynı cennette buluşmaya çağırsın bizi aşk ve Havva …
- Bir kadının cennetinde olmak dünyanın en güzel duygusu, onun cennetinden kovulmaksa anlatılmaz ancak yaşanır.
-Bu yüzden belki ben de hata yaptım , belki seni çok sevdim, bu yüzden cennetin çok küçük gelmiş olmalı ki şu an cehenneminde sana yanıyorum.
YORUMLAR
bu arada demek fenerlisiniz...öğrenmiş olduk...)) ''hatasız kul olmaz , hatam ile sev beni ...dermansız dert olmaz , dermana sal beni...'' diyor orhan gencebay şarkısında.....BU-DUR halim diyen güzel ve okunası yazınız için tebrikler...ve iç hesaplaşmayı herkes böyle güzel anlatamazdı..kolay kolay kendinde suç bulmaz çoğu...yüreğinizin bam teli hiç kopmasın..