Ölü Bir Alfabeyim Yüreğinde
hayrettin taylan
Ölü Bir Alfabeyim Yüreğinde
- Harflerin bir bir ölüyor
Yok şehrin sonrasında aşkı emzirdi giden sevgili.Hangi virane sokağa girsem aşkın aşk köpekleri peşimde ulur. Ben kendi aşk dağımın kurduyum. Ben kendimce sever, kendimce yaşarım. Bir şairi sevmek zor, bir şairin olmak zor. Onun bilinç ile bilinçaltı arasında farklı volkanları var.Hisleri yeni bir depremin güncesi.Ve ruhuna sahil güller hep vardır. Karışık faylarından aşka çıkan hevesleri var hayata.
-Mühürlenen bir kalbin zarfı kapatıldı. Adının ilk harfi öldürüldü aşk cenderelerimde.
-Gözlerinin sözleri akar derelerimde. Kavuşmanın kavakları büyür, büyü ile büyüsü bozulan özlemlerimize.
-Ördüm seni.
- Makûs talihin makasında kestim sensizliği. Üşüdü, sonsuzluk.
-Onu hala seviyor musun ? Bunu soruyor, içimde kentini kuran ruhumun perisi ? Şair hep sever, hep ayrılır, hep acı çeker,hep birileriyle şifresiz yaşar gibi. Oysa , yaşamak ile yaşanmak, gerçek ile yazmak başka şey . Ben yazılarımda çok sevdim, ben yazılarımda çok kanadım, örttü yalnızlığını örüşüm kayıplar.
- Eprimiş geçmişimin aynasında izlerin duruyor. Ben seni kentsiz aşklar kulvarında bıraktım.
-Aşkı emzirdiğin sütsüz , bensiz gül memelerinin kızıllığında seni emdim aylarca.
- Beni emzirdi yalnızlığın anası.Yüzgörümlüğü olmayan bir gidişin siyah tefesinde travmatik halim heceleniyor.
- Bu bilge, bu romantik, bu his volkanı, bu aşk adamı nasıl terk edilir?
-Hangi güzel bu şifreli aşk yayını yapan adamın dünyasında gider ?
Yollandı gerçek, can yakılışın zarfı yalanıp kapandı.
-Öldürüldü gidişinin ikinci harfi.Hece bitiyorsun bende.
Aşk için delirme noktasına gelmek herkesin başına gelebilecek bir durum mu, yoksa zaten ruhsal sorunları olan kişiler mi aşkı bahane ederler?
-Bu bilinç abidesi ben,delirmiş mi acep ? Biliyor musun beni düşürdüğün düş kramplarını. Sahi bana bu soruları sorduracak kadar seni seviyor muyum?
* Aşka nereye kadar sahip çıkmak gerekir? Vazgeçme noktası, neresi olmalı?
- Bu soyut gerçeğin ipoteklerinde eridim, bir kalışın alın yazısıdır diyerek yanılgının yazgısında ders çalışıyorum.
-Senden kalmak ,aşkta kalmak, kendimde kalmanın bulmacasında sorunun cevapsız hecelerinde sustum
- Sevdim sevmeyi emzirdiğin güzelliklerde. Bu yeni doğan ayrılık bebeğine süt annesi bulmak zor gülüm.
-Eylemsizliklerine kaim sevmeler duruşunda sustum.
-Depresif sızılar süzgecinde bir bir geçiyor vicdanım.
- Malum ile melül arasında maruzatlarımı kapadı gidişin postacısı.
-Beni sensizliğe yolladılar.Posta kodun,adresin, benden sonraki kalbinin küresi, dördüncü harfinde gizli olan “ ş” aşkın ikinci hecesindeki “ş” bilinmediğinde ulaşılamadı.
- Bir kadının yazgısında yazısız ve yazsız yaşamak ne kadar zormuş . Hangi hecen anlatır ki dördüncü harfinde öldürüldü.
- Beni ruhun çapkınlarıyla aldatırsan recmetmek üzere seni alacak gerçekler.
* Haykırışın memelerine yapışan kendine kafiyeli şiirsel duruşun serbest şiirlerde imgesiz anlamlarda kalacak.
- Aşk sütüne beyazlanırken, pak gönlümün sular akacak güldür güldür.
-Çık artık düşlerimin permalarından. Kendine sorular sor.
Günü günlerine mahkum eden kederlenişin geçici cümlecinde yüklem olarak kalma.
-Resimlerin unutulmazlığında birlikteliğimiz resim sergisi açmış bekleme sahilinde.
- İki kumru gibi sarıldığımız fotoğrafın rafında kalakalışın andı okunuyor.
Acıyan gözlerle bakan herkes ikimizin çalındığı şarkının dilinde lal oluyor.
İşte böyle ölümüne sevgilerin tuzağında kapanını çek dayanılmazlıklarımda.
- Seni bekleyişlerimin senfonisinde sana ait solfejlerde ritim bozukluğum var. Bir sınavdır, anlatımı bozuk cümlelerin derin sorularında çözümsüz kalmak gibi her şey.
-En zor soru ile en kolay soru arasında aramız . Gönüllerden arınarak “Nice “ oldum. Kafka ile Milena gibiydik fikri yalnızlıklarda beklerken.
-Minimize sevgilerin salıncağında bende kalışını salladım. Bir kaygı ile aşkımıza saygı arasında tükenişimin enflasyona çıkıyor.
- Bu aşk pazarında her şey sen gittikten sonra arttı. Hormonlu tutkuların meyvelerinde sağlığım bozuldu. Bu yüzden sağlıklı aşklar yaşayamıyoruz.
Beklemenin altın anahtarını sevinç sandığında unutmuşum.
- Hüznün ibriğinde yosun tutmuş suların aktığı ellerde başka bir el benimi sulandırır mı?
- Hiç atlatamamış ve hiç yaşanmamış aşk uruklarında kendimi kaybettim.
- İncinmiş bir peri gibi hep yaramın şark masalında anlatıldım aşka.
“ Benim dışımda kimin elini tutarsan, o el bir gün kendi acılarına kangren olacaktır.”
-Sevdiği erkeğini başka bir kadınla gördüğünde kadını öldürüp , onu da yaralayıp çıkana kadar iyileşmeyecek kadar ağır bırakıp giden aşk leylası Anelya’nın aşk aynasında tarandım. Senin saç tellerini gördüm sustum orada.
-Sen Anelya mısın? Sen neden beni bu kadar yaraladın ve gittin ?
-Unutulmuş türkülerin telinde su gibi aktım . Kederimin balıklarına biraz yem at. Yüreğimde büyüttüğüm yunus ,sevginin sahiline beni taşıyacak bir günlerin harflerini sıraladı. Son harfin de öldü. Gayrı ben sende bir ölü alfabeyim.
YORUMLAR
harfler biterse kelimeler ve cümleler de biter...kalem yazacak sözcük bulamaz...ama farketmez bence...alfabe bitse yüreğin dili var , o konuşur..aynen sizin gönül sesinizin çığlıkları gibi...kelimeler olmasa da aşk kendini bir şekilde ifade eder :))...yüreğinizin mors alfabesi hiç bitmesin..selamlar