- 803 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
IHLAMUR YAPRAĞI(BÖLÜM-6)
Damladı damlayacak gözyaşlarını; gözlerini sımsıkıca kısarak akmasını önlemeye çalıştı. Ama mani olamadı, birkaç firar vermişti bile... Yarasını kanatan insanlardan nefret ediyordu. Ellerini yumruk yaptıktan sonra geri yavaş yavaş bıraktı. Bir süre için durdu ve;
"Onur! seni senden başka teskin edecek kimse yok, aklını başına topla.. Bilmem kaçıncı yoktan varoluşun gibi yine toparlan ve dön hayata, dik dur"
dedikten sonra derin bir nefes alarak, adımlarını en yakınındaki markete doğru hızlı hızlı atmaya başladı. Kahvaltılık yiyeceklerin satıldığı reondan evin temel ihtiyaçlarını aldıktan sonra gözüne çarpan bir kaç şeyi de alışveriş sepetine koydu. Elini arka cebine atarak cüzdanını çıkardı.
- Ne kadar ödeme yapacağım?
sorusunu kasiyere yönelttiğinde çıkacak rakamı, kasanın üstünden kaçak bakışlarla takip ediyordu. Neyse ki tahmininden bile az çıkmıştı.
Dört mevsimi birarada yaşadığı bugünün biran önce bitmesini istiyordu. Ellerindeki poşetlerle adeta koşarcasına yolun sonuna kadar geldi. Nihayet evine kavuşabilmişti.
Apartmanın paslanmış demir kapısını yavaşça açtı. Yalvarır gözlerle ona doğru bakan sapsarı tüylü bir kedicik; ayaklarının dibine kadar gelerek, miyavlamaya başladı. Onur gülümseyerek, yere doğru çömeldi ve başını okşadıktan sonra;
- Ne senin adın bakayım, niye miyavlıyorsun böyle... Aç mısın? benim gibi, benim de senden farkım yok, merak etme.. Hem sevgiye açım hem de karnım fena halde aç,
diyerek poşetindeki ekmeğin ucundan bir parça kopardı ve kediye uzattı. Kedi öyle açtı ki, yemesini izledi sonuna kadar.. Kedi bir kez daha baktı gözlerine, biraz daha ekmek verdikten sonra, atlaya zıplaya giden kedinin arkasından öylece baktı.
Apartmanın ağır ve zor açılan kapısını iterek, ikişer ikişer merdivenleri çıktı. Kapının önüne gelip anahtarı çevirirken, içeriden gelen annesinin sesine kulak verdi. Evlerine kimse gelmezdi ki..Kiminle konuşuyordu acaba? Antrede ayakkabılarını hızlıca çıkarttı ve salona merak içerisinde girdi. Kafasını sağa, sola çevirdi, Ortada görünen hiçkimse yoktu. Dili damağı birbirine yapışmış, gözbebekleri yuvasından taşacak gibi büyüyüvermişti, sesi titreyerek;
- Anne ne oldu, kiminle konuşuyorsun sen?
- Görmüyor musun? babanla konuşuyorum , araya girmesene..
derken parmağıyla yıllara yenik düşmüş, zamanında koyu yeşil olan şimdi ise sonbaharını yaşayan rengi solmuş koltuğu gösteriyordu. Onur durumun ciddiyetinin farkına varmıştı.
İki elini kafasının arasında sıkıştırmış, olduğu yerde çözüm üretmeye çalışıyordu. Sonra sesinin tonunu yükselterek;
- Anne kendine gel, orada kimse yok, bak izle beni,
diyerek büyük bir hışımla koltuğun üzerine kendini attı. Annesi çılgına dönmüştü. Birden oturduğu koltuktan kalkarak;
- Çabuk kalk o koltuğun üzerinden, babanı ezdin, bak! yokoldu artık, göremiyorum onu!
dedikten sonra Onur’un tişörtüne, yırtmak istercesine asıldı. Ayakları ise boş durmuyor, tekme üstüne tekme atıyordu. Bu esnada garip hırıltılar çıkarıyor, yüzü gittikçe pancar gibi kızarıyordu. Siyah gözleri fır fır dönüyordu.
Onur; annesinin ellerini kavrayarak, arkaya doğru birleştirip etkisiz hale getirmeye çalışıyordu. O esnada elini kurtaran annesi, uzun tırnaklarıyla Onur’un kollarında derin çizikler yaratıyordu. Onur bu arada yüzünü korumaya çalışıyordu.
Fakat, Onur’un zayıf denebilecek kilosu, bayağı kilolu olan annesini zabdetmeye yetmiyordu. Bir anda kollarının arasında kurtularak, balkona doğru koştu ve;
- Babanı rahatsız ettin bak.... Şimdi hava almak için balkona çıktı
Onur:
- Hayır anne! kurbanın olayım sakın ha!çıkma balkona.
demesine kalmadan annesi bacağının birini demirlerin üstünden atmıştı bile... Onur belinden sıkıca tutuyor, bir yandan da aşağıda toplanıp onları merakla izleyen kalabalığa;
- Kurtarın, ne olur, yardım edin!
diye çılgınlar gibi bağırıyordu. Fakat bir anda kuş olup uçmuştu sanki avuçlarının arasından, aşağıya bakamadı...
Dizlerinin bağı çözülmüş, nefesi tükenmiş, kolları iki yana düşmüş ve olduğu yere yığılmıştı. Bir çığ düşmüştü içine...Aşağıdan gelen feryat ve figadı işitemiyordu bile...
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER
24.05.2010
YORUMLAR
Aysel AKSÜMER
aysel hanım gerçekten öykü açıldı çok güzel ileriliyor. anlatım güzel. öykünün geneli özgün neredeyse. üç dört yer var gözüme takılan, "klişe arabesk snırlarına yaklaşan" onu size yazıyorum.
"Onur! seni senden başka teskin edecek kimse yok, aklını başına topla.. Bilmem kaçıncı yoktan varoluşun gibi yine toparlan ve dön hayata, dik dur" mesela bu cümlede böyle "yoktan varoluş, hayata dön, dik dur" gibi kallavi bildik bir ifadeyle değil de daha mütevazi bir ifadeyle hatta doğal bir konuşmayla verebilirdiniz.
"yarasını kanatan insanlardan nefret etme" "Hem sevgiye açım hem de karnım fena halde aç,"
biraz arabesk bir ifade. yerine özgün birifade bulunabilrdi..
"gözyaşlarını; gözlerini" yanyana kullanılmış sesde düşme var.
Dizlerinin bağı çözülmüş, nefesi tükenmiş, kolları iki yana düşmüş ve olduğu yere yığılmıştı. "Bir çığ düşmüştü içine..." Aşağıdan gelen feryat ve figadı işitemiyordu bile..."
mesela bu cümlede "bir çığ düşmüştü içine"yi yazmayabilirdiniz. ön cümlelerden ve son cümleden biz zaten "bir çığ düşmüştü içine" yargısına varabiliyoruz.
arkadaşların dediği doğru aysel hanım çok güzel ilerilyorsunuz. gözlemleriniz resmetmeniz çok güzel bu bölümde. heyacan var. olaylar kopmadan gelişiyor. geneli hoş olmuş ama benim en çok şu ifade hoşuma gitti.
"kasanın üzerinden kaçak bakışlarla takip etme," çok insani bir hal. abartısız bir şekilde vermişsiniz.
sevgilerimle...
lidya tarafından 5/25/2010 3:00:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aysel AKSÜMER
Ihlamur Yaprağı serisini kaçırmışım.Nedense bazı makaleleri ana makaleler sayfasında göremiyorum.Ve haliye kaçıp gidiyor.Bu seriyi sakin kafa ile okusam daha iyi olacak.İş yorgunluğu kafa bi milyon oluyor argo tabirle.Emeğinize sağlık ama Aysel hanımcım.Emek isteyen işler bunlar.Selam ve saygıyla...ERen
Aysel AKSÜMER
Nesirde bazı seriler sıkar okutmaz:...
sanırım bu seri tutacak...
tebirkler...
Aysel AKSÜMER
Aman Allah/ım Ayselciğim çok güzel olmuş.
Çok beğendim .Gerçek bir girdahta kayboluş başladı şimdi.Sevgimle her vakit.
Aysel AKSÜMER
yarını merak ediyorum artık... gittikçe sürüklüyor peşinden...tebriklerimmm çookça....saygılar....
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
saygım duam daim...
Rabbim ilhamınızı bolca,hemde çook çooook bolca versin inş...
sevgiler....
Aysel AKSÜMER
Bu bölüm çok daha iyiydi. Hele sonlara doğru, heyecan duygusu ağır bastı. Bence de iyi gidiyor. Tebrik ederim...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel hANIM, sadece + on puanımı veriyorum.
Öykü,aldı başını gidiyor...
Selamlar...