ACILARINI TIRTILLAR YEDİ
hayrettin taylan
Tutarsızlığını kemirdi kederi,, yaşadığı ve yaşamaya devam ettiği bir hayatın hatlarında ben teli koptu.Bensiz ve elektriksiz bir hayatın yalnızlık barınaklarında yaşıyor aşk ve nemilcan.
Yol ile yolculuk tutturmuş gidiyor, tutku adresini soruyor, sadakat istedin, ruh adım sadıktı. Bir ömür beraber yaşamayı diledik ;ama bir ömür bir birimizi unutmamayı andın bandına kaydettik.
Zayıf bedenimize çullanmış bir yılgı yaşlandırır bizi.
-Şüphenin faylarına yatak sererek yeniden ona dönmenin samanyolunda yıldızlar bu aşkı şifrelemiyor.
Şeffâf, nârin bir hoşluğun yastığında sensiz geceleri yıldızlardan sormaktan bıktım.
Umutsuzluğa umut, bekleyişe bulut, özleyişe buhur, acılara sancı, yarama adını yaza yaza ömür kıyılarımdaki dayanılmaz kayalar da çürüdü.
- Hayatsızlıkta hayatın hayasında kayıplarımın resim sergisi var. Senden kalan tek şey aynı karelerdeki kalışımız.Orda kendime ait tek şey ,o senli kalan halimdi .Yalnız onu aldım, yalnız ondan kaldım.
- Mutsuzlukta mutlu olabilme hiçliğinde hoşluklara sisler yükledim.Sığındığım bir yürek, soyut dehlizler sunuyor. Sosyolojik mimlerim
tenhada yaşattığım yalnızlığımı mumyaladı.
-Sen yanım acıyor
- Senden yanım ağır basıyor
- Senin tutkun yok satıyor
-Ruh kitapçılarında “ kod adı sen” yok satıyor. Bu ben şehrinin yoklarında yokluğuna şehirler kurdum, kumdan ve candan kaleler kurdum.
-Seni sevdiğimi gizlediğimde her zerrede adın bahtıma iliklendi.
-Yıldızlar taradım saçlarına. Esen yelden, ruh besleyen selden sen umdum.
Nemlerin nazar ayininde kutsi erinçler serdim. Dile geldim, gönüle yandım, güzellikler şerbetinden su ve aşk içtim.
-Kirlenmiş zevklerimin derin pınarlarına gelmeni kattım. Gayrı peşimde döşlerini seren güzellerin ten vadisinde hıyar ekip acur tüccarlığı yapamam.
- Acıyan yanlarımda mahsullerin toplandı. Acılarını tırtıllar yedi.
- Bana tırtıl diyemezsin gayrı. Bir başkasına da deme şansın yok. Ben senin nazına, narinliğine, naifliğine can katarak Nazlıcan dedim.
- Ben senden başka kimseye naz da diyemem, can da diyemem.
-Diyemediklerimizi saymaya kalksam acep ne kalacak sözcüklerden . Şairim , yazıyorum, bilgeyim ya belki bulurum sensiz sızılar, tınılar, isimsiz isimler, içinde aşk ruhu olmayan sözceler.
-Küskün ve hiç bilinmeyen denklemin denginde susadım sana.
Bu bir arada kalma ihtilallerimde ihtimallerim de kalmadı.
İkmalindeyim.
-Çalışamıyorum, senin cep kitapçığından aşktan özetler okuyorum.
-İçimdeki aysberglerimi eritmeye Ayşeler besliyorum. Büyüyor Ayşeler
Sarılıyor çubuğuna, hasrıma, hasılatıma sarılmaya az kaldı.
Senin için sen gibi sarılıyorlar. Ayşe , Fatma ,Hayriye …Bu türkü de sarılıyor kibrime.
-Kendim için sen olacağım.
Gönlüm gönlüne dönük, dinmeyen sızılarım sözlerine yöndeş. Kayıp ile ayıp , hayıf ile ah arasında hiç bitmeyen aralar uzuyor.
Korkularını anlamsız kılacak güven kıblelerim var.Gayrı Budist değilsin güvensiz kaldığın can kırıklarında.
- Budala değilim, Buda da değilim;fakat aşkının Hallac-ı Mansuruyum. İlla sen dedim diye bütün güzeller beni asacaklar, bana hep asılacaklar. Bahtım da sensiz tahtım da sallanıyor.
-
Gel dediysem sana, bir nedeni var. Gelmen hayra , gelmen seyre, gelmen aşka, gelmen huzura saikadır.
-Beklemelerim ömrüne kafiyeli şiir gibi .Her can kırığı yaşayanların ezberindesin.
-Mağrurdun.
Çoğalan acılarına öç yılanları büyüttün. Oysa kirpilerimi bilmiyordun, yılanların kirpilerimde, kinlerimde, imkansızlıklarımda ölüp ölüp sana zehir olarak geldi.
Ben sana tütsülü, tutkulu, egzotik , turuncu heceler büyütüm.Ütopya ile Bohemya arasında yakamozların serenadını dinleme benden. Ben her dem seni okudum bestelenmiş yaramla,dilimle,ilimle ölümsüz aşkımla bilesin.