Kuşların En Güzeli Kargam...
Ey kargam!
Sevgili Kargam!
Ne biliyorsun, aldırma millete! Neden sevmez ki kimse seni, inan bana kıskanıyor hepsi!
Oysa ben sen olmak istiyorum. Zira sende huzur var, düşünmek salgınından azade... Uçarsın kanatlarını açıp, istediğin diyarlara, üstelik de yüzyıllarca...
Üstadımsın!
Gel de bir gün, lütfen, al beni pençelerine takıp da, götür kendi yuvana, o huzurlu karanlıklara, her nerede ise... O karanlıklar ki, insanın kendisini bulabilmesi ve korkularının farkına varabilmesini için gerekli olan, ama benim yaşadığım diyarlarda katiyen bulunmayan o şedid ışığı yayarlar etrafa. Benim yaşadığım yerde, yalancı şehrin sahte ışıklarının ateşten zindanlarında hepsedilmişler karanlıklar.
Arıyorum ama bulamıyorum karanlıkları! Gel, ey kargam, başımı yumuşacık taşlardan yastığına koyayım, tavanına bakayım, kapatayım gözlerimi ve gerçek karanlığı göreyim. O kadar özledim ki... Götür beni kendi diyarına!
Götür ki, seveyim artık yaşadığım şehri, bulunduğum yeri, buhranlardan beri, uzun zamanlardan beri, yok, çok oldu sevinç gideli...
Sonra sen şarkılar söyle bana, o samimiyet notalarından seslenen güzel sesinle. Benim bulunduğum diyarlarda sadece yalan perdesinen çığırıyorlar insanlar... Sevgiler yalan, aşklar yalan, nerede bir ulvi duygu kırıntısı kalmışsa bin bir talan... Bedenimi korkunç zindanlara atan, içime korkulu gerçeklikler salan, medeniyetin tersine bir devrimden kalan ama kalmakla da kalmayıp dal budak salan yalancı birer kafiye burada şarkılar. Sen bana gerçeklikler söyle bol bol.
Sonra bakayım senin güzeller güzeli yüzüne, ara sıra uğra da yanıma. Olanca doğallığın ve sadeliğinle. Gerçekten sen olarak gel ama, olmaz mı... Burada yüzler yalan, göz bebekleri ve dudaklar yalan. Saç renkleri yalan, kaşları yalan, dilleri yalan, sağları ve solları yalan ve dolan... İnsanların görünüşünü geçtim, ismini geçtim, mesleğini geçtim, söylediklerini geçtim, boyları dahi yalan. Sen bana olanca doğal güzellğinle gel, olmaz mı?
Ey kargam, gel hadi, uğraşmak istemiyorsan bari, son çare olarak, o narin pençelerinle başıma kon, gözlerimi al da git, çıkar onları, istemiyorum! Zehrim onlar benim. Al onları ve bana bağışla karanlıkları, ama sadece karanlıkları, hadi...