- 708 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZEKİ AMCA
Bugün 15 Ocak 2004. Yer Amasya,Samsun Devlet Karayolu Tedaş karşısı. Yolda sanki ayda yürüyormuş gibi yürüyen yaşlı birinin bana doğru geldiğini gördüm. Geldi, tanıştık. Selam sohbet derken hayat hikayesini anlatmaya başladı.
Zeki Amca: Babam Erzurum’dan Amasya’ya çalışmaya geldi. Bir yıl sonra bizleride yanına aldı bir dahada geri dönmedik. Kimseyi tanımıyorduk, çok yoksulluk çektik. Onbeş yaşına gelene kadar ikişer yıl arayla annem ve babamı kaybettim.
Buralarda işler kıttı, yol yoktu, iz yoktu. Samsun’a çalışmak için yürüyerek beş günde varırdık.
Zeki amca tecrübelisin yaşlılık hakında ne söylemek istersin ,gözleri doldu, bana döndü,oğlum benim dört gözüm vardı yürürken bile yollarda çivi toplardım birgün lazım olur diye aylarca cebimde taşırdım mutlaka bir gün işe yarardı ama bugün yerde altın bulsam eğilip almaya dermanım yok, alsam bile yemeye dilim dişim yok bu yaştan sonra neye yarar.
Sen sen ol canının kıymetini bil gençken karıncanın deliğinde bile karnını doyurabilirsin.
Şimdi benim soframa yiyemediklerimi koysalar,alamadıklarımı bana verseler, sevdiklerimi koynuma koysalar neye yarar benim yaralarımı açtın ama rahatladım beni dinlediğin için sağol
Ağa derdi ki ’Allah sabah erken kalkanın rızıkını verir, geç kalkanın hakkını geri götürmez, onun hakkınıda erken kalkana verir."
Ben de inandım sabahın beşinde kalkardım, işe başladığım zaman akşam olmazdı Saat yedi sekize kadar çalışırdım yani ondört onbeş saat çalışırdım bırak başkasının payını benim payımı bile vermedi.
Her yıl bir bel küreği alırdım. Sombahara dayanmadan erir biterdi oerittiğim kürekleri, kazmaları atmadım,bir ipe bağlayarak duvara astım hala duruyorlar onlar mı beni eritti ben mi onları erittim bilmiyorum ama kanı beş para etmeyenler nice madalyonlar aldılar.
Benim madalyonlar onlarınkinden daha değerli Emek var,ter var. Bilmem buraları bilir misin bu yörede iki tane kasaba var,o kasabalarda ağaç dikme, budama ,meyve ve sebze yetiştirmekten yana dünyada emsalleri yoktur.
Ağaçlara aşı yapmaktan İşçi çalıştırmaktan çok uzmanlar.
Mayıs,haziran aylarında kasabaya kiraz toplamaya giderdik. Kiraz sahibi götürdüğü işçiler kiraz yemesinler diye yirmi liraya bir kutu sakız alırlardı,günde her işçiye bir sakız verirlerdi. Bir sakız hem kiraz yemeyi engellerdi hemde zaman kaybını önlerlerdi bir sakız bir kilo kirazı kurtardığı gibi üç beş kiloda fazla toplatırdı,yüz sakıza yüz kilo kiraz kazanırdı.
Bizde sevinirdik ağamız bizi sevdiği için bize her gün birer sakız alıyor bugün farkına vardım halbuki iliklerimize kadar sömürüyordu,o sömürülmeyi bugünkü halimde ve yaşamımda farkına vardım.
Evet 72 yaşındayım. Erzurum’dan buraya geldiğimde beş yaşındaydım. Gecem gündüzüm yoktu şimdi yemiye ekmeğim yok.
Allaha şükür ki başımı sokacak bir barakam var oda olmasaydı karda, kışta nerde kalırdım müsade et oğlum ayakta durmaya dermanım yok sağlıcakla kal....
Aşur ŞAHİN
15.01.2004
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.