- 3966 Okunma
- 31 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Ömür Beklerim (1)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kadın, yıllardır aradığı ama bulamadığı sevdiğini görmüştü hiç beklemediği bir anda. “Yanlış gördüm galiba” diye düşündü. İki eli ile güneş ışınlarının kamaştırdığı gözlerini ovuşturdu. Tekrar baktı” o mu?” diye.
Evet, yanlış görmemişti. Sevdiği karşı kaldırımdan yürüyordu, başı yere eğilmiş, düşünceli ağır adımlarla,. Etrafına bakmıyordu. Bakmış olsaydı onu görürdü mutlaka. Seslenmek istedi “ Canım, ben buradayım lütfen bakar mısın?” demek istiyordu. Cadde öylesine kalabalıktı ki, sesi dudaklarının arasından uğultu gibi çıkmıştı. Hiç kimse kendisi de dâhil bu sesi duymamıştı. Koşmak, yakalamak istedi ama ayakları olduğu yere yapışmıştı sanki. Yine onu kaybediyor ama o yerinden bile kıpırdayamıyordu.
Tekrar seslenmeyi denedi. Olmadı, yapamadı. Sevdiği, o kalabalığın içinde kayboluvermişti. Kadın, bütün dengesini yitirmişti. Başı dönüyor, midesi bulanıyor, vücudu titriyor, sendeliyor, düşmemek için bir duvar arıyor ama o duvarı da bulamıyordu. Ellerini iki yana açtı dengesini kurabilmek için ama yapamadı. Deprem olmuş, yerküre beşik gibi sallanıyordu kadının ayağının altında. Oysa çevresinde hiç kimse sendelemiyor, bütün insanlar yanından gelip geçiyordu. O zaman” deprem yerkürede değil, benim beynimde oluyor demek ki” dedi
Artık ayakta duracak dermanı kalmamıştı. “Yardım edin” diye bağırıyordu ama sesini kimse duymuyordu. Tüm gücünü yitirmiş ve kendini salmıştı ki “Bir dakika, iyi misiniz? Neyiniz var? Lütfen bana tutunun, şöyle kenara geçelim. Sanırım sıcak hava etkiledi sizi. Şurada bir bank var. Tutunun bana, oraya kadar gitmenize yardım edeyim” diyen bir ses geldi kulaklarına. Genç bir delikanlı yardım elini uzatmıştı kendisine.
“Teşekkür ederim. Evet, lütfen o banka kadar gitmeme yardımcı olursanız çok sevinirim.” Dedi kadın. Ağır adımlarla, kolunda bir delikanlı, yavaş yavaş birkaç metre ötede olan banka kadar gidebilmişlerdi.
Kadını banka oturtturdu delikanlı. “ Su ister misiniz, büfeden, soğuk bir su alayım size, kendinize gelirsiniz” dedi delikanlı. “Teşekkür ederim, size zahmet olacak, ilacımı içmem gerek, alırsanız sevinirim”. Delikanlı gidip bir şişe su alıp geldi. Kadın el yordamı ile çantasını açıp, içinden bir kutu hap çıkarttı ve bir tanesini alıp ağzına götürdü yuttu. Delikanlı “ Ne ilacı kullanıyorsunuz, rahatsızlığınız nedir, ne oldu size?” Diye soruları peş peşe sıralamıştı. Kadın delikanlının yüzüne baktı. “ Panik atak yaşıyorum. Evden çıkarken hapımı almayı unutmuşum. O nedenle yolun ortasında öylece kalakaldım” diyordu.
Delikanlı, kadının yüzüne baktı. “ panik atak mı, bu çok kötü, umarım tedavisi tam olarak yapılır. Üzüldüm. Çok da genç ve güzel bir hanımsınız. Ne yaşattılar da size bu hastalığa yakalandınız?” diye soruyordu.
Kadın biraz rahatlamış, kendine gelmeye başlamıştı. Delikanlının yüzüne baktı “ Çok uzun hikâye, anlatsam saatler yetmez, en iyisi hiç anlatmamak.” Kadının sözlerinden konuyu anlatmak istemediği belli idi. Delikanlı “ Benim zamanım var” demek istedi ama yorgun ve bitkin görünen kadının yüzüne bakıp vazgeçti.
” Sizi işlerinizden alıkoymayayım. Şimdi iyiyim, siz gitmek istediğiniz yere gidebilirsiniz. Yardımlarınız için teşekkür ederim” dedi. Delikanlı, kadının bu sözünden de gitmesi gerektiğini anlıyordu.
Ama o, kadını merak etmişti ve hiç gitmek istemiyordu oradan, lâkin yapamadı. Kalktı “İyi günler, rica ederim efendim” dedi. Elini uzattı kadına, tokalaşıp ayrıldılar. Kadın delikanlının arkasından baktı ve sonra tekrar yüzünü önüne eğip düşüncelere daldı. Oysa delikanlı gitmemiş bir kenardan kadının ne yapacağını izliyordu. Kadının yardıma ihtiyacı olduğunu hissediyordu.
Kadın, bir zaman sonra yerinden kalkıp evine gitmek için doğrulmak istedi ama olmadı, bir defa daha olduğu yere çökmüştü. Sonra bir defa daha denedi kalkmayı ve bu defa kalkabilmişti. Bir iki adım attı “Efendim canım, efendim. Hemen geliyorum, bekle beni, kımıldama oradan” diye konuşuyordu ve bu söylenenleri delikanlı duyuyordu.
Kiminle konuşuyordu bu kadın. Etrafta kimse yoktu. Kime canım diyordu? Nereye gidecekti? Gidecek evi mi yoktu acaba?” Diye düşündü delikanlı. “Onu izlemeliyim. Nereye gittiğini takip etmeliyim.” Dedi kendi kendine.
Kadın, adım adım yürüyordu. Nereye gittiğini bilen bir edası vardı. Kadın gitti, delikanlı takip etti. Uzun zaman yürüdüler, kadın önde, delikanlı arkada. Yolda giderken yine konuşuyordu kadın “ geliyorum canım”.
Kadın, ahşaptan yapılmış, yıkılmak üzere gibi duran, tarihi eser bir evin önünde durdu. Çantasından anahtarlarını çıkartıp kapıyı açtı, içeri girdi ağır adımlarla. Kapıyı arkasından itti ama örtülmemişti. Delikanlı açık olan kapıdan içeri süzüldü. Bu kadının esrarını çözmeye karar vermişti. Delikanlı davet edilmediği bu eve gizlice girmişti. Ev dışarıdan göründüğü gibi değildi. Evin dört bir yanı tarih kokuyordu, Duvarları ve tavanları oymadan yapılmış ve her tarafı işlenmişti. Tavandan sarkan kocaman bir avize vardı salonun ortasında. Kadın düğmeye bastığında o kadar ampulün içinde bir tanesi yanmıştı. Işık yandığında duvardaki ve ortada duran masanın üstündeki resimleri görmüştü. Evin her tarafı tertemiz, hiçbir şeyin üstünde tek toz bile yoktu, her taraf kâğıt ve kitap kokuyordu.
Kadın, ağır adımlarla duvara asılmış olan resmin yanına yaklaştı “Geldim canım, sesini o bankta duydum, yalnız olduğunu düşünemedim bir an, çok özür dilerim” Elindeki bez ile resmi bir defa daha silip “ Şimdi bir kahve yaparım birlikte içeriz tamam mı canım” deyip mutfağa doğru yürüdü.
NOT: Bu yaşanmış bir aşk ve hâlâ yaşanıyor .
Devam Edecek
YORUMLAR
Seven sevdiğinden asla vazgeçmez o sevda her zerresine hakimse..Kalbi nefesleri ruhu her an onlaysa ölürkende son sözü sevdiği olur sanıyorum..Anlamlı duygu doluydu yazınız..Sevgide vefa sadakat her ne olursa olsun sevdiğinden vazgeçmeyen çok azdır ama onlar mutludurlar..Sevgiyle çarpan yürekleri olduğu için..Kutlarım ..Allaha emanet olunuz selam ve dua ile..
Yaşanmış aşkların şairi çok güzel bir seriye başlamışsınız yine
sizi okumak çok güzel Türkan kardeşim
güzel konulara imza atıyorsunuz elinize sağlık...
Bu arada yazılara bakıp enişteyi ihmal etme sinopun fadimesi...
Sinopun Fadimesi diyorum sakın kızmayın
bazan evin telefonunu unuttuğum oluyor ama sizin çatıdaki su deposunu doldurmanızı unutamıyorum zaman zaman uygun yerlerde anlatıyorum ve kahkaha atıyorum....
.....................selamlarımla kardeşim.
Sevgili ablacığım. Senin küçük dediğin ama bizim hiç de küçük görmediğimiz bir operasyondan sonra tekrar burada yazılarını okumak büyük mutluluk oldu.
Biliyorsun ben buralara gelemiyorum sınavlara hazırlandığım için ama sınavlardan sonra daha sık gelebileceğim. Bu hikayeyi annemden dinlemiştim. Sonucunu biliyorum ama bilmeme rağmen yine de heyecanla bekliyorum.
Sevgi ve saygı ile ellerinden öpüyorum. Kendine iyi bak.
Türkancığım hikayenin girişinden anladığım kadarı ile hikayenin tümünü yazmayacaksın. Çünkü bu kişilerin hikayesinin son bölümü bu girişin. Onların nasıl ne şekilde buluştuklarını anlatacak ve yıllara nasıl meydan okuduğunu göstereceksin bize. Hikayeyi okuyunca, hikayenin kahramanını aradım, çok mutlu oldu tabi bende bu hikayeye bu kadar güzel bir giriş yaparak bize okuttuğun için.
Seni seviyorum can arkadaşım. Lütfen kendine bizim için çok iyi bak. Öpüyorum seni sevgiyle.
Aşkım, hepimizin bildiği ve çok sevdiği bu iki kişinin hikayesini yayınlamaya karar vermiş olmana çok sevindim. Ben hikayeyi biliyorum ama sen öyle bir giriş yapmışsın ki,hikaye anında içine çekiverdi bizi.
Şimdi eminim bu gün, hikayedeki teyzemiz giriş bölümünü okur. Canımsın benim. Seni seviyorum canımın içi.
yüreklerde sevgi hiç eksilmesin ..yürek sevgisiz olmaz toprakla su gibi .su içmeyen toprak çoraktır ..yürekte sevgiyle beslenir olmazsa olmaz gerçek aşkların gerçek sevgilerin yaşanması dileğiyle ..
mükemmeldi ..selamlar sevgiler
Yine harika bir öykü okumanın sevinciyle kendimden geçtim...Bu öykünün devam edecek olması beni ziyadesiyle mutlu etti...
Yalnız yaşayan insanların iç dünyalarına ustalıkla girerek,kahramanların gölge gibi takipcisi olacağımızı şimdeden sağlamış oldunuz...
Kutlarım sizi Türkan Hanım...
Saygılarımla...