- 1033 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Doğarken Ağlar İnsan , Birde Bir Aşkı Öldürürken
Bana en büyük ihanetin , gözlerinde gizlediğin ’ Aşktı ’
Bizim düşlerimizin hep bir yanları eylül ağıtlarına çalardı. Saçları kısaydı bakışlarımızın . Bir an kadardı dalıp gittiğim efsunlu gözlerin uçurumları.
Koşardı bir küçük kız yüreği , sağa sola savrulurdu hayalleri. Bir kuş sesi gelirdi bütün masalları bozmaya. Bir anda düşlerim kimsesiz düşerdi sana. Ellerimi ne zaman uzatsam ürkekliğime teslim olurdu güneş.
Bir ihanetti gözlerin. Oysa ben hep gözlerinden öperdim sevdamızın. Kaç adım koşsam sana ulaşabilirdim. Gözlerimi kaç kere ölümlere terk edip , düşlerimi emanet verecektim. Kaç ıhlamur ağacı daha kuruyacaktı ,kaç bahar seni bana sensizlikle anlatacaktı
Öylesine bülbül kafeslerinde kaldım ki . Düştüm , parçalandım bir ben kalamadım.
Belki sevda düşündüm
Belki bir müebbet yalnızlığıma bir koğuş arkadaşı diledim. Ama hiçbir aşka leke düşürmedim. Gözlerimde hep bir yarım kalan sensizlik , bakışlarım zemheriye yüzünü dönerken . Sözlerim hep sende başladı , seninle sona ulaştı. Aşkı sen bilen kaç kitap okudum kaçında sensizliğe bir kadeh kalırdım. Bilirdim bir kıyamet için bir melek lazımdı. Üç nefeslik ömrüm vardı çoğunu senin adınla geçirdim.
Aşk ölümsüzlüğünü bir roman kapağından çaldım. Bir Mevlana düşledim belki de bir Şems kaçağıydım.
Sen söyle gözleri ihanet kokan yârim. Söyle(!) Yatır dizine kanat bütün düşlerimi. Yaralarımın kabuklarını kaldır üstüne sen bas. Bir harf düşsün nefesinden bir ben düşsün kirpiklerinden bir alem kanasın avuçlarının içinde. Ama bir ‘ biz ‘ kalsın soğumuş düşlerimizde.
Bilirim aşk provasıdır cehennemin . Susma sende söyle bütün ayıbı ile vur yüzüme hadi ne bekliyorsun işte sıra sende . Sıra sende .
’ Git ’ de gözlerim ihanetlerin rengine bürünmüşken bütün geceyi zulana al ve git. Bu aşk nevalesinde payıma düşen koca bir SENSİZLİK olsun. Bir zılgıt daha çalsın aşk , ne fark eder gözlerin ihanet , sözlerin kurşun ve sen nefesinde bir dualık ölüm. Gönlümün mabedine kaç ayrılık sığdırabilirim ki. Hangi aşk senin açtığın yaraları kapatır , hangisinde en az acı ile ölürüm. Bütün klişe lafları dök işte , kalmasın heybende bir aşkın son harfi bile.
Unut de , git de , kendine yeni bir hayat kur de , sevemedim de , sende herkes gibisin de ...
Söyle . . .
Hadi durma vur her şeyi tek seferde . Unutacak ne var ki , bilseydim bu sevda ayrılığa gebe bu kadar sen olmazdım. Şimdi evvelimde bildiğim bütün cümleler ahirinde ölümle yüz yüze . Bilseydim bir aşk bir ben etmiyor , sözlerimde hep yarım kalırdım. Unutulacak ne var ki
Bu kent dahi senin bakışlarında yalan olduktan sonra , şimdi bütün sözler ayrılık olsa ne olacak ki . . .
Elbet bir sevda vebalini taşıyacağız omuzlarımızda . Payımıza düşen ne varsa yüklenip gideceğiz sahte bir şehre. Sokak lambaları aydınlatmayacak belki de zift kokulu asfaltları güllerden daha fazla seveceğiz. Bütün yollar uzarken bir aşkın yarasını sarmak için bir aşk düşleyeceğiz. Aslında her sevdada bir biz yitireceğiz. Gözleri musalla taşına çarpan her ölümlü , en çok kendi yalanlarında öldüğünü anladığında . Ölmüş olacak bütün düşleri.
Kalbimizi bir yaralı kuşlar anlayacak , kırık kanatlarından özgürlük artıklarını damlatacaklar.Kapanmayan yaralarımız olacak ruhumuzun yamalı taraflarından bütün aşıklara aynı sözleri söyleyeceğiz. Bütün ’ aşklar kendisinden sonra gelenleri kapatırlar ’
Bir diğeri bir öncekinin ağıtına yanar . Aslında herkes biraz yarımdır aşkta , tamamlanmak adına çıktıkları bu maratonda her seferinde azılı bir yalnızlık tarafından kalbin en mahrem yerlerinden bıçaklanırlar. Gözleri hep ihanet kokar sevdalıların. Aslında bütün aşklar en çok ayrılığa yakındırlar.
’Bir doğarken ağlar insan , birde bir aşkı öldürürken. ’
Gözlerinden akan bütün yaşlar bir nehrin yatağına boşalır. Arsızdır ve dalgalı , gözleri hep asi , sözleri hep bıçak yarasıdır. Bir boşluğa uzanan eldir aşk sende . Uzatırım ve hep boşta kalırım. Boş bir bakıştır şimdi senden bana kalan ayrılığın en soğuk ve en rutubetli yanlarında seninle , sensizliği öğrenirim. Giderken beni sevmedi der kendi kendime yalanlar söylerim. Seni dinlemek istemiyorum desem bile en çok seni merak ediyorum. Gözlerimi ne zaman bir denizin maviliğine kaptırsam oturduğum banktan hayatım kayıp gidiyor. Hangi mevsim olursa olsun o ilk öpüşün bir aşkın vesikalık fotoğrafı gibi duruyor.
Suskundur şimdi zaman.
Beş vakit sensizlik okunur kulaklarıma
Bir ölüm düşer sol yanıma
Bir yaşamak kadar sen umutlarıma
Bir ben var vakitsiz durakların yolcusu
Bir de sen var adresini bilmediğim şehirlerin yabancısı
Üç nefeslik ’ Aşk ’ alıp veriyorum
Her içime çektiğimde masum bir katil oluyor aşkın
Bütün gece sıtma nöbetleri tutuyorum
Bir uyuşma başlıyor topuklarımdan kalbime doğru
Gözlerin gene duvarlarıma yansıyor
İhanet kokan sevdaların , ayrılık çiçekleri açıyor
Boş odamda hırçın bir ayrılık duruyor
Utangaçlıklarımı gömdüğüm sevdalarıma
Ayrılıkları veriyor
Bir aşk her seher yazgısında , ayrılıkla mı yıkanır . Bilmem ki sana kaç ayrılık borçluyum her gün biraz sen eksiltiyorum.
Söyler misin ?
Gözleri ihanet kokan yârim.
Bu aşk için kaç gözyaşı daha dökmeliyim. Zekatını ayrılıkla ödediğim bir sevda. Dilimin hali kalmadı sana dair konuşmaya. Son kez dudaklarımdan dökülüyor bu serseri sevda.
"Bir Doğarken Ağlar İnsan , Birde Bir Aşkı Öldürürken"
Muhammed Yalçınkaya