- 791 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çöz Avuçlarımdaki Büyüyü
Her gece, göğsümün duvarlarına efsane gülüşlerinle oturur, sallarsın aşk salıncağında
Her gece, mavi denizlerimden sular taşırsın sen, yakamoz öpüşlerinle gönül yapıma
Her gece, rüzgarlara direnen mum ışığıma bir gölge,bir bilge olursun perde yüreğinle
Bakışlarınla hüzün bir söğüt gölgesine serer çarşafını ve sen sokulursun ruhuma, koynuma
Ben seni düşündükçe kuyulardan tohumlar çıkarır, ekerim aşk çiçeklerini gökyüzü tarlalarına.
Adına söylenmiş, ruhuna bestelenmiş bütün şarkılardan bir sevgi kulesi kurarak seni gözlemeye başladım sevda kalemizde. Kımız acıların kadehleri şerefine kalkıyor, yaman yalnızlığıma kılıç sallıyorum seni düşündükçe. Elveda dediğim tüm sevdaları tıkarak zindanlarına gözyaşı mendilimi yıkıyorum pınar gözlerinde.
Ne zaman dilinden bir sözcük düşse seninle tamlanıyorum. Rüzgarın getirdiği bir çiçek tohumu oluyorsun bende. Ne zaman dilinden düşen bir harf olsan yüreğini yazıyor kalemim, buzlar çözülüyor sarkıtlarımdan. Ne zaman incecik dallarına tutunsam kanıyor zaman kapsülleri ve ıslanıyorum şiirlerinden. Yüzümü mavi gülüşlerin yalıyor, seneler asırlar ekleniyor ömrüme, sen ne zaman dudaklarıma eğilsen.
Bakışlarının ödüllerini kaybettiğim anlarda içimde yüzlerce çocuk ağlar ve eksik kalmış bir roman gibi köşelere atılırım. Sesinin kristal zerreciklerini hissetmediğim an, ele avuca sığmaz bir pervane böceği olur, yoksul evlerin karanlıklarında saklanırım. Sevinçlerim eskirse yüreğinde, karartma gecelerine döner odam, sarmaşıklar ağar yorgun penceremden, menekşelerin rengi silinir yüreğimden.
Sınırlarımın seni çevreleyen yaklaşımlarında duruşlarımın ve susuşlarımın kapsülleri patlamakta günlerdir. Bu deniz ülkesinde dalgaları çağırarak çarpamazsın şiirlerime. Beni vuracaksa gözlerin vursun. Ben senin için karanlık bir gök altında çiçeklerle bezeli bir dünyayı yaşıyorum. Bir yaz akşamıdır kadehimizden dökülen sözcük damlalarımız ve ıslatır ellerimizi tutkumuz. Pembe yüzünde öfken yeşerirken bulutlarını kovarım göz yaşlarımla tapılası yüreğinden. Göğüm senin, gülüşlerin benim olur birden öpmelere doyamam ateş topu dudaklarından.
Her gece, göğsümün duvarlarına efsane gülüşlerinle oturur, sallarsın aşk salıncağında. Her gece, mavi denizlerimden sular taşırsın sen, yakamoz öpüşlerinle gönül yapıma. Her gece, rüzgarlara direnen mum ışığıma bir gölge,bir bilge olursun perde yüreğinle. Bakışlarınla hüzün bir söğüt gölgesine serer çarşafını ve sen sokulursun ruhuma, koynuma. Ben seni düşündükçe kuyulardan tohumlar çıkarır, ekerim aşk çiçeklerini gökyüzü tarlalarına.
Yüreğimizdeki renk cümbüşlerine binlerce çocuk salarak denizleri ve kuşları çiziyoruz parklarımızın duvarlarına. Yaşamıyoruz diye bizi yok sayanlar, sevişmiyoruz diye yüzümüze kapanan kapıları direnç yumruklarımızla dövmedik mi, kilitlerini sevgi gürzümüzle, öpüşlerimizle kırmadık mı? . Biz sarıldıkça menekşeler büyür kuytularda ve her gece bir çiçeğin tohumu oluruz. Gözlerimizdeki kör kuyular ve yüreğimizdeki sularla göl olur, ırmaklara dökülür, denizlere dolarız bu aşk atlasında.
Unutulmaz sevinçlerin coşkularında yeryüzünün tüm mavilerini kucağına taşırdım senin. Seni sevdikçe dalgalarına koyardı başını ayrılıklar. Seni soluklamak için yeniden körükledim şu yorgun yüreğimi ve göğsündeki koruk üzümlerle yürüyorum sevgi bağlarına. Al beni kuytu derelerine, çiğne bedenimi yeni sevinçlerle.Uyansın yeryüzünün tüm böcekleri, gözlerindeki yağmur göllerinde birlikte çekelim bu aşkın küreklerini.
Sensiz susuşlarımın akrep duruşlarında yelkovan dönüşler yaparım gecelerimin hasret saatlerinde. Omzundaki yüklere bir sırt verebilsem, terini silebilsem diyorum dinginliği aradığın anlarda. Öpüp öpüp dudaklarıma sürüyorum pamuk ellerini, koklamalara doyamadığım saçlarını, sarmalara sevdalandığım bedenini kucaklamak ister gibi.
Koparılmış nice takvim yapraklarına bir daha bakmak istemez insan. Yarınların tespihleri çekilirken ömür koltuğunda bir daha gelmez dünkü nisan. Avuçlarımızdaki büyü, yüreğimizdeki kor alev ve düşlerimizdeki mevsimlere koşuyorum seni her özlediğimde. Ömrümün takvimleri seninle tamlanıyor, ruhumun ateşleri aşkınla harlanıyor çünkü bir tanem.
Selahattin Yetgin