- 941 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAÇO'NUN DA HANÇALI VAR!/ ARDAHAN ÖYKÜLERİ 106... (kitap 71)
Güzeli seyrediyoruz.
Has çayırlardayız.
Güzel ne güzelsin görmeyeli, görmeyeli...
Kadının resmedildiği tabloda İngres; hamamda kurnanın başına vermiş hatunu. Hanım eliyle; sabuna su dökünmüş... başını köpürttürüyor.
Konu çerçeveye konmuş kişi biçiminde. Renkler örünmüş boyaların kabuğuna. Fırçanın kılı dökülüyormuş ki zemine yapışmış. Beş altı tane yapışmıştı takribi.
Eseri karşıda bir buçuk metreden seyreden kadın. Tual de ki kadına kıyas götürmez güzellikte.
Seyirci: "Bayan nereden tapmıştı güzelliğini?"
Anasından mı?
Ak sufat ve paltarını dolduran bir bu endam. Çıplak bacaklarının beyazlığı insanın uslunu alıyordu. Tabloyu bırakıp kadını seyre dalanların ağızlarında salya selik.
Hayırlı güne kalmamıştılar.
İngres’nin kadınlarla dolu tablosunu eniyle- konuyla inceliyordu.
Romantik üslupla mı yapmıştı.
Delacroix ile çağdaş mıydı?..
Eserin ismini hatırladı:
"Türk Hamamı" 1862’de İngres tam da 82 yaşında yapmıştı. Şimdiyse 40 yaşında adam yerinden deprenemiyor. Allah yardım etsin ne güne kalmışız. Oryantalizm ekolünden sayım suyum ilave edeceğimiz ressamımızın; kadınları cümbüş çalıp eğleniyor. Tasvirine halel getiremeyeceğimiz eseri; önerimiz Google’den tıklayın... bakınız!.
"Ki hayat böyle!..
Güzel ve heyecan nerede satılmış?
Kim ermiş?
Ömür mü?"
...
Haço’nun ağzında; mahnıyi has çayırların yalnızlık çeken gökyüzüne tübürüğünü saça sava çığırıyor...
Resim galerisini sahi bitirmeden Haço’ya geçtik.
Heriflerin hepsi kadının içine düşecek gibi bakadurdu. Hiç arlanma falanın sözü bile olmadı. Kadın ise tabloyu adamakıllı tahlil etti.
Sanat eseri ve güzel bir seyirci kadın meselesi; estetik tarihine sorunsallık teşkili bu olayın ardından mirastır ha!
Ya Haço hatunu görseydi. Ardahan’da Resim ve Heykel sergi salonunda. İngres’nin bir hafta- yeddi günlüğüne açılan sergisi. Yüksek paralara sigorta edilmiş olsun. Yeter ki Nöker Haço ’Kadınlar Hamamı’ tablosunu görsün. Hele ki sanat doçenti bayanı illam süzsün.
Haço dahi öteki sanatseverler gibi hatunun dil dıplak ey şişirilmiş balon kıvamı formundan gözlerini alamıyordu. Gözleri fırlayacak kadar...
Bam bayaz sarzeb kartofundan daha ak diz altından başlayan çift bacaklar bordo ojeli tırnaklarla açık pilaçvari nalınlarla bitiyordu.
HAÇO’NUN DA HANÇALI VAR!..
Desinler diye Haço’da anlatsın!..
"Haço’nun hançalı var. "
"Mavi ekose giyinmiş. Ayağında çorap yok. Bacakları diz altında sütun gibi renkleri de hem beyaz ayni.
Açık ayakkabı da parmakları; çoğu adamın yüzünden ay doğmuşca...
Ojeyle kiraz renginde tırnakların cilası. Topukları yine çoğunun kulağından gözü çapaklıdan güzel. Ayak fetişisti anlatacak olsa ya ohooooo!
Belden ince omuzları vatkayla bir karar, öylesi var ki omzu yoktur baba.
Bu bağhşaydı.
Saçı kumraldı... tutmuş mora boyatmıştı... ve küt kestirmesin mi?
Kısa ve Liz Taylor’un modelinde.
Kaşları kalem gibi düz eğri değildi. Sharon Stone’un kaşıyla bir. Kara zeytin gibi iki değil bir çift kara göz..."
Has çayırlar mı?..
Has çayırları muhayyalesiyle karışık görmüştü Haço.
Hangisi güzeldi?
Mesela sanat sergisi ile de kafasını karıştıran Haço’ya hançalla vursan bir damca kanı akmazdı. Donmuştu. Kanı was frozen...
Samyeli esintisi beyninin içini gözlerini kör oymuştu. İşitme cihazı icat bile kılınmamıştı.
Ne vara vardı; ne yoka yoktu.
Haço bir fırsant bulsa: soracak tek şeyini hazırlayacak nasibi Tanrı ona kısmet etmişti.
Rüyasında ki çayırlık mı? Has çayırlar mı güzeldi?
Korkuyordu..
Mukayese götürür müydü?
Kıyaslama.
Salvador Dali’nin sürrealist eserleri içerdiği görkeme karşın biçimen romantik- realizmi bir nakısadır.
Sürrealizm rüyalardan bilinçaltı dünyasından oluşmuyor muydu?
Haço has çayırları sürrealist analize tabii tahlile uğratmasın?
Has çayırlar; halıyı süpürünce altını almaya havalandırırsın.
Çayırların altı görünüyor çimenler uçuyordu. Kara toprak: Chernozium.
Sene/ sana kim bereketsiz diyebilir? Yer kürenin en verimli toprağıdır. Soğuğu ihraç etmişsek!
Ahırın deliğini otla tıkamıştılar. Öbür penceresini; ahırlarda hava deliği küçücük deliktir. Toprak damın başında iki cenaha konulur. Kont atılanda az bir yüskeltiyle bir bilemedin iki metro uzununa otuz santim dikine bir endazedir. Hiç delik namına bir şey pencere nevi şey olmaz ahurlarda. Polonya, Rusya da hep böyledir. İklimi soğuk memleketlerin tamamı aha bu sunturda yapılmıştı.
Deliği mal poğuyla suvamıştı. Malakanlar güvercinlerin yuva yapmalarını istemezdi. Nöker ise güvercini çok haz ettiğinden gizgili yuva yapıyordu. Gelsinler, girsinler deyi sal taş koymuştu Mişka Efendi.
Etrafına, dedik ya: Mal zırvığınnan sıvalamıştı.
TERRA İNCOGNİTA: KAPALI KUTU
Açtı.
Maria Hanım mazgalın yan böğründe fıçı gibi boşkanın içine girmiş küvet niyetine çimiyordu . Boşkayı iyi anlayalım diye diyorum. Etrafını çevirsen altı kişilik yemek masaları var ya ahan onçağızdı.
Karanlıktı.
İçeri baktığında karaltılı görürsünüz. Kırk saniye gibi çekti seçmesi: Maria Hanımı. Allah vekil Haço edepli ve ahlaklıydı.Yekten bir slow- motion geri sarma olur filimler de...
ııınnnnnıınınnnn! Kapattı.
Hicap etti.
Ter- kan içinde su içip havaya bakan tavuk gibi hırlanarak deri ve çok geniş gök maviye ruhen ve madden aktı.
Utanç insanı yere batırır diye atasözü bilirsiniz. "Yerin dibine batasım geldi..."
Haço göğe ağdı.
Şoku atlattıktan sonra. Maria Hanımı ve hayali bilumum formlarını renk itibariyle hatlar, saçların dökülme dokuları, boyutların ışık ve ton değerleri hepsini bu defa bir doktor gibi inceleyeyim diye kendince savunma ve usul getirdi. Tıbbiye öğrencisi kersen de bir kadın görse ne tanımlar getirir? Biyolojik, anatomik olarak.
Bunu biz diyoruz. Haço bir mantık savunusu kurmuştu. Yazar bile bilemez. Özgül değerini de bilemez. Yazarların açıklamaları diğer yazılarda görürüz. Gerçekte birebir bir biliş mümkün müdür? Hayır zannetmiyoruz.
Haço’nun o mükemmel Maria Hanımın çimmesini gördüğü tüm figürasyonu sadece; Haço’da bilemez. Sanat bilebilir İngres’nin, Degas’nın kadınları, Manet’in Olimpia’sı bilir. Velasguez’in Albe Düşesi bilir.
Haço ressam değil. Maria Hanım’ı görümlüğü Ardahan Sanat Tarihine kaydedilebilir literatürel şeydir.
Haço; Terra İncognitayı açmıştı... Augustine- Renoir’un "After woman bathing" tablosunu görmüştü. Bkz. Adı geçen esere...
Sigmund Freud onun bibisinin oğlu değil. İd, ego, süper ego’yu adıyla bilmese de. Kanmaz da sayılmazdı. İnsani edep- erkan her memlekette aşağı yukarı bir gelir. Değil ki hayvanlar, böcekler de iyi huy gözleriz. Kedilerin def-i hacetin bitiminde üstünü korlamaları...
Süperego Haço’ya macal vermedi. Say ki: Ola utanmaz sıkılmaz adamın etmeğini... Egosu vay ki: İnsansın etme pusma! İd’i hele ki: Ne var? Bir dahasına mı gelecen dünyaya?
Bibinzade Freud’a inat Eflatun’un yiğitlik erdemini çalıştırdı. Delikanlılığın kitabını ortasından açtı. Okudu. Gördüklerine bile çiz çekti. Tövbe estağfurullah dedi. Baktıklarına aklında bakmadı.
Su gider kum kalır.
Malakanlar gitti.
Avustralya’da Haço’nun delikanlılığını söylemişler Avustralyalılara.
What is Erdem?
Who is Haço?
Aha sene HAÇO’NUN HANÇALIIIII!..
yalçıner yılmaz
07/05/ 2010
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.