- 724 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YUNUS'UN FAZLALIKLARI
Yunus, kısa boylu, sıska vücutlu, kıvırcık saçlı, ana dili Arapça olan bir kişidir. Evli ve ailesine çok düşkündür. Otuz yaşını geçmiştir biraz. Hayatın ona sunduğu yokluk cehennemini yarı aç, yarı tok yaşamaktadır. Şimdilerde bir kamyon garajında bekçilik yapmakta ve garajın çay ocağını çalıştırmaktadır. Hafif sarıya çalan saçları sürekli dağınıktır. Tarağa ihtiyacı yoktur. Çünkü tarasa da saçları zaten düzen tutmaz.
Dört çocuğa 600 tl gelirle bakmak ve evi geçindirmek, her babayiğidin haddine değildir. Ama memleketimin Yunusları bunu becerir. Yunus hep dertlidir. Sorunu olmadığı bir gün yoktur. Azıcık deşeleseniz susturamazsınız.
Birkaç sene önce Yunus araba garajından ayrılmak zorunda kaldı. Maaşına zam istedi. Vermediler tabi. Yunus kabadayı adam “Bu parayla geçinemiyorum “ dedi ve işten ayrıldı.Bir yerde garsonluk buldu. Orada çalışmaya başladı. Oradakiler onu sevdiler.Şakacıdır. Patron onu çok sevdi. Bir gün ona “Yunus senden bir şey rica edeceğim “ dedi. Yunus “ Buyurun” dedi.
-Geçen gün kendime bir kazakla bir pantolon aldım. Benim pantolonlarım çok. Sana bir kazakla bir pantolon versem giyer misin?
Yunus azıcık düşündü:
-Siz nasıl isterseniz , dedi.
Hemen pantolonla kazak geldi. Giydirdiler. Üstüne tam oturmuştu.Patron:
-Valla tam sana göre, dedi.
Teşekkür etti Yunus. Hava soğuktu ve bu soğukta ilaç gibi gelmişti bu giysiler. Ertesi gün işe o elbiseyle geldi.Patron daha onu görür görmez yanına çağırı:
-Çok da yakıştı. İyi ettim değil mi? Dedi
-Sağolun efendim, diye cevapladı Yunus, başını eğerek
Çalışmaya başladılar. Biraz sonra bir müşteri geldi. Bu, patronun iyi konuştuğu kişilerden biriydi.Yunus’u göstererek ona bir şeyler anlatıyordu. Sonra Yunus’u yanına çağırdı.onu tıpkı bir manken gibi yürüttü. Adama ona verdiği elbiseyi gösteriyordu. Yunus, bozuntuya vermedi ama hiç hoşuna gitmemişti bu durum.Patron:
-Memnun musun benden Yunus’um. Sana ne güzellik yaptım görüyor musun. Yakışmış değil mi, diyerek arkadaşına kazağı gösterdi.Yunus:
-Allah razı olsun efendim , teşekkür ederim, dedi.
Tekrar işine döndü. Ancak patronun onun peşini bırakmaya hiç niyeti yoktu. Biraz sonra patronun karısı geldi. Hemen Yunus’u çağırdı patron. Bir güzel, ballandıra ballandıra anlattı yaptıklarını ve ekledi:
-Ne iyi etmişim değil mi?
Hanımı başıyla onayladı ve “Hıı” gibi bir ses çıkardı. Yunus onun umurunda bile değildi. O, az sonra alıp gideceği harçlığı düşünüyordu. İstediğini aldı ve gitti. Ama henüz Yunus’un çilesi bitmemişti. Biraz sonra patronun babası geldi. Aynı senaryo tekrar oynandı. Akşama kadar bu olay belki on kere tekrarlandı. Akşam olmuş ve etraf kararmıştı. Artık dükkanı kapatma zamanı gelmişti. Yunus işini layıkıyla yaptı. Ancak dopdoluydu. Bütün işler bittikten sonra patronun yanına gitti.Sinirliydi. Patrona ters ters bakıyordu. Patron:
- Ne oldu Yunus, bir şey mi var? dedi.
-Var,dedi.
Birdenbire üstündeki kazağı çıkardı, pantolonu çıkardı ve patronun masasının üstüne attı.Alçak bir ses tonuyla:
Bunlar sizin bana verdiğiniz ve bana çok yakışan kazakla pantolon. Artık kimin başına kakacaksanız ona verirsiniz. Yalnız size bir tavsiyem olsun”Ya kimseye iyilik yapmayın, ya da yaptığınız iyiliği kimsenin başına kakmayın.”
Patron , neye uğradığını şaşırmıştı. Yunus üstünde bir atlet, altında bir donla sokağa çıktı. Rahatlamıştı. Yüzüne hafiften bir tebessüm yerleşti. Kendi haline gülümsüyordu. Yarı çıplak bir şekilde yolda yürüyor, O’na bakan hiçbir gözden rahatsız olmuyordu. Zaten onları görecek hali de yoktu.Evine kadar o şekilde yürüdü.Kapıyı çaldığında hanımı az kalsın bayılacaktı korkudan. Telaşla ne olduğunu sordu. Yunus hanımına sarıldı ve yanağına bir öpücük kondurdu.Sonra yüzüne en tatlı haliyle bakarak:
-Hiç karıcığım, üstümde biraz fazlalık vardı , onları attım sadece.
İçerden gelen çocuklar babalarına kahkahalarla gülüyorlardı. Yunus en küçüklerini kucağına aldı ve eşine sarılarak iç odaya doğru yürüdüler. O gece Yunus’un evinden kahkaha hiç eksik olmadı.