GEÇMİŞ BİR DOĞUM GÜNÜ

• 26 Nisan 2010 Pazartesi 21:38:25

Akşam usul usul kendini göstermeye başlarken siz içinizin kirletilmiş kıvrımlarına çekilmek için keşfedersiniz bir park bankını. Gözleriniz serseri bir kuş gibi dolaşmaya başlar manzaranın ortasında.

Karanlığın her gün ölüp yeniden dirilebilen bir hayat kadını gibi kendini sunduğunu hissedersiniz ağaç kovuklarına. Üveyikler uçurursunuz kirpiklerinizin uçlarında. Elleriniz bomboş.

Birkaç beyaz kelebek süzülür sağ kulağınızın kıvrımlarında. İlkbaharda gördüğünüz ilk kelebektir onlar. İlk olmaları batıl inançlarınızı ayağa kaldırır. Anneniz size taa çocukluğunuzda öğretmiştir kelebek renklerinin anlamını.

“ Neyse ki beyazlar. “ Dersiniz. O yılınızın aklıklar içinde geçeceğini düşünüp sevinmeye başlarsınız. Sonraki günlerde musibetler şanssızlığınızın, mutluluklar hep o beyaz kelebeklerin eseri olur. O yıl boyunca yaşamınızın güzel yanlarında bir çift beyaz kelebek uçuşur sizin için. Gözlerinizi yere dikersiniz. Gece ağaçların avuçlarından sıvışıp köklerine kadar hükmetmeye başlamıştır. Siz bunu çaresizce kabullenirsiniz. Sonra ağaçların köklerine mıhlanır kalırsınız.

Birden kulaklarınız bir çınlama nöbetine tutulur. Kafa kağıdını çıkarıp sağ alt köşedeki birkaç rakamla ilgilenirsiniz. Korktuğunuz çoktan başınıza gelmiştir. Mevsim ilkbahar, anlamışsınızdır. Aylardan da Mart. Ya günlerden ? 365 gün hedef olarak o günü seçmiştir. Günlerden doğum gününüzdür!

Bir çift damla sızar geceye. Başınızı gökyüzüne kaldırırsınız. Hayatın yetim çocuklara yüklediği ağır yükü insanlar yüksek gerilim hatlarına yüklemiştir. Cızırtıları bir çocuğun izlemesi kadar acı da olsa siz es geçersiniz telleri. Her geçen dakikayla yeni yıldızların ışıltıları saplanır gözlerinize. Siz sadece gülümsersiniz.

Yalnızlık geceye, gece yalnızlığa sarmalanır. Artık bir söğüt ağacındaki kedinin gözleri parlamaya, çocuk sesleri ortalığı ilkbaharın içler coşturan kahramanlığına bırakır. Dönüp arkaya bakmadan öylece ilkbaharın kucağına atlamak istersiniz. Sonra anlamsız bir ah çeker nefesiniz. Atlayamazsınız.

Çünkü artık o genç adam değilsinizdir!
Çünkü artık ölümü aklınıza bile getirmediğiniz günler çok uzaklarda kalmıştır !
Çünkü 67 yaşına basmışsınızdır!