Müslüman Komünist Olurmu?
Yazar İhsan Eliaçık’ı okudum son dönemde.
Nevi şahsına münhasır bir Müslüman.
Hatta bence herkes nevi şahsına münhasırdır, İslam algısı sözkonusu olduğunda.
Öyle olmasa tüm İslam toplumları tek tip bir İslam algısına haiz olmazmıydı?
Ve şu kur’an denen kitab-I mukaddesin ne mesaj verdiği üzerine bir kaostur sürüp gidermiydi gerek Türkiye’de gerekse Dünya’da.
Öyle ya ,üç ilahiyatçı bir araya gelip kur’an ın mesajı üzerine üç farklı fikir ortaya koyuyorlarsa bu işte bir tuhaflık var.
Daha kur’anın ilk sözcüğü ‘’oku’’ dan başlıyor tartışma.
Bu ‘’oku’’ dan kasıt nedir,insanoğluna mesaj nedir,ilahiyatçılara soralım hadi. Bizim ilmimiz yetmez.
Biri derki ilim öğren , ilim tahsil et yani kuran kurslarına katıl,ilahiyat oku,ilahiyat fakültesinde oku,böylece bizim tıp,astronomi,fizik,cebir gibi disiplinler gitti güme.
Diğeri derki bilim tahsil et,tıp,mühendislik,ziraat,kimya vs oku,insana hizmetin olsun.
Üçüncüsü derki ‘’oku’’ derken kur’an ,sana gönderilen mukaddes kitabi oku , anla,allah’ın emirleri doğrultusunda yaşa.Yani oku emri bir bilim tahsil et emri değil.
Hangisi?
‘’Oku’’ dan kastolunan hangisi?
En iyisinin böyle nazik konular üzerinde fikir beyan etmemek olduğunu bilecek durumdayım, ancak yinede garip bir dürtü ile bir iki kelam edip sözü ilginç olabileceğine inandığım ve pek çok noktada katıldığım İhsan Eliaçık’a bırakacağım.
Ezcümle benim kelamım şudur.
Ya insanoğlu kur’anı koymuş raftaki yerine İslam adı altında bir başka şeyi yaşıyor.
Yada ………
Kur’an mademki çağlar üstü ve ötesi ilahi mesaj metnidir,mademki insan için indirilmiştir, onu anlamak için niçin ilahiyatçılara başvurulur.
Onu herkesin ilk okuyuşta doğru anlaması gerekmezmi,yani verilen mesajın oldukça sarih olması gerekmezmi?
İlahi metin hem insana indirilmiş olsun hemde içinde herkesin anlayamayacağı birtakım sırlarla dolu olsun bunu anlayamıyorum. Zamandan ve mekandan münezzeh olduğunu ifade etmek ne ola ki?
Hem yalnız ritüellere indirgenmiş bir İslam , kur’andaki İslam olabilir mi?
Cennet bu kadar kolay mı,cennet yalnız İslam ritüelleriyle elde edilebilir mi?
İnsana yakışmayan her türlü herzeyi işleyeceksiniz sonra iki rekat namazla cenneti hayal edeceksiniz,bilmemki,Allah sizi görmüyormu?
Hatta böyleleri cehennemin alt katlarını hak etmiyormu,aldatmaya teşebbüsten ötürü.
Ne yazıktır ki yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada, maalesef kur’andaki islamı anlayan , yaşayan insan sayısı çok sınırlıdır.
Bu güzelim din üçbeş yobaz softanın elinden kurtulduğu gün, kur’andaki aslına döndüğünde gerçek değerini bulacaktır yeryüzünde.
Konu grift,konu derin,konu tehlikeli,konu riskli.
Hani şu islamiyetin ‘’sorgulayın’’ diyen tavsiyesiyle üçbeş soru daha sorsam hakkımda fermanmı çıkar diye korkarım.
İşte bunun için şimdlik susuyorum.
Haaa islamın %5 ini ancak oluşturan ritüeller kısmında zayıf olabilirim lakin %95 ini oluşturan hayatla ilintili kısmında kendime güvenirim.
Çalmadık,çalmaya göz yummadık,cana,mala kastetmedik,kul hakkı yememeye azami özen gösterdik,namusla ilgili bir problemimiz de olmadı elhamdülillah, adam gibi yaşamaya çalışıyoruz sözün özü.İyi müslümanız kanımca.
* * *
İşte nesnel bir bakış açısıyla okumanızı önerdiğim Eliaçık görüşleri aşağıdadır,takdir siz değerli okuyucularındır.
-Hakkınızda internet sitelerinde, bilhassa sözlüklerde "Müslüman Komünist" tanımı kullanılıyor. Nereden çıktı bu?
Klasik laik-dindar çekişmesi içinde her iki tarafın içindeki pislikler ortaya çıkmıyor. Halbuki her iki tarafın pisliklerini, kendi içindeki vicdan sahiplerinin ortaya çıkarması gerekiyor. Son zamanlarda ben buna çok özen gösteriyorum. Böyle olunca da sevmiyorlar, Komünist ilan ediyorlar. "Yıllardır beklediğimiz an geldi, tam nimetlere konmaya başladık kardeşim sen de nereden çıktın?" diyorlar. En yakınlarımız bize tavır almaya başladı. Mülkiyet, para-pul meselesi öyle bir şey ki, kırk yıllık dostluklar bir anda dağılıyor. Bir anda kırk yıllıkmış gibi dostluklar kuruluyor. Adam diyor ki: "Tamam kardeşim her şeyi söyle. Hurafelere karşı çık, mucizeyi inkar et, cin yok de, şeytan yok de... Tamam bunlara bir şey demiyoruz ama mülk meselesine girme. Oraya dokunma." Halbuki İslamî çevrelerin çöktüğü yer burası. Hepsi çökmüş vaziyette. Yerlerde sürünüyorlar haberleri yok. Koskoca bir AK Parti iktidarı var. Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, belediyeler bu iklimden çıkan insanların elinde. Ama önceki ANAP Hükümetinden ne farkı var? Geleneksel Türk siyasetinden ne farkı var? Bir ekip gelir, iktidar zenginleri üretir. Bir başka ekip gelir, onlar da kendi iktidar zenginlerini üretir. İşte şimdi sıra AK Parti`de. Bunlar da kendi iktidar zenginlerini üretiyor.
-Siyaset neden vardır o zaman?
Siyasete, iktidar zengini üreten mekanizmayı yok etmek için girilir. Siyasetin amacı budur. Siyasete girmek isteyenler bana sorduğunda, bunları söylüyorum şaşırıyorlar. Siyasete girdiğin zaman kamu adamı oluyorsun. Dine hizmet ile devlete hizmet bu anlamda aynı. Osmanlıca da `din-ü devlet` kavramı vardır. İki kavramı birleştirmişlerdir. Devlet herkese ait olan bir kurumdur. Din de herkese aittir. Bunlara hizmet etmeye soyunmuşsan sen kamu adamı olursun. Kamu görevinde sana verilen maaş dışında her hangi bir talepte bulunamazsın, herhangi bir mülk artışına giremezsin. Malın mülkün artıyorsa bunun hesabı sorulur. Kamuya ceketinle gelip ceketinle gideceksin. Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceksin.
-Ceketiyle gelip ceketiyle giden bir lider var mı?
Bunun en büyük örneği Peygamber Efendimizdir. Bak Peygamber`in hayatına: ceketiyle gelmiş, ceketiyle gitmiş. Peygamberliğe başladığında ne ise hayatı bittiğinde o. Dünyanın ezeli ve ebedi örneği bu işte.
İHTİYAÇTAN FAZLA MAL BİRİKTİRMEK HIRSIZLIKTIR
-Kamu derken?
Kamu derken illaki devlette çalışman gerekmiyor. Kamu işi yapıyorum. 20 kitap yazdım. Onbinlerce sayfa yazı yazdım. Konuşmalar yaptım. Kamu için. Bu meslekle mal da biriktirilebilir. Ama benim görüşüme göre mal biriktirmek haramdır. İhtiyaçtan fazla mal biriktirmek hem haramdır hem de hırsızlıktır. İhtiyacın kadarını alacaksın geriye kalanını infak edeceksin. Bunu söylediğiniz zaman solcu oluyorsunuz, Komünist diyorlar.
-Mal infakının İslam`da yeri nedir?
İnsanlar İslam`ın bu tarafını unutmuş. İslam`ı sadece namaz kılmak, oruç tutmak ve hacca gitmekten ibaret görüyor. Ritüeller kalmış sadece. Şu anki dindar-muhafazakâr anlayışa göre İslam`ın şartı üçtür: Başörtüsü, 5 vakit namazını göstere göstere kılmak, antikomünist olmak! Bu üçüne dindarlık deniliyor. Küllen yanlış.
İSLAM`IN EN TEMEL MESAJI
-Hayli eksik ve yanlış galiba?
Tamam namaz kılmak var, başörtüsü de var ama bunlar İslam`ın evrensel şiarları değildir. Dinin direği adalet ve dürüstlüktür. Dinin özü kardeşliktir, paylaşımdır. Elindekini başkasıyla bölüşmektir. Hak-hukuk gözetmektir. Başkasıyla hegemonik ilişkiye girmemektir. Patronlar çalışanlarına karşı efendi-köle yaklaşımı içinde. Cemaatlerde abilik kavramı var. Bu da hegemoniktir.
Birisi geliyor, Peygamber`in oturdğu meclise. "Hanginiz Muhammed?" diyor. Peygamber`i tanıyamıyor. Nasıl tanısın. Hz. Muhammed topluma karışmış. Ne bir abi gibi, ne bir şeyh gibi, ne bir üstat gibi. Kılık kıyafet oradakilerden birisi gibi. Hegemonik ilişkiyi yok etmiş. Sen bir tarikata gitsen, "Hanginiz şeyh" diye sorar mısın? Bakacaksın, kim yüksek bir tahtta oturuyor, kimin etrafında pervane olunuyor, kimin eli ayağı öpülüyorsa o şeyhtir. Bir partiye git, genel başkan hemen belli olur. Hiyerarşi vardır, protokol vardır, kasılma vardır, insanlara efendi-köle ilişkisi sergilenir. Peygamber`e "Hanginiz Muhammed?" diye soruyor.
Anayasa Mahkemesi Röportörü Doç.Dr. Osman Can da bir toplantıda aynını söylemişti. "Başkanım mı diyelim" diye soranlara "Böyle hegemonik ilişki olmasın" demişti, "Sıcak bir ilişki olsun, arkadaşlık havasında" demişti. (Gülüşmeler)
Peygamberimiz etrafındaki insanlara "Ashabım, arkadaşlarım" derdi. Peygamberimizin müridleri, talebeleri yoktu. Arkadaşları vardı. Eşitlik gibi. Peygamberimiz sıradan bir sıradışı idi. Dışarıdan baktığınızda sıradandı ama konuşunca onunla sıradışı olduğunu görürlerdi. Zaten o sıradışılık ona bu sıradanlığı öğreten bir sıradışılık.
Adam evleniyor, karısıyla hegemonik ilişkiye giriyor. Yani "Senin sahibin benim, seni satın aldım" gibi hareket ediyor. Halbuki gönüllü sözleşmeden doğan yükümlülükler, karşılıklı olarak yerine getirilmelidir. Evinizde, işyerinde bu böyle olmalıdır. Devlet-millet ilişkisinde de böyle olmalıdır. "Siz bunu yapacaksınız ben bunu yapacağım" denilir ve ona uyulur. Kimse kimsenin efendisi, kimse kimsenin kölesi değildir. İslamiyet "Mülk Allah`ındır" diyor. Tüm iktidar, mal, servet Allah`a aittir. "Hepiniz yoksulsunuz, zengin olan Allah`tır" ayeti gereğince bir Müslüman`ın kendisine "Ben zenginim" demesi bile edebe mugayirdir, edepsizliktir. İslam`ın en temel mesajı bence bu.
Namaz köklü bir ritüel. Sümerlere kadar gidiyor. Tabletlerde ellerini göğüslerine bağlayarak güneş karşısında yanyana dimdik duran kadın ve erkek figürleri var. Rüku da aynı şekilde. Kur`an bunu devam ettiriyor, güneşe karşı değil de "Allah`a karşı yapın" diyor. Dinin ritüel bir boyutu var. Namaz, oruç, hac, abdest gibi. Bunlar ibadet değildir. Nüsuktur. Ritüeldir. İslam da ritüelleri en az olan dindir. İslam`ın yüzde 5`i kadarını teşkil eder. Yüzde 95`i hayatla ilgilidir. Hukukla ilgilidir. Politiktir. Ahlakla ilgilidir. İtikatla ilgilidir. İnsanlara gülümsemek mesela ibadettir. Nezaket, cömertlik, kardeşlik vs ibadettir. Şu an bu tam tersine çevrilmiş durumdadır. Din üç-beş tane ritüele bağlanmış. Diyanet teşkilatı da sadece bu ritüellerden sorumlu kılınmış. Diyanet camilerde namaz kıldırır. Ezan okutur. Hacca götürür getirir. Bankacılıkla, faizle, tefecilikle, haksız kazançla, mülkiyetin bölüşümü ile ilgili hiçbir şey söylemez. Görevi o değil çünkü. Faiz için Kur`an "Allah`a ve Resul`üne savaş açmak" değerlendirmesi yapıyor. Hiçbir şey hakkında bu benzetme yapılmamıştır. Faiz yiyenler Allah`a ve Resulüne savaş açmaktır. Kapitalizm`in temeli zaten faizdir. Dolayısıyla Kapitalizm, Allah`a ve Resulüne savaş açmaktır. İhtiyaç fazlası zaten hırsızlıkken, alınteri dökmeden faiz yoluyla edinilen para Allah`a savaş açmak anlamına gelir.
KUR`AN`IN İLK KISSASI
-Zenginlik konusuna dönmek istiyorum. "En temel mesaj bu" dediğiniz için de en çok "vermek" konusu üzerinde duruyorsunuz galiba.
Kur`an-ı Kerim`de "vermek-dağıtmak" ile ilgili ayetler, namaz ve hac gibi ritüel ibadetlerden onlarca kat fazla. Bunları söylediğiniz zaman "Bu tehlikeli bir söylem, malımızı mülkümüzü azaltmaya yönelik, güçsüzleştirmeye yönelik bir söylem. Bu adamı mahkum etmeli ya da dışlamalıyız. onun için de buna Komünist dememiz, Sosyalist dememiz lazım" diyorlar. Bir konferanstan sonra yanıma biri yaklaştı ve dedi ki: Bunlar sizin şahsi görüşleriniz değil mi, yani Kur`an-ı Kerim`de yok böyle bir şey değil mi?.. Adam benim ağzımdan "Evet, benim görüşüm, Kur`an`ın değil" cümlesini duyup rahatlamak istiyor. O kadar malla-mülkle uyuyamaz çünkü -tam iman etmişse-. Daha ilk inen surede, Kur`an`ın ilk kıssası "bahçe sahipleri" kıssasıdır. Zenginlik-yoksulluk meselesidir.
EN BÜYÜK SÜNNET
-Mülk konusunda Peygamber`in hayatı nasıldı?
Peygamber Efendimiz`in en büyük sünneti, ihtiyaçtan fazla mal biriktirmemesidir. Üzerinde mülk olmadan vefat etmiştir. Eline ne geçmişse hemen infak etmiştir, dağıtmıştır. Kur`an`ın emrini ete-kemiğe bürümüş, hayatına aktarmış. Bu sünnetini kimse görmüyor. En büyük sünnetidir. Sarık bırakmak sünnettir. Sakal bırakmak sünnettir. Misvak kullanmak sünnettir. Bunu herkes çocukluğundan beri bilir. Ama "ihtiyaçtan fazla mülkiyet biriktirmeyin hemen dağıtın" diye bir sünnet hiç duydunuz mu?
PEYGAMBER NEYİ VASİYET EDECEKTİ, OLMADI?
-Bu konuyla ilgili Peygamber`in açıkça söylediği bir söz var mı?
Peygamber`imiz vefatı sırasında Hz. Ömer`den kağıt istiyor. Hz. Ömer "Kur`an bize yeter. Kağıda-kaleme gerek yok. Vasiyete gerek yok" diyor ve vermiyor. "Peygamber o kağıda ne yazacaktı?" diye asırlardır Şiilerle Sunniler arasında tartışma konusudur. Şiiler "Hz. Ali`ye işaret edecekti" diyor, Sunniler "Alakası yok" diyor. Şöyle bir rivayet de vardır: (Kütub-u Sitte`de vardır) Peygamber Efendimiz hasta yatağında Hz. Ayşe`ye "7 dirhem vardı, ne oldu?" diyor. Hz. Ayşe 7 dirhemin durduğunu söyleyince Efendimiz "Al onları ve hemen yoksullara dağıt" diyor. Hz. Ayşe 7 dirhemi infak ettikten sonra geliyor ve "dağıttım" diyor. Peygamberimiz "Üzerimde 7 dirhemle de olsa Hakk`ın huzuruna gitmekten haya ederim"
Hasan Basri`nin bir sözü vardır: Her ümmetin bir putu vardır. Bu ümmetin de putu mülktür. Bunun için birbirlerini kıracaklar, bunun için dinden bile çıkacaklar... Şimdi yaşanmıyor mu bunlar? Mülkle ilişkimizi düzeltmediğimiz müddetçe ne namazın, ne orucun, ne haccın hiçbir faydası yoktur. Yerlerin ve göklerin sahibi Allah`tır. Kimse buna sahiplenmeye kalkmasın.
-Bu noktada "emanet" mantığı var değil mi?
Yeryüzünde Allah`ın vermiş olduğu nimetlerden insanlar özgürce yararlanabilmelidir. Bu dünya bunun için yaratılmıştır. Ama bu mülkiyet hırsı sebebiyle "Hayır bunun alamazsın" diyor. Allah "Bunları ben zaten sizin için yarattım. Bunlar size emanettir. Emanetin sahibi de ben olduğum için sizden geri istiyorum. Yani sadaka verin, zekat verin, infak edin" diyor. "Emanet"in "hibe"den farkı nedir? Emanet: İstendiğinde sahibine iade edilmesi gerekendir. Hibe ise geri istenmemek üzere verilendir. Rızık ve rızık kaynakları Allah`ın bize verdiği emanetlerdir. Allah "Mülkiyet bana aittir. Size emanet ediyorum, kullanım hakkına sahipsiniz ama istediğim zaman fazlasını dağıtacaksın" diyor. Muhafazakâr zenginler "Mülk Allah`ın, kullanım hakkı benim. Bir sürü mal-mülk var üzerimde, ne yapalım işte emaneti taşıyoruz" der. İyi de kardeşim bu nasıl bir emanet, ömür boyu sende duruyor? Ver de biraz da başkası taşısın (Gülüşmeler). Emanet diyor ama hibe muamelesi yapıyor. Emaneti vermeyince, emaneti hibeye çevirince ne oluyorsun: Hırsız.
-Şeyh Bedrettin`in mülkiyet ilişkisi sizinle örtüşüyor mu?
Şeyh Bedrettin değil de çevresindekiler. O dönemin yoksulları, dışlanmışları, mülkiyetsizleri olduğu için, onlardan kaynaklanan bir görüştür bu. Ama Şeyh Bedrettin`in mülkiyet konusunda herhangi bir beyanı yok. Eserlerinde böyle bir şey yok. "Yar yanağından gayrı herşey ortaktır" diyordu Şeyh Bedrettin, oradan yayıldı. Ama yazılı beyanlarında yok.
KUR`AN "BENİM HIRSIZIM"A NASIL BAKIYOR?
-"Kol kırılır yen içinde kalır" denilerek gruplar kendi hırsızına sahip çıkıyor. Ne yapmak gerekir?
Olur mu öyle şey. Benim hırsızım iyidir anlayışı... Allah korusun. Yolsuzluk yapan sahabe için inen ayet vardır. Tu’me ibn Ubeyrik bulaşmış olduğu “zırh yolsuzluğu"nu örtbas etmek istemiştir. Ayet ile deşifre olmuştur. Deşifre olunca da Peygamber`e karşı gelmiş ve müşriklere katılmış. Ölümü de bir yolsuzluk nedeniyle olmuştur.
ELİAÇIK, NEDEN HEP DİNDARLARI ELEŞTİRİYOR?
-Hep özeleştiri yaptığınız için ya da hep özeleştiri soruları sorulduğu için "Dindar kesime karşı" olduğunuz izleniminin doğması sizi korkutmuyor mu?
Müslüman zengini ya da laik zengini, AK Partili zengin ya da CHP`li zengin. Hiçbirini hedef almıyorum. Zengine yönelik konuşuyorum. "Bilhassa bu konular üzerinde durması gerekenin Müslüman olanlar olması gerekiyor" diyorum. AK Parti`nin hiç yapmaması lazım. Neden? Çünkü sen "Et koktu, tuz gerek" diye geldin iktidara. Ee tuz da kokarsa. Halk niye oy verdi AK Parti`ye. Geçmişlerini bildikleri için "Bunlar yemezler, yedirmezler" diye iktidar yaptı. Dindar kadrolar bu yüzden ön plana çıktı. Türkiye`de et kokmuştu, AK Parti ona tuz olmak istedi. Fakat tuzun kendisi de kokarsa bu halk ne yapacak? Benim kafamda mahalle yok. Tüm mahalle duvarlarını yıktım. İslamî mahalle, laik mahalle diye bir şey yok. İktidar zengini sistemini kırmak lazım. Bu AK Parti olmuş, CHP olmuş, ANAP olmuş hiç farketmez.
ERGENEKON OPERASYONLARI ABD`NİN BOP PROJESİ Mİ?
-Önce darbe tasavvurunda bulunanlara operasyon yapılması mı sizi emin olmak yerine ümitvar olmaya itiyor?
Sadece darbe hazırlığı yapanlara operasyon düzenleyip darbe yapmış olanlara dokunmama gibi bir niyetleri varsa o zaman ben şunu düşünürüm: Kullanım süresi dolmuş olan kadrolar tasfiye ediliyor. Onların yerine yenileri mi getiriliyor? Operasyonların, Amerika`nın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)`yle alakası var mı? Amerikalılar Türkiye Cumhuriyeti`nin Kemalist, klasik eski kadrolarıyla Ortadoğu`ya giremezler ve BOP`u onlarla birlikte yürütemezler. Kemalist kafayla kalkıpta Irak`a, Ürdün`e, Suriye`ye, Mısır`a, Afganistan`a gidemezler. Bu kadrolarla yüzünü Ortadoğu`ya hakim olamazsın. Daha ılımlı kadrolarla Ortadoğu`ya girmesi gerekir. Amerika`nın Ortadoğu raporlarında Ortadoğu`da çalışacağı partneri için 4 özellik belirtilmiş. "1. Seçimle iş başına gelmiş olacak. 2. Reformcu olacak. 3. İslamcı kökten geliyor olacak. 4. Amerika`ya karşı ılımlı olacak. Biz bu özelliklere sahip bir hükümetle Ortadoğu`yu şekillendireceğiz. Kim bu özelliklere sahip olursa onu destekleriz. Diğerleri bizim işimize yaramaz" diyorlar. Kemalist, laik, jakoben... Bunların hiçbiri işlerine yaramaz. Bunlar eskiden yarıyordu işlerine. Ortadoğu Projesi`ni gerçekleştirmek için ne yapması gerekiyor? Ergenekon operasyonu ile eskileri tasfiye etmesi gerekiyor. Eğer gerçekten bu operasyonlar, yerel dinamikleri harekete geçirip devleti çetelerin ve cuntacıların elinden kurtarmak için yapılıyorsa, halkı darbe korkularından kurtarmak istiyorsa bunun Amerika`ya rağmen de yapılabilmesi lazım. Amerika bazılarının üzerine gidilmesini istemiyor mesela.
İbrahim Erol
YORUMLAR
En anlam veremedigim sey din ile siyasetin ayni kefeye konmasi.
Insanlarin dokunmadiklari bir tek Kuran-i Kerim kalmisti.Insanlar bunu da basardi coktan.
Oku denince verilmis olan mesaj bence ilmi bilmek gerekir ilmi bilmeyen hic birsey bilemez.
Ilmi bilmeyen hak ve adaleti bilemez.
Hak ve adaleti bilmeyen herkesin hakkini da yer bence.
Yani acikca görüyoruz ki 5 vakit namaz ile olay bitmiyor.
Cehalet cehenneme götürürmüs.
Yani söyle de söyleyebiliriz egitime önem vermeli.
Ve baktigimiz zaman egitim almamis insanlar en caresiz ve en nereye ceksen oraya giden insanlardir
Imanin saglamligi bile ilme dayaniyor bana göre.Yani oku ve gelis ögren ve ögret.
Bence ön yargili ve suclayici konusmamali Partiyi yönetenler hakkinda derler para ve iman kimde hic belli olmaz.
Insanlar biraz da sasirmis galiba neyle ugrassam diye o yüzden de mübarek kitabimizi da alet ediyorlar her seye.
Yüreginize saglik
Saygilarimla