- 1400 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Gelseydin Bilirdin Elbet
Dün sabah seni bekledim..
8:15 vapuru kalkmak üzereyken. Kapılar kapanırken homurdanıp gelmeyişine!
Üç simit almıştım ! en gevreğinden. Biri sana / biri bana / diğeri martılar için.
Gelmedin / belki gelemedin. Adımlarım geri geri giderken vapura, arkamdan koşan insanların yüzlerin de seni aradım ! gelmedin.
Elimde iki gün öncesinin tarihi bir parça gazeteye sarılı üç simit, başım öne eğik ! bir sabah daha seni bulamamanın sarhoşluğu üzerimde. Gelmedin ! bilseydin gelir miydin ?
Oturdum ! yalnızlığımla baş başa kalacağım bir köşeye. Mendil satan çocuklar var etrafımda. Birde inadına bağırıp duran çaycı. Simit kokusu çaya davetiye göndermiş, eksik tek senin kokun!
Vapur ipinden kurtulmuş / gelsen de boşuna olacak. İskeleye bakıyorum / bir el görsem inan içim boşalacak. Yüzlerce insanın ağırlığıyla denizin karnı yarılmış ve saralı hastalar gibi köpürüyor ağzı.
Evet şimdi martı zamanı / geldiler de zaten ! bir bakış atıp uzaklaşıyorlar. Sonra yine geliyor / yine geliyorlar. Sen de gelseydin ya !
Düşünüyorum ! ne kadar da beyazlar, ne kadar özgür. Benim de bir beyaz yanım olsaydı ya !
Kirlenmemiş, saf ve sana benzeyen. Kanatlarım olsaydı ya ! böylesine özgürce çırpacağım.
Offf deli miyim ne, simitler gevrekliğini kaybetmeden yemeliyim. Bir bardak çay önümde hemen
Ortadan ikiye böldüm / buğusu içinde kalmış. Bir dilim martılara / bir dilim sana.
Sahi sen yoksun, olsaydın ister miydin !
Kız kulesi göründü ! Seninle ilk öpüşmek istediğim yer. Saçlarını rüzgara savurup sonra da yakalamaya çalışmak. Peçetelere yazdığım şiirleri, öylesine boşluğa bırakıp martı çığlıklarında dinlemek. Seni seviyorum (u) haykırmak.
Biliyor musun ! buradan sevgiliye ne söylersen söyle tüm İstanbul duyarmış. Balıklar hizaya dururmuş.
Martılar bir başka uçarmış. Vapur sirenleri şarkı gibi ötermiş. Boğazın narin akışı bu feryada selam dururmuş. Bilmiyor musun ! gelseydin bilirdin elbet.
Çay bitmek üzere / simitlerde. Gelemedin / üç simit almıştım / biri bana kaldı ikisi martılara.
Bak aklıma geldi. Zaten bu yolculuk bir bardak çay içme mesafesi ! çabucak bitiyor işte. Biliyorum yan dönmüş vapur/ yanaşıyor iskeleye. Geri mi dönsem acaba, yoksa bir Üsküdar şiirimi yazsam ! Kararsızım, arkadan bir ses yürümemi söylüyor. Adım atamıyorum / sanki buradasın kokun geliyor.
Sen olmadan seni aramak nasıl bir şey biliyor musun.
Bilemezsin ! gelseydin bilirdin elbet.
Hızlı adımlarla yürüyen insanlara şaşıyorum ! ya sevgili gelir de yetişemezse. Ben yavaş yavaş yürüyorum ! gelirsen yetiş diye..
Üsküdar bir başka, her taraf döner kokuyor. Çıngırak sesler uğulduyor beynimde. Ekmek arası şu kadar diye. Bakıyorum ! genç bir oğlan döner ve ayran ısmarlıyor sevgiliye. Ufak şeylerden mutlu olabilme gerçeği bu sanırım. Dudaklarda ayran bulaşığı izler, sevgilide bir peçete / siliyor narince dudaklarını yarinin. En sevdiğim resim bu, gelmedin ! gelseydin bizde yerdik işte..
Kendimce yollanıyorum sahil boyu. Burada çakıl taşları yok, duvarlar tabela dolu, sevgiliye yazılmış maniler yok. Boya sandıkları dizilmiş boy boy / renk renk. Tüm çocuklar ayakkabılarıma bakıyor.
Çingeneler var / gül demetleri ellerinde. Koşuşturup duruyorlar sağa sola.Hiç biri bana yanaşmıyor
Oysa vazgeçilmezdim onlar için.Neden dersin / bilmiyorsun değil mi?
Gelseydin bilirdin elbet!!
Bir vapur daha yanaştı iskeleye, sonra bir tane daha. Bu işleyiş sürecek gün boyu ben sensiz sen bensiz ! vapurlar habersiz / martılar öksüz.
Gelmedin ! öksüzlüğü bilmezsin elbet. Belki gelemedin.
Biliyorum gözlerinin şu anda dolduğunu. Hem ben nereden bilebilirdim ki göğe gelin olduğunu!!