İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
N. B. Ç.
N. B. Ç.

Ölüm Korkusu

Yorum

Ölüm Korkusu

28

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1662

Okunma

Okuduğunuz yazı 12.4.2010 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Ölüm Korkusu


Ellerini birbirine kenetlemiş ve bağdaş kurmuş bir vaziyette iki duvarın kesişme noktasında bir ileri bir geri sallanıp duruyordu. Arada ellerini bir birinden çözüp kulaklarını tıkıyor ve ağzından belirsiz cümleler çıkarıyordu. Karşısında biri varmışta ona bir şeyler anlatıyor gibi bir hali vardı. Sonra korkuyla etrafına bakınıyor ve tekrar başını iki elinin arasına alarak hiddetle öne arkaya bu kez daha hızlı sallanıyordu.

İki duvarın kesişim noktası onun için tek güvenli alandı şu an için. Ne bir santim ileri, ne de geri gitmiyor olduğu yerde sabit bir şekilde duruyordu. Kimi zaman daha fazla güç almak ister gibi duvara sırtını dayıyordu. Duvara sırtını dayadığı an bir süreliğine rahatlamış bir yüz ifadesi takınıyor fakat bu çok uzun sürmeden tekrar iki elini kavuşturarak ve kendi kendine konuşarak; öne arkaya sallanmaya devam ediyordu.
…………………………………………………………………………………………………………..
_ Ne zamandır burada hasta?

_ Üç gün önce geldi. Eşi getirdi.

_ Üç gündür burada ve o duvarın dibinden kaldıramadınız öyle mi?

_ Evet. Orası kendini en güvende hissettiği yer sanırım. Yatağına yatmayı kesinlikle reddediyor.

_ Işık neden bu kadar fazla peki?

_ Karanlıkta saldırganlaşıyor.
………………………………………………………………………………………………………….
Bülent kendi halinde evden işe, işten eve gidip gelen bir insandı. Eşine ve iki yaşındaki kızı Billur’a olan düşkünlüğünden akşamı zor getirirdi. Saat altı deyince işlerini son bir kez kontrol eder ve dükkânı çırağına bırakarak evine giderdi. Arada nadiren de olsa arkadaşlarının hatırını kıramaz ve birkaç saatliğine onlara takılırdı ama bu pek sık olmazdı.

Yine öyle arkadaşlarıyla takıldığı bir akşam başlamıştı her şey.

Arkadaşlarıyla önce bir lokantaya gittiler. Âdeti olmadığı halde ilk defa birkaç kadeh rakı içti. Zaten ilk kadehte kendinden geçmişti. Arkadaşları bu duruma şaşırsa da kimse sesini çıkarmadı. O saatten sonra Bülent’i tutabilene aşk olsun. Yılların bir birikimi mi yoksa canı bir şeye mi sıkılmıştı bilinmez ama masa başından kaldıramadılar.

Kendi kendine sinirli sinirli konuşuyor ve ben ölmeyeceğim diyordu sürekli: “Ben ölmeyeceğim!”

Arkadaşları bir anlam veremediler bu duruma. Teselliye çalıştılar ilk önce ve acaba ölümcül bir rahatsızlığı var da ondan mı böyle davranıyor diye düşündüler.

Sabaha karşı zoraki kaldıra bildiler ikinci durakları olan meyhaneden.

Eve bu halde götüremezlerdi çaresiz ayıltana kadar deniz kenarına gittiler dört arkadaş. Sabahın serinliği dördüne de iyi gelmişti.

Bülent ayılıp iyice kendine geldikten sonra herkes uykusuz da olsa çaresiz işinin başına gitti.

O gün bir huzursuzluk içindeydi ve çırağı bir anlam verememiş dikkatli gözlerle patronunu izliyordu. Zaten uykusuz olan Bülent daha fazla dayanamayıp eve gitti.

Eşi akşam gelmediği için alınmış olsa da onu görünce yine de güler yüzle karşıladı. İlk defa böyle yapıyordu ve bir daha yapmaması için dua ediyordu içinden.

Bülent mahcup bir ifadeyle hiçbir şey söylemeden yatak odasına geçti ve yatar yatmaz da uyuya kaldı.

Kâbuslar içinde sırılsıklam bir vaziyette uyandı. Akşam olmuş odanın içi karanlıktı.
Zeynep’e seslendi olan gücüyle.

Korku içinde kocasına ne olduğunu sordu. Sürekli ben ölmeyeceğim diyordu: “ Ben ölmeyeceğim.”

Üç gün önce lokantada yediği bir yemekten zehirlenen Bülent’i hastaneye zor yetiştirmişlerdi. Midesi yıkanıp ta kendine geldiği zaman bir an ölüp yok olmayı ve sonrasını düşündü. Ona bir şey olursa Zeynep’i ve biricik kızı ne yaparlardı. Onlara kim sahip çıkardı. O yüzden ölmemeli ve onları yalnız bırakmamalıydı. Hem üstelik kendisi de henüz bu dünyaya ve onlara doyamamışken.

Hastaneden eve geldiği günün akşamı rüyasında sürekli öldüğünü ve eşiyle kızının perişan hallerini görüp durdu.

Artık beynine o kadar çok işlemişti ki bu ölüm korkusu ne zaman uykuya dalacak olsa öldüğünü görüyordu.

Yaşamayı çok seviyordu Bülent. Ölmek için ise zaten çok erkendi.

Üç gündür ölüm korkusu onda saplantı haline gelmişti.

İlk başlar da Zeynep gelip geçici sandığı bu durum karşısında daha sonra tedirgin olmaya başladı. Sürekli doktora gitmesi ve tedavi olması konusunda telkinler de bulundu. Fakat Bülent’in yanıtı hep olumsuzdu. Ona göre hiçbir şeyi yoktu.

İlk önce işe arabayla gidip gelmeyi kesti. Çünkü arabayla kaza yapıp öldüğünü görmüştü o akşam.

Başka bir gün metronun bombalandığını ve kendisinin de ölenler arasında olduğunu. O günden sonra mümkün olmadıkça dışarıya çıkmamaya başladı. İşleri çırağına devretti ve evden talimatlar vermeye başladı.

Zeynep gizliden doktor araştırmasına girdi bu arada fakat Bülent’i ikna edemediği için çaresiz kocasının durumunu doktora gün gün rapor ediyordu.

Bu durum iki ay sürdü. Yine bir gün Zeynep doktora eşi hakkında bilgi verirken telefonda konuşulanlara tanık oldu. O günden sonra da çok sevdiği Zeynep’inin onu yeni bulduğu sevgilisi uğruna zehirleyip öldüreceğine inandı. Billur’u kaybetmek korkusundan Zeynep’i evden göndermedi fakat pişirdiği hiçbir yemeği de yemedi. Zeynep ne kadar yalvarsa ve böyle bir şeyin olmadığını ve kendisini çok sevdiğini söylese de ikna edemedi. Ne de olsa Zeynep onun gözünde artık itibarını kaybetmişti.

Babasındaki bu garip hallerden artık üç yaşına gelen Billur da korkmaya başlamış ve ona eskisi kadar yaklaşamıyordu. Çırağı da ne kadar mal mülk varsa kendi üstüne geçirmiş ne var ne yok satıp kaçmıştı.

Daha fazla dayanamayan Zeynep sonun da doktoru aramış ve kocasını bir hastaneye kaldırmalarını rica etmişti. Kocasının artık odadan dışarıya da çıkmak istemediğini ve yataktan çıktığı an ölecek hissi yaşadığını anlatmıştı.

Bülent gün boyu yataktan dışarı çıkmıyordu. Acil ihtiyaçlarını gidermek için bile kalkamaz olmuştu. Zaten yemek yemeyi tamamen kesmişti.

Hastaneden ambulansla almaya geldiklerinde gözlerini tavana dikmiş yorganı göz hizasına kadar çekmiş ve beni öldüremeyeceksiniz gidin buradan deyip bağırıyordu: “Gidin buradan.”

……………………………………………………………………………………………………………………………………………….

_ Peki hangi ilaçları denediniz bugüne kadar?

……………………………………………………………………………………………………………………………………………….
Bülent başını iki elinin arasına almış ve bağırmaya başladı:

_Beynimi ele geçiremeyeceksiniz. İzin vermeyeceğim buna. Gidin buradan gidin! Ben ölmek istemiyorum!..

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ölüm korkusu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ölüm korkusu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ölüm Korkusu yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Gül Şehri
Gül Şehri, @gulsehri
12.5.2010 14:45:35
Evet ölüm korkusu insanı bazen böyle yapaıyor... Oysa ölüm son değildir... İnanan insan için ölüm yer değiştirmedir de yine de insanı ürküttüğü bir gerçek... ürküdense iman ile gidememe korkusu...
Çok duygulandım yazınızdan... gerçekten çok çok güzeldi...yüreğinize sağlık...
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
30.4.2010 17:58:47
aslında çoktan ölmüş.....ruhu ölmüş ve ciddi bir tedavi edilmesi lazım.....çok var böyle hasta ve psikolosi bozuk insan.....
iyi bir tedaviyle topluma geri dönebilirdi......kutluyorum yazıyı ve yazarını.....sevgiler...
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
28.4.2010 10:51:40
7 puan verdi
Bu yazıyı bir yerden okumuştum diye düşünüp durdum okurken. Çalıntı olamazdı, bizler edebiyat aşıklarıyız.
Günün seçkisi de olmuş ben siteden uzak kaldığımda diye geçti aklımdan.
Sonra ayıkıp eleştirileri başa kadar takip ettim.
Meğer Yazıyı ilk ben okumuşum.

Tekrar kutlarım yazıyı ve yazarı.
Yükselenyıldız
Yükselenyıldız, @yukselenyildiz
15.4.2010 21:26:11
Bir tek cümle ile olsun sonuç bağlanabilirdi.

Kutlar, paylaşım için teşekkür ederim.
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
15.4.2010 09:47:19
İlginç bir öykü..Üstelik oldukça da mantıklı ve gerçekçi. Seçkiyi hak etmiş. Tebrikler.
a_bugra
a_bugra, @a-bugra
13.4.2010 19:01:21
ilginç bir ölüm sanrısı..yazı harıka .duru bır anlatım. tbrıkler
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
13.4.2010 16:57:23
KALİTEJLİ AKIC ANLAML4I B0X ÇALIŞMAYDI...

GÜNE GEL4EN ÇALIŞMAYI KUTLUYORUM....
Neva Ney
Neva Ney, @neva-ney
13.4.2010 11:34:52
kaleminize sağlık.saygılar..
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
13.4.2010 06:23:21
Çok beğenerek okumuştum ve hakettiği yerde olduğunu düşünüyorum. Günün yazısı ve yazarını canı gönülden kutluyorum. Tebrikler. Sevgilerimle....
emre_onbey
emre_onbey, @emre-onbey
13.4.2010 05:19:18



güneş bugün senin için doğmuş edebiyat defterinde :)) tebrikler güzel insan... yolun açık olsun, tebessümle :))
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
13.4.2010 04:55:16
10 puan verdi
günün yazısı......bu cümle.....bu sayfaya ve yazan kaleme çok yakışmış.....hak ettiği yeri çok güzel süslüyor.....tebrikler.....saygılar
Ağyar
Ağyar, @agyar
13.4.2010 01:25:58
Yazının kurgu veya gerçek olduğunu bilmiyorum. Kurguda olabilir gerçekte. Zira insanoğlu hayal dünyasında sınırları ne kadar zorlarsa zorlasın gerçek dairenin dışına çıkamıyor. Her ne kadar olanı biteni mantık kuralları dâhilinde izah edemese de. (varsın ettiğini sansın)

Eskiler “sağlam kafa sağlam vücutta bulunurmuş” deseler de günümüzde bu sözün geçerliliği tedavülden kalmış YTL kadardır. Bırakın akıl hastanelerinin içini, içerdekilerin hatırı sayılır kadar misli dışarıda kırık, çürük ve bozuk kafa yapılarına rağmen inatla sağlam vücuda delalet eden bir takım matematiksel standartları ile gülle, pardon cirit atmaktadır. Bayanlarda bu standart 90-60-90 şeklinde rakamsal değerlerle ifade edilirken erkeklerde ise ideal değerler geniş omuzlar, ince bel ve kaslı kalçalar baz alınarak daha geometrik bir yaklaşım sergilenir.

Tıp bilimi bu gibi vakalara nevrofik, şizofreni, paranoyak gibi sıfatlarla kısaca psikolojik rahatsızlık tanımı koyarak işin içinden kolayca sıyrılsa da, halk dilinde bu gibi duruma duçar olmuşlar için kabaca “kafayı yemiş, contayı sıyırmış, oynatmış” şeklinde tabirler kullanılır. Sebepleri hakkında kesin hüküm verilmemekle beraber, ne olur ne olmaz diye de “gece vakti ağaç dibine işemek, mezarlıkta z..çmak, ölü evinde yellenmek” gibi bir takım hareketlerden kaçınılması şiddetle tavsiye olunur.

Bu işlerde irsiyet faktörü ön planda gibi gözükse de, eski zamanlarda Ulemanın “alma mazlumun Ah’ını, çıkar aheste, aheste” şeklinde bir fetvasının olduğu da rivayetler arasındadır.

Tebrikler, saygılar, selamlar
su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
13.4.2010 01:06:40

değişik, farklı bir yazı

güzel bir anlatım

kutlarım yazarı

saygılarımla


Nilgün Akçay
Nilgün Akçay, @nilgunakcay
13.4.2010 00:27:48
10 puan verdi
Bir tebrik de benden...Kutluyorum hak ettiğine inancım sonsuz...

Sevgilerimi gönderiyorum dost yüreğinize..
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
13.4.2010 00:26:38
Değerli kardeşim, nete girememiştim, çok yoğundum.Yazının günün yazısı seçildiğini gördüm.Okudum, paranoyak şizofren
belirtiler gösterip, tedavi olmayan adamın hallerini çok güzel işlemişsiniz.Çok tebrikler, hak eden bir yazı, sevgi ve saygılarımla.
Eser Akpınar
Eser Akpınar, @eserakpinar
13.4.2010 00:17:44
Kutluyorum güne düşen paylaşımı...Sevgilerimle
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
13.4.2010 00:16:59
benim de çocukluğumdan beri en korktuğum şey delirmek olmuştur. Allah korusun cümelmizi. Akıl öyle ince bir çizginin üzerine oturtulmuşku, bir nebze kaydımı insanın felaketi oluyor.
Güzel bir anlatımdı. Tebrik ediyorum başarınızı.Sevgilerimle...
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
13.4.2010 00:09:15
10 puan verdi
CANIMMMMM, TEBRİK EDİYORUM SENİ. SEVGİLERİMLE :)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
13.4.2010 00:03:56
Güne gelen güzel yazıyı ve yazarını kutlarım...

sevgilerimle...
Nilgün Akçay
Nilgün Akçay, @nilgunakcay
12.4.2010 21:43:50
10 puan verdi
Beğeniyle okudum... Gerçekten sıradışı, alışılmışın dışında...Kaleme alışınız okuyanı içine çekiyor, devamını beklemek hakkımız...Çok yeni okuduğum bir kitabın içeriğine tekrar götürdünüz beni, seviyorum bende psikolojiyi...İnsanın fıtratını incelemek bilgi sahibi olmak çok güzel bir duygu olmalı...

Sevgilerimi gönderiyorum...
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
12.4.2010 20:04:15
10 puan verdi
Canım çok güzeldi. Psikolojik yazılara bayılırım ben. Güzel hissettirmiş kalemin. Tebrik ediyorum seni gönülden. Sevgilerimle :))))))))))
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
12.4.2010 18:58:29
Çok güzel bir yazı

umarım devamı olur ben şimdi bu hasta adamı merak ederim

lütfen buna bir final bul

sevgilerimle.
Mustafa Sakarya
Mustafa Sakarya, @mustafasakarya
12.4.2010 15:20:31
Alışılagelmişin dışında farklı bir yazıydı. Biraz psikoloji biraz felsefi yanı yazıyı ilgi çekici hale getirmiş. Tabi sizin etkili sunuşunuzda yazıyı taçlandrmış.

Tebrik ederim.
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
12.4.2010 15:09:01
hani derlerya hep,insan önce kendinin doktoru olmalıdır diye....

bu ister sosyal ister özel hayat olsun her ikisi içinde geçerli bir durum...

toplumumuza çokda yabancı bir olay değil bu aslında....

devam edecek sanırım....merakla.....

sevgilerimi bıraktım.....

Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
12.4.2010 12:12:58
Çok üzülerek okudum, heyecanlandım ve ayrıca kaleminizi çok güzel kullanmışsınız, olayın içinde gibi hissettim kendimi. Bu hikaye; bazı düşünceleri saplantı haline getirmemek gerektiğini bir kez daha düşündürdü bana yoksa insanın hem kendisinin hem de çevresinin zarar görebileceği ve çift taraflı bir üzüntü yaşanacağını gördüm.

Güzel, sürükleyici ve etkili bir anlatımınız var, kutluyorum. Sevgilerimle....
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
12.4.2010 12:11:22
10 puan verdi
bir göz at......içindesin şok vuruşlar var....yazıda kaybolup....aniden ortaya çıkıyorsun.....çok hoş bir kurgu...engin kardeşime katılıyorum....dahada uzun sürmeye çok müsait....saygılar....çok sürükleyici ve güzeldi.....
Eser Akpınar
Eser Akpınar, @eserakpinar
12.4.2010 11:34:10
İlginç bir yazıydı. İnsan ruhu, sonsuz derinliği olan bir kuyu gibi. Çözümü zor bir bilmece gibi.

Ruhumuzdaki çalkantıları son günleri baz alarak değerlendirmeye çalışırız. Oysa, çok uzak tarihlerden gelen birikimlerin patlamasıdır. Son bir damla, bombanın pimini çekiverir sadece.

Sevgilerimle...

Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
12.4.2010 11:32:02
7 puan verdi
Devamı var gibi.

Üzücü ama anlatım etkili.
Yaşanan vakalar.

Kutlarım.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL