MAZİYİ ANIŞ
MAZİYİ ANIŞ
Sıcakların iyice arttığı bir ilk bahar akşam üstü olmuş.İki kadın bir adam,Kadınların biri:
-Sizin ev sarı boyalı idi. Adam:
-işte şu olmalı ama daha yukarıda idi. Diğer kadın:
-İşte canım şu merdivenlerden çıkalım. Hep beraber merdivenleri çıktılar.Ağır ağıl kokusunu çeke çeke.Unutulmuş dut ağacının cömertçe döküp saçtığı dutları çiğneye çiğneye.Merdivenlere oturmuş insanların arasından dar sokaklara girdiler.Ve konuşmaya başladılar.
-Burasıydı
-Hayır şu ev olmalı
Yol kenarında oturmuş elli yaşlarında bir kadın,yanında on ila beş yaş aralığında üç kızıyla onları izliyordu.Ona yöneldiler.Sormak sormamak ikileminde olarak.
-Buralımısınız? Kadın
-Buralıyım.Deyince de
-Ama kaç senedir?
-Doğma büyüme Giritlilerdenim.Cevabını alınca bir sevindiler.adam düşünmeye başladı.Yanındaki kadınlar sabırsızlandılar.
-Hadi sorsana...adamcağız
-Durun bir hele. Diye söylenirken.oturan kadına
-Sen Melek misin?Dedi ve de demesiyle konuşma öyle bir başladı ki sanki o zamana kadar hiç ayrılmamışlar seneler hiç geçmemiş gibi...Ama sözcükler çok hain.
-Sen Hasanın kardeşi Melek
-Ha Hasanın kardeşi ama çok oldu öldü.Sizin evde aha şu ama çok oldu yıkıldı yeniden yapıldı.
-Eee Radiyanımın evi...
-O da yıkıldı,satıldı Konyalılar geldi
-Eee şunun oğlu......
-O gitti buralardan..
-Mehmet ağalar vardı..
-Babaları öldü onlarda dağıldılar..
adam hatıra kırıntılarını saçmaya çalıştı.
-Şu ileriye Tepecik derdik.
Melek
-Hala öyle diyoruz o değişmedi.Dedi.
Adam yanındaki kadınları unutmuş gibiydi,varlıklarını hatırlayınca onlara dönerek:
-Biz bu Melek ve ağabeyleriyle tütün kırmaya giderdik.Sırayla hepsi birbirlerine beyit söylemeye başlarlardı onları dinleye dinleye vaktin nasıl geçtiğini anlamazdık.Diyince Melek
-Ahh ne idi o günler ahh.Diye iç geçirdi.Adam:
-Eskilerden kim kaldı?!Diye etrafına bakınarak sordu.Melek boynunu büktü .
-Pek kimse yok.Karşı köy evini işaret etti.
-Aha pencerede oturan benim adam.üç senedir felç.Dedi ve sustu.Sanki o da ölümü bekliyor der gibi.
Adamın yanındaki kadınlar bir büyü vardı da bozulmasın dercesine nefeslerini kesmiş can kulağı ile konuşmayı dinliyorlardı.Hava ağırlaşınca,biri atıldı:
-Ben Mehmet Ali nin eşiyim bu da İnsel in eski mahalleyi bir dolaşalım demiştik.
Adam hala rüyada imişcesine sordu.
-Sen hala o rumca şarkıları söylüyormusun?
-Kim kaldı ki kime söyliyeyim!!!
Adam hafiften başladı mırıldanmaya:
Ela kondamu ti kamerasis elis nabrasis tingalamu
Meleğin gözleri parladı bir coşkuyla sordu.
-Senin karı giritlimi?
-Yok değil ama acık öğrendi.Karnım aç der su ekmek ister.....diye söyledi ayrılırken ayaklarını sürüyerekten elini sallayarak mazisine( eşeteyaa) allahaısmarladık.
Bir adam iki kadın arkalarını dönüp yavaş adımlarla ilerleyerek.
-Bu sokakta yengemler otururdu,ha bak şurada da babaannem.adam hala hatıralarını eşiyordu küller arasındaki kıvılcım pırıltılarıymışcasına .
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.