- 794 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
YASAK AŞK(16)
Kayhan, hiçbir zaman oğlunu sıkmamış, arada oluşabilecek buzulların her zaman eriyip yok olmasından yana olmuştu. Resmiyeti sevmez, çocukları ile arkadaş, hatta dost gibi olmaya özen gösterirdi. Oğlunun bu aralar hormonlarının kabarmış, gençlik duygularının hat safhada olduğunu sezinlemiyor değildi.
Kendi gençlik yıllarını anımsamadan edemedi. Aile korkusunun, çevre korkusuyla bütünleşip yalnızlığa sürüklendiği gençlik yılları. Ortaokul yıllarında karşı cinse karşı ilgisinin yoğunluğu…Çok geçmeden sınıf arkadaşına aşık olması…Ona;aşkını,uzun zaman söyleyemeden zamanın akıp gidişi…Yine kendi içsel duyguları ile boğuşup durması.Bastırılmış,yüreğine zincirlenmiş sevda…Yalnızca kendisinde saklı olan gizemli hisler…Gittikçe kabaran gençlik ateşi…Volkan gibi patlamaya hazır bedensel gelişmeler…Karşı cinse karşı duyduğu aşkın kavurucu alevi…İşte o yıllarda; labirentler içerisinde kendisine yön bulmaya çalışıyor ama olmuyordu,maalesef…
Bu imgelem dünyasından sıyrılıp, oğluyla nasıl pozitif iletişim kurarım düşüncesiyle; baba, oğul, salonda karşı karşıya oturdular…
İlk söze başlayan Kayhan oldu:
- Oğlum, sen artık kocaman bir delikanlı oldun. Bir yıl sonra on sekiz yaşını doldurduğunda; yapacağın bütün işlerden kendin sorumlu olacaksın artık. Acısıyla, kederiyle,tasasıyla ve neşesiyle hayata kendi ayaklarınla yürüyeceksin.
Oğlu, babasının konuşmalarını can kulağı ile dinliyordu. Gözleri, onun üzerindeydi. Babası konuşurken; bazı kelimeleri ufalayıp yuttuğunun farkındaydı.O da,anlamıştı k;babası az da olsa alkollüydü.Yine de karşılıklı oturup konuşmalarından büyük bir haz duyuyordu.Babasına karşı,bu zamana dek kırılgan olmamış,onu hep sevmişti.
- Haklısın baba. Ama yine de insan, o yaşta; ailesinden kopması zor olmaz mı? Bana şahsen zor gelir…
- Ulan kerata, tabi zor gelir. Alıştın ananın sıcacık tarhana çorbasına…
- Ha ha ha
- Gülersin tabi…Neyse, mutfakta kahve yapayım da;baba oğul karşılıklı içelim,ha?..
Babasının özverili davranması daha da hoşuna gitti. Bugünlerde gözle görünür bir değişiklik olduğu belliydi…
Biraz sonra kahvelerini yudumlarlarken sohbetlerine kaldıkları yerden devam etmeye başladılar.
- Baba, salona girmeden biraz önce aşk kelimesinden karşılıklı olarak bahsetmiştik…
- Evet,bahsetmiştik.Ya oğlum,ben şöyle düşünmekteyim.Baba oğul,birer arkadaş gibi olmalı.Hatta yeri geldiği zaman birbirlerine sırlarını açabilmeliler…Şimdi ben sana ister aşk,isterse de başka konularda özel bir şeyler söylediğim zaman; bu, sır olarak sadece aramızda kalmalı,değil mi?...
- Haklısın baba. Senin dediğin gibi aramızda kalmalı…
Kayhan, dogmatikliği sevmiyordu. Babasının kendisine uygulamış olduğu baskıyı, oğluna uygulamayacaktı. Onun hayatı,sorgulamasını;bazı şeylere kendisinin yön vermesini istiyordu.Hatta bazı konuları,karşılıklı olarak çatır çatır tartışmasından yanaydı.Toplumun kısır döngüler içerisinde;kendi eksenleri etrafında dönmeleri hiç umurunda değildi.
Şimdi kendi aralarında geçen konuşmaları, çevreden duymuş olsalar; yapacakları yorumu kestirmekte güçlük çekmiyor, tahminleri ona güçlü sinyaller veriyordu:
- Yok efendim; baba, oğlunun derdini dinler ama ona sırrını vermez…
- Hele de ortak duyguları olan aşk olunca; tam bir kaos. Anasını cephe alıp, babasından tarafa olmaz.
- Evlatlar, ailenin mutlu olmasından yanadırlar…
Falan,filan…Sıralamakla bitmez,uzayıp giderdi…
Kendisi, bu konuda; toplumun yaptığı gibi yapmayacaktı. Farklı olacaktı. Konuşulacak konu; aşk mı? Her şeyi ile konuşacaktı…Konuşulacak konu;cinsellik mi?Eksiksiz konuşmaya özen gösterecekti.Muamma olarak kalmayacaktı , çocuğun körpecik beyninde…Kurtuluşu korkunç sokaklarda arayıp da çıkmaza yuvarlanmayacaktı…
”Sen sus,böyle şeyleri zamanı gelince kendiliğinden öğrenirsin” demeyecekti.Bu hususta kararlıydı artık…
Direk aşk konusuna girdi:
- Sevgilinden ayrıldın mı oğlum?Bugünlerde kendinde değilsin…Aşık olduğun kız, ihanet mi etti sana yoksa?...
Babasının sözleri, hedefi; tam on ikiden vurmuştu. Bir an hayret etti,içindeki duyguları okuyor olmasının…
- Maalesef ayrıldık baba!..
- Şu anda ayrıldığın için acı hissediyor musun? Hem anlat bakalım senin aşk hikayen nasılmış…
- Dershanede aşık olduğum kızla bir yıldır birlikteliğim vardı. Adı da Selin. Bize göre biraz zengince. Onun için de havalı bir yapısı vardı. Geçenlerde başka bir oğlanla çıkınca; yıkıldım…
- Aşk, hiçbir zaman sahiplenmez oğlum. Sevdiğini, bir gün seni terk edecekmiş gibi seversen bütün sorunları kökünden halletmiş olursun. Peki, ayrıldığın aşkının ailesiyle tanıştın mı?
- Bir defasında beni evlerine götürmüş, annesiyle tanıştırmıştı. Babası da sürekli yurt dışında bulunuyormuş iş icabı…
-
Kayhan’ın içerisine gizli bir şüphe düştü. Selin ismi, çağrışım yaptı belleğinde.
- Nerde oturuyorlarmış, annesinin adı neymiş?
- Ya baba, sen de var ya zehir hafiye gibisin.Her şeyi didik didik deşiyorsun,ha…Çankaya’da.Annesinin adı da Nalan…
Kayhan,’ın gözlerinin önünde şimşekler çakmaya başladı ve gerçeği anladı.
- Nalan mı?...
- Evet…Ha,senin derdin neydi baba?Sende mi aşık oldun?
- Aşık olmadım ama lise yıllarındaki aşkımla karşılaştım.Hoş bir duygu.Neden inkar edeyim ki..O zaman kendimi kandırmış,sana da yalan söylemiş olmaz mıyım?...Yıllar geçse de insan ilk aşkını unutamıyor be oğlum…Sana bunu söylemekle,annene ihanet etmiş sayılıyor muyum sence?
- Yoo baba, ihanetle alakası yok. Sen geçmişte olmuş bir olaydan bahsediyorsun.Saklısı,gizlisi yok bu işin…E,peki ne olacak ya baba,aşkınla ilişkilerin ne boyutta?
- Valla oğlum, bunu da gelecek günler gösterecek ne boyutta olacağını…Neyse güzel bir sohbet yaptık değil mi?Hadi şimdi yatalım.Hem yarın sizleri pikniğe götürecem.Annen de evde kapalı kalmaktan sıkılmıştır.Açılsın zavallı…
-Peki!.İyi geceler babacığım!...
-Sana da oğlum, yarın görüşmek üzere…
Biraz sonra Kayhan, soyunup; karısının yanına kıvrıldı.Karısının vücuduna yapıştı.Karısı,ne kadar dırdırcı olsa da yine de seviyordu.Kollarını,boynunun altından vücuduna doladı.Karısı,elektriklenmeden etkilenmiş hemen uyanmıştı.Kocasının şehveti artmış,isterik duyguları kabarmıştı.Sarhoş olmasına aldırmadı.O da seviyordu,yirmi yıllık kocasını…
“Şeytan seni, parayı bulunca hemen gevşersin “diye iç geçirdi.
Biraz sonra, yarı uykulu haliyle Kayhan’ın kollarının arasında; kadınlığının dizginlerini, ona bıraktı…
(DEVAM EDECEK)