- 1353 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SAMİMİYET VEYA ENANİYET
Toplumda insanlar vardır, kendilerinin her şeyin önünde gören, her olayın varlık sebebi zenneden, kendilerinin olmadığı yerde hiçbir çalışma, hiçbir güzellik, hiçbir başarının kıymeti yoktur.
İnsanların en faziletlisi, insanların en beceriklisi, insanların en büyüğü o insanlardır(!)ki; onlarsız hiçbir şey yapılamaz, yapılsa da derhal ortadan kaldırılmalıdır, yok edilmelidir.
Bir ülke düşününki; o ülkenin yönetimine talip olanlar ve yönetiminde bulunanlar bir biri ile kavgalı. Milli bir meselede bir biri ile kenetlenmesi ve ortak paydada birleşmesi gereken insanlar;”Bu işte o varsa ben yokum.” Diyebilecek kadar enaniyet sahibi, bencil(!?)
Milletlerin kalkınıp, güçlenmesi için, bütün bir milletin aynı hedefe odaklanması ve o hedef için çaba harcaması gerekir. Eğer bir ülkede insanlar kendilerini farklı hedeflere kilitlemişlerse o toplumdan başarı beklemek hayal olacağı aşikardır.
Anlatılır: Bir ülkede birkaç kafadar karanlıkta bir kuyuya düşmüşler. Kuyuya düşenlerin hiç birisi:”Arkadaşlar, bir birimizin omuzlarına çıkarak birimizi dışarı çıkaralım ve o diğerlerine ip atsın veya yardım çağırsın da kurtarsın.”dememiş.
Kuyuya düşenlerin hepsi, kendi çabaları ile çıkmak bir yana çıkmak isteyenlerin de ayaklarından tutarak kuyunun dibine çekmişler.
Herkes; “Ben kurtulamıyorsam sende kurtulma.” mantığı ile bir türlü kuyudan çıkamamışlar.
Ülkemizdeki siyasi partilerin ve kurumların durumu da bundan farklı değil maalesef. Herkes; ülkenin kalkınmasına “Ben bir taş ben koymuyorsam kimse koymamalı.” mantığında. Bu nedenle ile siz ne kadar çaba sarf ederseniz edin birileri sizin bir şeyleri başarmanızı istemiyorsa vay halinize.
Ülkenin iktidar partisinin bir ildeki milletvekilleri bile bir araya gelemezken hangi mantıkla ülkenin kalkınması ve büyümesi için bu insanlar çaba harcayacaklar. Milletvekilleri bir biri ile görüşmez, vekiller Belediye başkanları ile görüşmez, il genel meclisi başkanı belediye başkanı ile görüşmez, o beldenin milletvekili ilçenin belediye başkanını yok sayar…
Herkeste bir ene bir ene! Niye? Çünkü biri belediye başkanı olmak istemiştir, fakat başkası olduğu için o başkası artık en yakın muarızdır. Biri milletvekili olmak istemiştir, öbürü olmuştur. Bu kez yine en büyük muarız milletvekilliğine engel olandır.
Ülkeye hizmette ayrı partinin içinde talip olanlar bir fazilet yarışı yapması gerekirken; tam bir menfaat yarışı ve bir birinin ayağını kaydırma yarışı sürüp gider. Ülkenin meseleleri ister çözülsün ister çözülmesin o kadar önemli değil. Çünkü seçilen başarısız olmalı ki bir dahaki sefere öbürü seçilsin(!?)
Tarih boyunca iç dinamiğini sağlamış, kültür, siyaset ve hedef birliğini temin etmiş toplumların başardığını, iç çatışmalarla yıpranın toplumlar, yıkılıp gitmişlerdir.İçinde ve dışında kavgalarla meşgul toplumlar gelişmeyi ve yükselmeyi başaramamıştır. Çünkü birlikten kuvvet doğarken bölünmeden ve ayrılıktan hep yenilgi ve yıkımlar meydana gelmiştir.
Osmanlı ne zaman birliğini temin etmiş, fetihler başlamış, ülke de millette büyümüş, ne zaman taht kavgaları, bölünmeler olmuşsa ülke gelişmek bir yana fetret dönemleri yaşamış ve yıllarca geri gitmiştir.
Ülkede gerek iktidarı ve gerekse muhalefeti ve devletin bütün kurum ve kuruluşları kavga etmeye devam ettiği sürece asla ülkenin bir adım ileriye gitmesi mümkün değildir. Kuyudan bir birinin ayağını çekin insanlar gibi kurumlar ve siyasi partiler birbirinin ayağını çektiği sürece asla ülkemiz ve milletimiz gelişemez, yükselip güçlenemez.
Yapılması gereken yarış bir birinin ayağını çekme yarışı değil, ülkenin kalkınması ve milletin güçlenmesi için fazilet yarışı olmalıdır. Bu ülkenin evlatları, bu ülkeyi sevenler bir birlerini engellemek için değil, fazilette geçmek için, doğrularda desteklemek için yarışmalıdır.
Ülkede iktidarın görevi: Ülkenin ve milletin sorunlarını çözmek, ülkenin ekonomik, siyasal ve kültürel anlamda güçlenmesini temin etmek, gelişmenin önündeki engelleri açmaktır. Aczini, zayıflığını ve beceriksizliğini muhalefete yüklemek değil!
Muhalefetin görevi: İktidarın mille ve doğru icraatlarında onun yanında olmak, yanlışlarında ise yanlışları göstermek ve İktidarın hata yapmasına, ülkeye zarar vermesine engel olmaktır. Yoksa iktidarın doğru yaptığı işlerde ayağından çekip engel olmak değildir.
Anayasa meselesine gelince, bu konuda hem iktidar hem de muhalefet türbinlere oynuyor. Her ikisi de samimi değil. Herkes yakında olacak seçimlere odaklanmış onun hazırlığını yapıyor. Bu konuda iktidarda, meclisteki partilerde yanlış yapıyor.
Bizden söylemesi…
Mustafa Göktekin
YORUMLAR
Mustafa Göktekin
Belki de babalarının mallarını paylaşıyorlar,Mustafa bey..
Hırs, açgözlülük,yağma, talan, günü kurtarma ile geçti tarihimiz, üstelik her dönemde..
Öldüler, doğdular mezarları doldurdular ama bitmediler, ve bitmeyeceklerde..
Nasıl bir ego, nasıl bir cahillik ve gelişememek..
Anlamak mümkün değil..
Paylaşım için teşekkür ederim..