Türkiye Gençlere, Ya Gençler Kime Emanet?
Türkiye’nin geleceğini yarış atları belirleyecekmiş. Garip bir başlıkla başlayayım, garip bir yazıyla devam edeyim dedim.
Geleceğimiz gençlere emanet denildiğinde gurur duyuyordum. Çünkü gençlik denildiğinde aklıma üretmek, yenilik, güç geliyordu. Ama şimdi öyle düşünmüyorum.
Türkiye gençlere emanet. diyenlere sormak istiyorum; Gençler kime emanet? Verecekleri cevap belli: Eğitime emanet. diyecekler. Pekâlâ, eğitim ne yapıyor? diye soracağım ben de. Verecekleri cevap ne olursa olsun; bu sefer cevap bende, eğitimin yaptığı en güzel şey yarıştırmak. Biz öğrencileri birer yarış atı yapıp, gözümüze birer at gözlüğü takıp, sadece bitiş çizgisine bakarak yarıştırmaktan başka ne yapıyor, eğitim dediğimiz kavram
Eğitim nedir ki? Ya ben bilmiyorum, ya da hiç kimse bilmiyor. Eğitim sadece x in karesini bulmak mı? Yoksa Kemal Tahir’in hayatını bilmek mi? Yoksa hidrojenin yapısını iyi bilmek mi? Yoksa Osmanlının yıkılış dönemindeki olayların tarihini iyi ezberlemek mi? İşin gerçeği bana 12 yıldır öğretilmeye çalışılanlar bunlar. Eğitim sistemimiz iyi diyenlere sormak istiyorum. Pekâlâ, niye başaramıyorsunuz, niye istediklerini öğretemiyorsunuz bizlere? İşte hata burada, eğitimcilerimiz düşünmüyorlar mı acaba? Hep kendi istediklerini öğretmeye çalışıyorlar. Önce sorsanız ya canım, öğrencilere, ne öğrenmek istiyorlar. Eğitimcilerimiz gerçekten yanlış yolda. Belirlemişler bir yarış, yapmışlar bizi de yarış atı.
Hadi bakalım gençler bitiş çizgisine kim önce varacak. Eee varınca ne olacakmış, birinciye madalya takılacakmış. Tamam, öyleyse, ben birinci olayım. Ama bir dakika, Nasıl birinci olacağım ben? Bunu da sordum, ‘Çok basit.’ dediler. Vur nalını ayağına, tak at gözlüklerini odaklan bitiş çizgisine ve koş dediler.
Çok basit olduğunu fark ettim. Eğitimin amacı bu olmamalı. dedim. Merak ediyorum hiç düşünmüyorlar mı? Ya yarış esnasında düşenler, altta ezilenler Onlar ne olacak onu da sordum. Daha hızlı koşsalarmış, ezilmeselermiş. dediler. Al işte bizim eğitim anlayışımız bu. Onlar senin evladın değil mi? O ezilenler senin öğrencin değil mi? dedim. Bu soruya cevap alamadım ama gözlerinden bir şeyler okuyabildim. Canım evladım çakallara da eleman lazım. diyorlardı sanki...
Tamam, da ‘Bu yarış sistemi yanlış.’ diyen bir tek ben miyim? Bir kez daha tekrarlıyorum; Eğitim sistemimiz yanlış. Eğitimciler olan güçlerini bizi depolama aygıtına dönüştürmek için uğraşıyorlar. Bitişe, depolama aygıtında en çok veri ile varan birinci olacakmış. Niye depolama aygıtı, niye bilgisayar değil? Niye sadece alarak gidiyoruz, niye üreterek değil? Bizler, ezberlemekten başka bir şey beceremiyor muyuz?
Biraz kaba bir tabir olacak, herkesten özür dilerim. Ama acı bir gerçeğimiz Öğrencileri yarış atı yapıyorlar, sonra dört duvar arasına tıkıyorlar, sonra koyuyorlar önüne yem saman Yiyen güçlenir iyi koşar, sevmeyip de yemeyen zayıf düşer, ezilir Ezilenler ne olacak? Tabi ki çakallara yem. Eğitim alanımız dört duvarla sınırlandırılmasa, yiyecek menümüz zengin olsa olmaz mı? Olmazmış Özür dileyerek tekrar söylüyorum; Öyleyse Türkiye’nin geleceği yarış atlarına emanet
Geleceğimiz gençlere, gençlerimiz eğitime emanetse ve eğitim düzensizse, bu şartlarda geleceğimizin düzenli olması ne kadar mümkün olabilir ki.
Muhammet Karakök
Serik Anadolu Lisesi