- 462 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZİRVE TOPLANTISI VE SONRASI - V-
ZİRVE TOPLANTISI VE SONRASI - V -
Dr. Sadık Özen
ÜLKE GÜNDEMİNDE YER ALAN OLUMSUZLUKLAR HAKKINDA KAMUOYUNDA YER ALAN DÜŞÜNCE VE SÖYLEM VE SÖYLENTİLER:
SİYASET VE CEMAAT İLİŞKİLERİ
Toplumda yaygın olan kanaate göre, ülkemizde son yıllarda meydana gelen ve gittikçe tırmanan olumsuzluklarda ismini burada verme gereği duymadığım malum bir cemaatin ve bu cemaatin yurt dışındaki liderinin büyük payı vardır. Bu son derecede açık, herkesin bildiği, kimilerinin benimsediği ve savunduğu, kimilerinin de rahatsızlık duyduğu ve karşı çıktığı bir gerçektir.
Bu cemaatin lideri, yıllar öncesinden plan ve programını hazırlamış ve amacının ne olduğunu yaptığı toplantı ve konuşmalardl kamuya açıktan ilan etmiştir. Konuşmalarında, yürütmede, yargıda, orduda kadrolaşma yoluna gidileceğini, ama bunun için acele edilmemesi ve beklenilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Duruma bakılınca bekleme sürecinin tamamlanmış olduğu anlaşılıyor. Bunların; nerede, ne kadar kadrolaştıkları kesin olarak bilinemez. Ama bu sözleri edenlerin boş durmadıkları da bellidir. Sözü edilenler, galiba yavaş yavaş hedeflerine yaklaşıyorlar.
Bu insanların tek başına olmadıkları ve bazı çevrelerle birlikte hareket ettikleri gün gibi aşikardır. İktidar partisi içinden bu cemaat ve liderine sıcak bakanların olduğu inkar edilemez. Zira bunlar, bu konudaki görüş ve tutumlarını açıklamakta sakınca görmüyorlar. Bununla birlikte, tüm iktidar mensuplarının bu zümre ile birlikte hareket ettiklerini söylemek son derecede yanlış olur.
Cemaate karşı olan çevrelerce çıkarılan; bu cemaatin en çok ilişki kurduğu ve etkin olduğu kesimin emniyet mensupları olduğu söylentisi son derecede yoğunluk kazanmıştır. Kendileriyle görüştüğüm emniyet mensubu bazı arkadaşlarım, bu söylentilerin tam olarak doğru olmadığını, ama tümü itibariyle de yalanlanamayacağını, zira her iktidar döneminde yüzde yirmi itibariyle buna benzer ilişkilerin söz konusu olabildiğini ifade etmişlerdir. Ancak şu an içinde bulunulan duruma bakılınca, bu oranın daha büyük boyutlara ulaşmış olabileceğini düşünmek gerekiyor.
Maalesef, son zamanlarda gelişen olaylar ve yaşanan olumsuzluklar, cemaate karşı çevrelerin görüşlerinin geçerlilik kazanmasına katkıda bulunmaktadır. Emniyet Teşkilatımız arasına birtakım sızmalar olabilmişse de, güzide emniyet mensuplarının tümü böyle bir zan altında bırakılamazlar. Bu kesimde de tıpkı askeri kuruluşlarda olduğu gibi, görevlerin bir emir komuta zinciri içinde yerine getirildiği unutulmamalıdır.
Asıl işbirlikçi çevre, satılmış medya mensuplarıdır. Bunların, bölücü faaliyetleri için bu cemaatle işbirliği yapmalarından daha doğal bir şey olamaz. Türkiye’nin bölünmesini isteyen bütün şer odakları bunların yanındadır. Emperyalist devletlerin başını çeken ABD ile yandaşları, oluşan üçgenin önemli köşelerinden birine yerleşmiş durumdalar.
ÜRETİLEN YAPAY GÜNDEMLER VE YAZILAN YENİ SENARYOLAR
Üç yıl önce yazdığım kitabımın ismi “Yapay Günden Yaratma Çabaları ve Milliyetsiz Aydınlar” adını taşıyordu. Bugün, bu kitabımda yer verdiğim konuların birer birer nasıl gerçekleştiğini ve yazdıklarımın ne kadar isabetli olduklarını görüyorum. Doğrusu, Milliyetsiz Aydınlar üstlendikleri rolleri gayet güzel oynamaktalar.
Bunlar, oluşturdukları yapay gündemlerle ülkemizi bu günkü olumsuz ortama sürüklemeyi başardılar. Kürt kökenli vatandaşlarımıza ayrılıkçı fikirler kazandırdılar ve siyasi çözüm önerileriyle meydanlara çıkmalarını sağladılar.
Bunun yanında ABD ve AB’nin desteklerini de yanlarına alabilme becerisini gösterdiler.
Türk Silahlı Kuvvetlerimize karşı giriştikleri savaşta da küçümsenmeyecek derecede yol aldılar. Ürettikleri her yeni senaryo ile; bu ülkeye büyük hizmetlerde bulunmuş üst rütbeli subaylarımızın, kendilerini dünya önünde kanıtlamış üniversite hocalarımızın, namus ve vicdan sahibi bazı yazarlarımızın ve bugüne kadar hiçbir şaibeye uğramamış bazı bürokratlarımızın önce gözaltına alınmaları, sonra da tutuklanmaları için tertipler düzenlediler. O kadar ki, çamura batmış ellerini, tertemiz cumhuriyet savcılarımıza kadar uzattılar.
Ülkemize büyük hizmetlerde bulunmuş şerefli subaylarımızı ihanetle suçluyor, onları toplum önünde küçük düşürmeye çalışıyor, yargısız infazda bulunarak ve kasıtlı olarak, “Zanlı” sözcüğü yerine “Suçlu” ve “Hükümlü” anlamına gelecek sözcüklerle ahlak dışı eylemlerine etkinlik kazandırmak istiyorlar.
Vatandaşlık bilincine erişememiş ve insanlıktan nasip almamış bu zavallılar, şirretliklerini devam ettireceklerdir. Yapılan bu pisliklerin sonunun nereye kadar uzanacağı belli değildir. Belki de gün gelecek oluşturdukları bu pisliklerin içinde kendileri boğulacaktır.
Gelinen bu noktada; en önemli şeylerden biri, mevcut iktidar tarafından gerçeklerin görülmesi ve bu çevrelere karşı açıktan tavır alınmasıdır. Aksine bir durum kendilerinin de şaibe altında kalmalarına yol açacaktır. Sorumluluklarının bilinci içinde hareket etmelerini öneriyor ve bekliyorum.
(DEVAMI VAR)
25 Mart 2010
www.fikirplatformu.net
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.