- 872 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ELİTLERİN SALTANATI !
Son günlerde bu elitler sözü fazla dile getirilmeye başlandı. Şimdi internete girip anlamını araştırsak, buraya bir sürü söz kalabalığı etmiş oluruz.
Mevcut iktidarın varlığı, getirmek istediği yenilikler, yapmak istediği reformların, ülke saltanatını yıllardır elinde bulunduran hâkim sınıfın - onların elitler dedikleri - işine gelmediği için kopardıkları yaygara ve direnişmiş bütün gürültüler.
Şahsen benim hiç de itirazım olmaz bu teşhise. Burada bal gibi haklılar !
Bu ülkede yıllardır ülkenin kaymağını yiyen, ülkenin gelmişinde geçmişinde söz sahibi olan bir hâkim sınıf gerçekten var / dı...
Osmanlı’dan başlayalım izninizle. Koskoca bir İmparatorluk ! Neredeyse Dünya’nın çok önemli bir bölümüne hükmetmiş. Siz hiç o devirlerle ilgili kitaplar okudunuz mu ? O zaman yokmuydu bu elitlerin saltanatı denilen olay ? Bal gibi vardı elbet !
Saray erkânı, Padişah’a ve saraya yakın olan, devlete çalışan herkes üst tabaka bir hayat yaşıyordu. Gelirleri, geçimleri diğer - elit olmayan - tabaka insanlarından kat kat fazlaydı.
Halkın çoğunluğunun yoksul ve cahil bırakıldığı bir İmparatorluğu, çökmekten kim kurtaracaktı ? İmparatorluğun belki de yüzde beşini -onunu ancak oluşturan hâkim sınıf, saltanatlarını sürecek, yoksul halk da cepheden cepheye sürülücek ! Oh ne âlâ Muallâ !
Şehit düşen askerlerin ailelerine hangi tazminatlar, maaşlar verildi ? Hava ,cıva !
Ben Osmanlı düşmanı falan değilim. Fakat sömürünün, Emperyalizmin her çeşidine isyan etmek insanlk görevimdir.
Doğu’da belki de halâ devam eden Ağa düzenlerine bir göz atın. Yoksul dediğimiz bölgelerde bile Ağa’lar, Aşiret Reisleri varlık içinde yüzüyorlar. Onların çiftliklerine, yanlarına kapağı atanlar da bu ganimetten yararlanıyorlar. Bunlar da elit sınıf olmuyor mu ? Onlar da halkı sömürmüyorlar mı ?
Bizim ülkemizde yönetimi ele geçiren herkes, kendi sınıfının saltanatını kurmuştur. Bu sınıftan olan insanlar makam, mevki, şan, şöhret, ihale, kredi,iş, arsa ve arazilerin sahibi yapılmışlardır.
Şimdi eski elitlerin bu imkânlarını kaybettikleri için mevcut iktidara direnmeleri çok doğaldır. Çünkü onların yerini şimdi yeni elitler almıştır bile. Bakın etrafınıza ; makam ve mevkileri paylaşanların kılık , kıyafet, saç,sakal ve bıyıklarından bile belli olmuyor mu, ülkeyi yeni elitlerin teslim aldığı ?
Ağır global krize rağmen, satışları hızla artan lüks otoları, villâları kimlerin aldığı ortada değil mi ? Yeni açılan alış veriş merkezlerinin isimleri bile belli etmiyor mu, yeni elitlerimizin kimler olduğunu ?
Bir şeyler değişiyor ülkede. Hâkim sınıf değişiyor. Saltanat sahipleri değişiyor. Filler tepiniyor tepemizde ve bizler eziliyor altlarda !
Bazı elitler az biraz insaflı oluyor. Bazıları daha zalim. Üç beş yıl önce, normal bir semtteki ev kirasına ve yarı aç yarı tok da olsa geçime yeten asgârî ücret, şimdilerde sadece ev kirasına bile yetmiyor. Üstelik o asgârî ücreti alacak iş de bulunamıyor.
Mevcut iktidardan önceki dönemde, rantiye kesiminin millî gelirden aldığı pay % 40 iken, bu gün bu rakamın % 60 olduğunu duydunuz mu ?
Düşünün bir defa , millî gelirden % 60 pay almak ! Nasıl başlamaz ülkede eski- yeni rantiyeciler - pardon, elitler diyecektim - arası savaş ?
Altta kalan vatandaşın canı çıkmış ; kimin umurunda ?
Fikret TEZAL
YORUMLAR
bu ülkeyi yalnızca Özal ve Erdoğan yönetmiş olsalrdı eğer,şu an dünyadaki tek süper güç, Türkiye olacaktı
bu benimde düsündügüm birseydir.
Bizim ülkemizde yönetimi ele geçiren herkes, kendi sınıfının saltanatını kurmuştur. Bu sınıftan olan insanlar makam, mevki, şan, şöhret, ihale, kredi,iş, arsa ve arazilerin sahibi yapılmışlardır.
Şimdi eski elitlerin bu imkânlarını kaybettikleri için mevcut iktidara direnmeleri çok doğaldır. Çünkü onların yerini şimdi yeni elitler almıştır bile. Bakın etrafınıza ; makam ve mevkileri paylaşanların kılık , kıyafet, saç,sakal ve bıyıklarından bile belli olmuyor mu, ülkeyi yeni elitlerin teslim aldığı ?
bu dediklerinize katilmiyorum ben cünkü ülkeyi yöneten halka hizmet veriyor ayrimciliga yanasmadan.
kimseye özel bir hak tanindigi yok.
ve kilik kiyafete sac sakala gelince siyasetciler göz önündedir ülkeyi temsil ediyorlar.
mecburen bir kaliteli görünüm olacaktir.
ve belirli bir hayat tarzlari vardir siyasete atilmadan öncede.
hani deseler ki bir bakanin evi gecekondudadir sanki oh olsun iyidir denecek gibi bir tutum var nedense.
dünya böyle fakirler zenginler orta halliler.
yüreginize saglik.
saygilar
Yazınız mükemmel. Zeki bir insansınız ve kendinizi okutturuyorsunuz; seçtiğiniz konulardan ziyade anlatımınızdan dolayı. Akıcı bir üslubunuz var. Bir de imlâ kurallarına uymanız...
İçeriğe gelince;
bir çok yönden katılmakla birlikte iktidara fazla yükleniyorsunuz gibime geliyor :)) Siyasette taraf tutmam ve bu gidişle tutacağımı da sanmıyorum fakat muhalefete bakınca da kötünün iyisi şu an ki hükümet. Bunu da göz ardı etmemek gerek.
Fikret TEZEL
1999 depremi sonrası cep telefonlarından geçici bir süre olduğu söylenerek vergi kesintisi yaptılar 2004 kalıcıya çevirdiler toplanan milyarlarca lirayla nereye ne yaptılar deprem önlemi olarak benim gördüğüm hazırlanmışlar hem de süper deprem sonrası senaryolara, hasarlı binalara ne yapıldı, hiç!Ama depremzedeleri yerleştirdikleri konutlar çıkarıp bürokratlara tahsis etmeyi çok iyi yaptılar ve yapıyorlar ki yine depremzedelerin oturduğu yerde kestilen aidatlarla bürokların evlerinin kartonpiyer vs.tadilatı yapılmış ortak alan bürokrat dairesi gayet doğal ortak paranın oraya harcanması değil mi ama?.
Mehtap Yıldız
siz hep madalyonun bir yüzünden bakıyorsunuz.birde arkasını çeviripte bakın....o zamn görebilirsiniz ancak....selam ved uamla....
HÜLYALVER
"siz hep madalyonun bir yüzünden bakıyorsunuz.birde arkasını çeviripte bakın....o zaman görebilirsiniz ancak...."
E muhalefetim efendim:))) Ayrıca bireysel ekonomik sorunum yok çok şükür 25 yıl alınterimi akıtıp emekli olmuşum evimde kira değil maaşım kimseye muhtaç etmeyecek şekilde ama salt ben ya da 3-5 biz geneli görmemizi engellemez çoğunluk kötü durumda ve bu duruma her kimse sebep hakları haram olsun hepsine inş.
Mehtap Yıldız
bizde onu diyoruzya işte, dünün yanlışından bu gün sorumlu tutulmasın diye....uğraşan ve canla başla çalışan bir Başbakanımız var....bu ülke için kendini paralıyor...Milletim diyor...kucak açıyor....yani artık bu bir kesim Milletinde yönünü bir nebzecik olsun değiştirmesi gerekmezmi?
yani bir yönellse insanlar,hakikati tümüyle hakiki anlamda görecekler mutlaka....saygı ve duamla.....
N. B. Ç.
Şimdi diyeceksiniz ki key ödemelerin de bir çok sorun yaşandı ve halen yaşanıyor. Bu hükümetin değil bundan önceki hükümetlerin acizliğidir.
Ülkemiz sanki 2000 yılından önce çok daha iyi durumdaydı da,şimdi birde ha bire şikayet ediyosunuz....
pes yani!! madde madde araştırıp yazıyosunuz....o maddelerde eski siyasi zihniyetin kirli mirasılarındandır....
artık maddelr yenileniyor ve Anayasa tarutaze bir bahar ile önümüze geliyor inş....
muhalefetle olmazsa eğer,muhalefeti var eden halk ile olur....ee onada yok diyecek haliniz yok...yok desenizde sizi dinleyecek halk yok....bekleyin.....
HÜLYALVER
HÜLYALVER
Mehtap Yıldız
ya bir şey söylüyeyim mi,bunlar gerçekten çok korkaklar... görüşmekten dahi acizler...olmaz böyle bir şey...onlar en iyisi sürekli oturup oturup sonra kalkıp uzaktan bağırsınlar....
ama sağır sultan duymazki!!!
Engin Tatlıtürk
O zamanlar sorun olmayan her şey neden şimdi sorun oluyor.
Haydi değişsin deniliyor. "Yooook. Benim istediğim gibi olacak" deniyor.
Partilerin kapatılması güçleştirilsin fikrinde hemen herkes mütabık. Falan partilerin kapatılmasını engellemek için yapılıyor deniyor.
Bir tek Ak Partinin kapanmasına müsaade eden bir yasa size uyar mı? :)
Dedim ya kervan yolda düzülür.
Saygılar.
Yer:Bingöl
210 geçici işçi istihdam edilecek 5 aylık süre için
Başvuru 2600'lerin üzerinde.
Çözüm için geldiler, aldıkları verdiklerinden çok daha değerli.
"1) Madde 53: Anayasa’da zaten bulunan memurlara “toplu görüşme” hakkı, değişiklikle “toplu sözleşme hakkı”na dönüştürülüyor. Ama memurlara “grev hakkı” yine tanınmıyor!
2) Madde 69: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın partiler hakkında kapatma davası açma hakkı, Meclis’te grubu bulunan partilerden beşer üyenin oluşturacağı bir komisyona bırakılıyor. Bu komisyonun üyelerinin üçte ikisi “dava açılsın” demezse, dava açılmıyor. Diyelim ki Meclis’te bugünkü gibi dört partinin grubu var ve Başsavcı, iki parti hakkında kapatma davası açmak için izin istiyor. Bu durumda; bu partilerin komisyondaki üyeleri kendi partilerini davadan kurtarmak için, diğer partinin de yargılanmamasını sağlamış olacak.
Bu da “anayasaya karşı eylemlerin odağı olma” ihtimali bulunan partilerin, “yasaya karşı dayanışarak” aklanmalarını getirecek...
Düzenlemenin en vahim yanı; komisyonun reddeceği konuların bir daha asla Cumhuriyet Başsavcısı tarafından “gerekçe” olarak gösterilemeyecek olması.
Böylece yargı, açık bir şekilde yasamanın müdahalesine uğramış olacak.
3) Madde 74: Bu maddedeki değişiklik, TBMM’ye bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu’na büyük yetkiler getiriyor. İktidarın RTÜK’te olduğu gibi kendisine yakın isimleri seçmesine olanak sağlıyor. Böyle seçilmiş denetçilerin iktidarın kontrolündeki kamu kurumlarını gerçek anlamıyla denetleyip denetleyemeyeceğine siz karar verin!
4) Madde 84: Değişiklikle; partileri, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan milletvekillerinin milletvekiliğinin düşmesi engelleniyor. Böylece; Anayasa’ya karşı eylemlerin odağı olmaktan suçlu bulunan partilerin milletvekilleri, bu suçların tümünden arındırılıyor. Yani; “ülkeyi bölmekten suçlu bulunan” bir parti kapatılacak ama o partinin vekili “sütten çıkma ak kaşık” gibi Meclis’te kalacak...
5) Madde 146: Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin sayısını ve seçimini düzenleyen bu maddede planlanan değişiklik, Anayasa Mahkemesi’ni ele geçirme operasyonu gibi görünüyor. Ayrıca; böyle bir değişikliğin, Anayasa Mahkemesi’nce “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak”tan suçlu bulunan bir parti tarafından getirilmesi bile doğru değil.
6) Madde 148: Yüce Divan kararlarına karşı temyiz yolunun açılması ve Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’na gitme hakkının tanınması; “geleceğe yatırım yapılıyormuş” gibi bir hava estiriyor.
7) Madde 149: Anayasa şikâyetleri konusundaki başvurularda “duruşmalı sisteme” geçilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin “yasaların denetimi” konusundaki görevinin içeriğini değiştirir. Mahkemeyi siyasallaştırır.
8) Madde 159: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun üye sayısını ve kuruluşunu düzenleyen bu maddedeki değişikliklerin, HSYK ile hasım durumundaki bir iktidar tarafından gündeme getirilmesi son derece yanlış... Elbette HSYK’nın yapısı değiştirilebilir... Ama bu konuda “taraf” konumuna girmemiş bir parti tarafından!" Mustafa Mutlu dünkü yazısında ne kadar güzel tespitlerde bulunmuştu alıntıladım bir kısmını ki yandaş köşeciler bile bir çok maddeye "Hayır" diyor.
Büyüme, her zaman dediğim gibi YOLSUZLUK YOKLUK YANDAŞLAR'dan yana elbette var lakin sağlık sektörü, eğitim sektörü her şey ama her şey iflas parasız eğitim getirdik dediler kitapları ücretsiz verdiklerini söylediler ammaaaa tavsiye edilen kitaplar testler desr kitaplarını ücretle alsan daha uygun ha bir de şark kurnazlığı yayınevi adı verdikleri gibi dersleride o sözüm ona "destek" kitaplarından veriyorlar üstüne üstlük "hayyddiii çocukklaarr kurrsaaa".Çok şey var çok.
Bütün bunların karşısında olduğunu söyle "ÇÖZÜM" olduğunu iddia et "ÇAREYİM" diye gel daha ustaca yap.
Eş:)Hülya tarafından 3/24/2010 2:54:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Daha ilk maddede dahi memura grev hakkı deyip çıkmışsın.
Sen bilmez misin ki grev hakkı alanın karşısındaki muhataba lokavt hakkı verilmesi mecburdur.
Lokavt nedir bilirmisin?
Memur böyle bir grev hakkına razı mı?
Yok lokavtsız grev hakkı istiyorsan senin seçtiğin hükümet versin.
Aynısını işçiye de versin.
Her maddenin çok uzun cevapları var ama nasıl olsa kabul etmeyeceksiniz.
Çümkü yazdıklarıma cevap vermiyor ha bire çamur atıyorsunuz.
Benim kılıcım bu hükümete dönüyor.
Vaktiniz varsa bu günkü yazımı okuyun lütfen. Bu teklifim sayın Tezal için de geçerlidir.
Üstelik bu yazı iki yıl önce kaleme aldığım bir yazıdır.
Ya hayır söylemeyi ya susmayı tercih ederim.
Hayırlı sözlerim şimdilik bitti.
Selamlar.
bu ülkeyi yalnızca Özal ve Erdoğan yönetmiş olsalrdı eğer,şu an dünyadaki tek süper güç, Türkiye olacaktı....
aslında oturup kalkıp şükretmeliyizki 2002 seçimlerini şükür ki sayın Erdoğan kazandı... yoksa bu ekonmik kırizde yeryüzünden silinen ülkelerden biride, o/o 100 Türkiye olurdu emin olun bundan...
böyle vura vura kenidimize geleceğiz bir gün ama, umarım ki geç kalmış olmayalım.....çünkü boşuna dememiş bilge"vicdan hatırladıkça hiç bir suç unutulmaz"diye ....gün gelirde bir gün ksişirse yolarımız,birbirimizin yüzüne bakacak kadar yüzümüz olsun en azından öğle değil mi?....kapıları açarken ve kaparken geri dönme ihtimalini unutmamalıyız asla....
hayat bu çünkü..asla ve asla diye bir şey yok dünyada ..beklenmedik bir yerde tersine akar sular belki bir gün....kim bilir? kim bilebilir?
Türkiye ekonomisi büyüyor
Türkiye, 2026 yılında dünyanın 13. büyük ekonomisi olacak..14 Şubat 2010 / 12:58
Türkiye'nin dünya ekonomisinden aldığı pay yıllar itibarıyla yükselmeye devam edecek.
1985'de dünya Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) sıralamasında 17. olan Türkiye, bu yıl 16. sıraya çıkacak.
Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, 1985 yılında Türkiye'nin dünya GSYH'sinden aldığı pay yüzde 1,03 iken, bu payın 2010 yılında yüzde 1,35'e yükseleceği tahmin ediliyor.
Bu yıl ABD'nin dünya GSYH'sinden aldığı payın yüzde 19,60, Çin'in yüzde 12,73 ve Japonya'nın ise yüzde 6,04 olacağı öngörülüyor.
Dünya ekonomisinin yükselen yıldızlarından Hindistan'ın yüzde 5,1 ile 4'üncü, Almanya'nın yüzde 3,96 ile 5'inci, Rusya'nın yüzde 3,35 ile 6'ncı, İngiltere'nin yüzde 3,03 ile 7'nci, Fransa'nın yüzde 2,92 ile 8'inci, Brezilya'nın yüzde 2,89 ile 9'uncu ve İtalya'nın ise yüzde 2,46 ile 10'uncu sırada yer alacağı tahmin ediliyor.
2017'de Çin ABD'yi geçecek
Küresel finansal krize rağmen ekonomisindeki büyümeyi sürdüren Çin'in 2017'de ABD'yi geride bırakarak, ilk sıraya yerleşeceği öngörülüyor.
2017'de Çin'in dünya ekonomisindeki payının yüzde 17,49'a çıkacağı, ABD'nin payının ise yüzde 17,26'ya gerileceği tahmin ediliyor.
Söz konusu yıl Hindistan'ın payının ise yüzde 6,18 olacağı hesaplanıyor.
Önümüzdeki 15 yılda dengeler değişecek
IMF verilerine göre, 2010-2014 beklenen eğiliminin 2026 yılına kadar devamı halinde, dünya ekonomisine yön veren ülkelerin GSYH sıralamasının değişeceği düşünülüyor.
2026 yılında Çin'in dünya GSYH'sinden aldığı payın yüzde 23,61 olacağı ve 2017 yılında ulaştığı ilk sıradaki yerini koruyacağı tahmin ediliyor.
Halen dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD'nin 2026'da dünya ekonomisinden aldığı payın yüzde 14,24, Hindistan'ın yüzde 7,58, Japonya'nın yüzde 3,69, Rusya'nın yüzde 3,66, Brezilya'nın yüzde 2,59, İngiltere'nin yüzde 2,39, Meksika'nın yüzde 2,16, Fransa'nın yüzde 2,11, Almanya'nın da yüzde 2,05 olacağı öngörülüyor.
Türkiye 2026'da dünyanın 13'üncü büyük ekonomisi olacak
Gelişmekte olan ülkeler arasında bulunan Türkiye'nin ise 2026'da GSYH sıralamasında 13. sıraya yükseleceği tahmin ediliyor.
Etiketler: IMF, Almanya, Brezilya, Fransa, İngiltere, Hindistan, İtalya, Japonya, Rusya, ABD, Meksika, 2010
Biraz da sen araştır kardeşim.
Selamlar.
Engin bey ; asla saltanat sahibi olmadım ve olanlara yanaşmadım.
Ülkenin bu günkü haline iyi diyebilenler ancak saltanat sahibi ve yandaşlardır, taze elitlerdir, yeni hâkim sınıf mensuplarıdır.
Kiralar iyi ki düşmüş. Yoksa iki asgâri ücret, bir ev kirası olacaktı. O da varoşlarda üstelik !
Kara gözlüklerin, at gözlüklerinin sahipleri asla bunu kabullenmezler, bunda ısrar etmenin elbet te faydası yok.
Yükselen notumuzla dünyada kaçıncı olduğumuzu da bir araştırsanıza lütfen !
Fikret TEZAL tarafından 3/24/2010 9:38:15 AM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Beş yıl sonra ilk beşteyiz İnşallah.
100'ü bile hayal edemez muhalifler. Neden onlardan medet umayım.
Onlar halkımızla ancak fakirliği ve sefaleti paylaşırlar. Bu hükümet yavaş da olsa zenginliği paylaşıyor. Dindar oldukları ya da çok Ak oldukları için demiyorum.
İyi kadroları var ve tek başına güçlü bir hükümet kurmuşlar.
Diğerleri hayındı demiyorum. Onların bu şansı hiç olmadı. Olan da beceremedi.Yükü yüke ekleyip gitti.
Saltanatı olanlarda ölecek.
Beş hayvanı var amca oğlumun. Yıllık on bin lira geliri ancak oluyor. O bile Ak parti diyor başka demiyor.
Ne saltanat değil mi?
Evvela insaf olnalı insanda. At gözlüğü takanlar bile kara gözlük takanlardan iyidir. Çünkü boynunu çevirdiği her tarafı görür... :)
Ben senin doğruların değişecek diye yazmıyorum. Gerçeğin üstüne basma diye ikaz ediyorum.
Toplam akıl tek akıl gibi tez yanılmaz. Daha doğru kararlar çıkarır.
Sandıkta göreceğiz at gözlüğü ile kara gözlüğü.
Dostum gerçi sende kılıf bitmez.
Selamlar.
Güzel planlanmış ve oya gibi işlenmiş. Tebrikler.
" Mevcut iktidar dönemi............." ile başlayan satırlara kadar kendinizi objektif olmaya zorlamışsınız. Ve güzelce konuyu sermişsiniz.
Sonrasında da ustaca bir manevra ile yine her şeyi şimdiki hükümete bocalamaışsınız.
Önceki tesbitleriniz eksik olmakla birlikte doğrudur.
Kaynağı belirsiz rakamlarlı kara gözlükle inceleme huyunuz ortalığı yine zindan göstermiş size. " Kör oldum Allahım" diye bağırmanıza neden oluyor dolayısı ile.
Toki'nin kiraları yerlerde süründürdüğünü ve konut açığının konut fazlasına dönüştüğünü herkes biliyor. Kira öder gibi ev almayı hayal bile edemezdi bu millet. İç ve dış borçlar İMF'siz bile takır takır ödeniyor.
Herkes daha bakımlı. Ailenin her ferdinde cep telefonu var ve bunu su gibi kullanıyor. Bilgisayar devlet dairelerinde bile yokken hemen her eve girdi girecek. Gençlik markelı giyiniyor. Sıradan dükkanlardan alış veriş bile yapmıyor. Herkeste üç beş kredi kartı. Limitler tavan. Eğlence yerleri ful. Ev sahibi olma oranı AB Ve ABD'den yüksek. Dünyanın 16 büyük ekonomisi olmuşuz.
Global krizde devletter iflas ederken ve bütün ülkelerin kredi reytingleri üç kademe düşerken TC'nin kredi reytingi dünyanın sayılı kuruluşlarınca iki defa artırılmış.
Fakir halka çeşit çeşit yardımlar sürekli şekilde verilmiş. Eski hükümetlerin birikimleri temizlenmeye çabalanmış ve başarılı da olunmuş yer yer. Batan bankaların borçları, key ödemeleri, yüksek faizle ve kısa vadeli iç-dış borç. Terör, işsizlik ve fakirlik de basiretsiz eski hükümetlerin mahsülü.
Hükümet yatsa alkışlanacak. Çalışıyor yaçasına yapışılmış.
"Bir şeyler değişiyor ülkede. Hâkim sınıf değişiyor. Saltanat sahipleri değişiyor. Filler tepiniyor tepemizde ve bizler eziliyor altlarda !"
Ne doğru tesbit. Bunca feryad-ı figan ettiğine göre saltanatı çökenlerdensin. Ben ise emekliyim. Oturmuşum köşemde ALLAH'IM O ESKİ YAMALI HÜKÜMETLERİ, PAÇAVRALARI BİRDAHA BAŞIMIZA GETİRME" diye dua ediyorum.
Fakirlik demişsin; Kim ister milletinin fakirliğini?
Ama kronik bir sorun bir anda da çözülmez ki. Halk memnun oy veriyorsa siz kafası kuma saplı sahte aydınlar neden yırtınıyor olabilir?
Atacak çamur kalmadı nerdeyse. Rakamlarla oynuyorsunuz. Bütün rakamlar hükümetin lehine. Rakamlarla oynamayıp ne yapacaksınız?
Yarn TBMM'de anayasa üzerinde anlaşamayıp halka gitme kararı alınırsa ona da karşı çıkacaksınız. Çünkü halkın hükümete teveccühünü biliyorsunuz. Halka siz givenemiyor ve halka rağmen iktidar olmanın yollarını eşeliyorsunuz.
Güzel kardeşim halk altta kalmış ve eziliyor. Bu hepimizin umurunda. Ama bunu bu hükümet değil öncekiler yaptı. On nesillik borç bıraktı. Bir toplu isyanı önlemek için sosyal yardımlar acilen yapılmalı ve sürdürülmeliydi. Çünkü iyileşme zaman alacaktı.
Varsa daha iyi bir sihirli formülün açıkla, inandır bizi.
Sana nacizhane tavsiyem şudur. Evvela gözündeki kara gözlüğü çıkar. Bardağa öyle bak ki dolusu mu fazla boşu?
Ülke sorunlarına eğilen ve sivri kalemi ile bastırarak o sorunları işleyen duyarlı yüreğinizden dolayı sizi kutlarım.
Yazınız güzeldi. Çok az bir kısmına katılmadım. Onu da nedenleri ile yukarıda belirttim. Bana tahammülünüzden ötürü teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılar.
9 Numara
Engin Tatlıtürk tarafından 3/24/2010 9:33:58 AM zamanında düzenlenmiştir.