- 987 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PEKMEZ TADINDA
29/11/2009
Pekmez sever misiniz bilmem.Çoğu insanın sevdiğini,doğal besleyici olarak da özellikle kışın evine alıp yediğini biliyorum.İlkokulun son iki yılını bağlık bahçelik bir köyde,Hacıbektaş’ın Topayın (Akçataş) köyünde okudum.Ağabeyimin ilk öğretmenliğe başladığı şirin bir köydü.Oranın parmak üzümüne,kara üzümüne doyum olmazdı.O güzelim üzümlerin bir kısmı şarap olurdu,bir kısmı da pekmez.Üzümün çiğnenerek şırasının akıtılıp şaraba hazırlanması ya da pekmez kazanında kaynatılışı bugünkü gibi gözümün önünde.Şarabın evlerde kaçak yapılışı yasaktı. Evi okula yakın komşu Ali Dayı,jandarmaya ihbardan korktuğu için iki küp şarabını "Hoca,bunları okulun kömürlüğüne koy, burda şarap olduğu kimsenin aklına gelmez." diye okul kömürlüğüne koydurmuştu.Bazı akşamlar Ali Dayı misafirliğe gelince beni kömürlüğe yollarlar "Haydi,bir tas şarap getir." derlerdi.Ben de çocukluk bu ya,getirirken tadına bakardım.Şarap neyse de o köydeki pekmezin tadına doyum olmazdı.
Şimdi o şirin köyde çeşmelerin kuruduğunu,bağın bahçenin pek kalmadığını oralı bir arkadaş ara sıra anlatır.Bir de şaka ekler sözün sonuna "Bak,bizim şaraptan içtiğin için böyle yüzünden kan damlıyor."
Bir "pekmez akıllı" hikayesi anlatmak istedim de sözü böyle dönüp dolaştırdım.Ankara’da oturan Kırşehirliler iyi bilir.Kırşehirlilere diğer illerden gelenler "pekmez akıllı" derler.Köyüm,idari olarak Nevşehir’e bağlı olsa da çokları bizi Kırşehirli diye bilir.
1996 yılı Nisan ayında Ankara-Batıkent Mobil Lisesine atandım.Aradan iki üç ay geçti.Öğretmen arkadaşlarla birbirimizi tanıyıp yavaş yavaş şakalaşmaya da başladık.Bir gün öğretmenler odasında oturuyoruz.Ben odanın kapıya yakın bölümünde masadayım,iki üç arkadaş da koltuklarda oturuyor.Biri ağırdan ağırdan bana takılmaya başladı:
-Hocam,bu Kırşehirlilere neden pekmez akıllı diyorlar?
-Ben, Nevşehirliyim; ama yakın olduğumuz için Kırşehirli de sayılılırım.Zaten eski ilimiz de Kırşehir’miş.Pekmez çok tatlıdır,herhalde hemşehrilerimizin aklı da tatlı olduğu için öyle demişler.
Konuşma böyle şaka yollu sürerken öğretmenler odasının kapısında iri yarı,saçları dökülmüş biri belirdi.İşin ilginç yanı iki elinde de küçük pekmez bidonları vardı.Ayrıca da orada oturanlara dönmüş beni soruyordu:
-Efendim,iyi günler,ben Numan Kurt’la görüşmek istiyorum.
Şaşkın şaşkın soruyu sorana ve bidonlara bakan arkadaşlar beni gösterip:
-İşte, karşında oturuyor,dediler.
Bidonları masaya bırakıp elime sarılarak:
-Hocam,ben sizin Mucur’dan öğrenciniz Mahmut Sarıyıldız, uzun zaman geçtiği için tanıyamadım,kusura bakmayın.
Mahmut’la sarıldık,öpüştük.Arkadaşlar da şaşkınlık içindeydi.Hem görünüş olarak yaşı bana yakın olan birinin öğrencim olması hem de tam "pekmez muhabbeti" yaparken iki bidon pekmezle gelmesi onlara ilginç gelmişti.Mahmut bir okulda öğretmenlik yapıyormuş.Boş kalan zamanlarında da pekmez,acı toz biber gibi yiyecek maddeleri satıyormuş.Bu eski öğrencim Mucur’un İnaç köyündendi.Sohbetin ve olayın böyle çakışıp örtüşmesi üzerine epeyce konuşup gülüştük.
Daha sonra Mahmut sık sık okula pekmez,biber satmak için geldi.Ben de onu çalıştığı okulda ziyaret ettim.Çok ilgi gösterdi,iltifat etti.Hep pekmezle uğraştığı için böyle güleryüzlü ve neşeliydi Mahmut herhalde.Bu da işin şakası.
.............................
Bu yazıyı bir bayram günü yazıyorum.Boş otururken köyümüze yakın bazı köylerin bilgisayardaki sitesine de bakıyorum.Hepsinde soyadlarına göre aile fotoğrafları var.Sitelerine katkıda bulunmuşlar.Bizim sitemize de köyümüzü,köylümüzü tanıtan yazı ve fotoğraflar gelsin istiyorum.Pek ilgi çekmeyen uzun siyasi yazılar var.Gönderen arkadaşları kesinlikle eleştirmiyorum; ama bu yapıştırma yazıları ilgilenenler kaynağından da okuyabilirler.Birkaç defa yazdım; ama sonuç değişmedi.Öyle yazılar da gönderilsin.Asıl gerekli olan bir köy sitesinde o köyü,o köyün insanını tanıtacak yazılardır.Okur yazar herkesin köyüyle ilgili anlatacak bir şeyleri vardır. Başka köylerdeki insanların bile o siyah beyaz fotoğraflarına bakarken,o fotoğraflardaki bazı tanıdık yüzleri görünce mutlu oluyor insan.Her evin,her insanın ne öyküleri vardır.Bunun ille de polisiye olay gibi ilgi çekici olması gerekmiyor.
..........................
Bak
Çal şu kapıyı
Ne öyküler anlatırlar sana
Geçip giderken bu dünyadan
Senden de kalsın hatıralar
İçtenlikle,sevgiyle
Anlatılan
Anılar ki hepsi eski fotoğraflar tadında
Dökülen birer yaprak
Yaşamdan
..........
29 Kasım 2009
Numan Kurt
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.