- 570 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Değeriniz ne zaman anlaşılacak? Hala Bunu mu Bekliyorsunuz?
Çevremize maddi manevi anlamda bir çok katkıda bulunuruz. Karşılık beklemeksizin yaptığımız bu yardımlarda manevi olarak büyük bir hazdır. Özel hayatımızda daha çok karşılaştığımız bu durum iş hayatında bu kadar kolay değildir. Doğal olarak iş hayatı içerisinde müdahale edebileceğiniz çeşitli durumlarla karşılaşmışsınızdır. Birçoğumuzun önceki deneyimlerinden de bildiği gibi üzerinize vazife olmayan işlere bulaşmamanız gerekir. Asıl görevini yapmayan kişilerin neden olduğu aksaklığı görüp düzelttiğinizde ise ne bir teşekkür , ne de bir takdir görmüşüsünüzdür. Sadece bu olay örtbas edilerek geçilir.
Bundan sonraki benzer olaylarda ise ne kendiniz müdahale etmeyi düşünürsünüz ne de bir başkasına izin verirsiniz. Çünkü oluşan problemin sonucunda birisinin yada birilerinin zarar görmesi bu probleme daha çok dikkat çekecektir. Oluşan yeni düşünceye göre : değeri anlaşılmayan bir yardım yapmaktansa, problem oluştuktan sonra sorumluluğunu yerine getirmek, bu kişinin ön plana çıkmasını daha çok sağlayacaktır. Maalesefki bu böyle.
Bazı insanlar bulunduğu konumu daha güçlendirmek ve sağlama alabilmeyi düşündükleri için hata yapan kimselere yardım eli uzatmaz ve oluşan problemi daha başında farketmesine rağmen müdahalede bulunmazlar. Problem başa çıkılmaz bir hale geldikten sonra da konuya hakimiyetini tüm hüneri ile göstererek , sorumlu olduğu amirleri tarafından iftihar edilen bir çalışan olduğunu göstermeye bayılır. Amirleri tarafından her fırsatta örnek gösterilen bu kişi ile diğer çalışanlar arasında görünmez bir uçurum oluşmakta, bu yüzden de hiç kimse çalıştığı iş yerinin faydasına olan bir işe el atmak istememektedir. Eğer kendinizde de böyle bir yargı oluştuğunu düşünüyorsanız, sizi buna iten sadece bir-iki olumsuz örnektir.
Bu olumsuz örnekteki gibi, Bazı kişilerin egolarını tatmin etmek için başvurduğu, önemsiz gibi gözüken ama sizin işinize karşı olan tutkunuzu derinden etkileyen eylemlerdir. Sadece iş çevrenizde değil, nerede olursanız olun, yaptıklarınızı yada yapacaklarınızı başkalarının değerlendirip sizi farketmesini beklemeyi düşünmemeniz gerekir. Çünkü sizin ; İşyerinizi, evinizi yada sevdiklerinizi düşünerek atacağınız her adım kendiniz için yaptığınız bir adımdır. Dar görüşlü yada olaya sadece ticari açıdan bakmaya alışmış insanların kriterlerine uygun bir şekilde yaşamaya başladığınızda , sadece onların ilgi alanları yada bakış açıları arasında hapsolursunuz. İstemeyerek nereye doğru sürüklendiğinizi anladığınızda, sizi çevreleyen zincirler, etrafınızda birkaç tur dönmüş olacaktır.
Tecrübe ve deneyim, uzun yıllar çalışılarak, mesleki bilgilerini çok yönlü anlamda tazeleyerek, kullanabilen kişiler tarafından elde edilebilir. Tecrübeli personel olarak işin meslek ahlakı boyutunda ise, sorumlu olduğu çalışma alanı içerisinde (tecrübeli personelin olmadığı zamanlarda), işlerin arap saçı olmaması ve mevcut düzenin devam etmesini sağlayacak personel yetiştirmesi gerekmektedir. Muhtemelen sıklıkla rastladığınız bir sahneyi size hatırlatmak istiyorum. Tatilde yada kalabalık bir topluluk içerisinde, elinden telefon düşmeden , sürekli birilerine evrakların nerede olduğunu, müşterilerine ait ticari bilgilere nasıl bakılacağını tarif eden kişiler görürüz.
Dışarıdan bakıldığında bu kişinin çok önemli bir pozisyonda olduğunu düşünebiliriz ama şahsen buna o kadar da emin değilim. Çalışma alanı içerisinde ortak bilgilere çalışanların erişimini sağlayamayan ve mevcut düzenin nasıl işlediğini iyi ifade edemeyen yöneticiler, her ne kadar şikayetçi gözükselerde , bu tür gereksiz telefonları almak onların itibarını arttırıcı bir değer olarak nitelendirirler. Personelin kendi başına hareket etmesini kısıtlayarak, çalışma alanını daha verimli hale getirme deneyimlerini kaale almayan yöneticilerin, personelinden de bir şey beklemeye hakkı yoktur. Ticari anlamda, çalışma gücünün karşılığında ücret ödenmesi, yapılan işin sadece maddi tatmin düzeyinde kalmasını sağlar. Personelin işten soğuması ve ard arda yaşanan aksaklıkların sadece tesadüflerden ibaret olduğunu düşünmek bile büyük bir basiretsizlik örneğidir.
Çevremizde, sosyal sorumluluk projelerine sıkça rastlıyoruz. Yardıma muhtaç insanlara bir el uzatmak, maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarını okutabilmek, bireysel yada sivil toplum kuruluşları aracılığı ile yardımcı olabilmek gibi bir çok seçenekten birisini değerlendirebiliriz. Bununla ilgili çok güzel bir atasözümüz söylenmiştir." Bir elin yaptığı verdiğini, diğer elin duymasın". Yaptığımız maddi ve manevi yardımların kendi içselimizde bize hissettirdiği duygular direk karşılığını bulur. Bunun için kendimizi heveslendirebilir ve hedefimize varmak için elimizden geleni yapabiliriz. Buradan yola çıkarak, çevrenizde gözlemlediğiniz durumlar için elinizden gelen yardımlar, öneriler ve düzeltmeler için , sorumlu olduğunuz kişilerin yada sizi farkedecek insanları çok da baz almanıza gerek yok diye düşünüyorum. Bir konuda yeteneğiniz var ise, bunun değerlendirilmesi için kendinizi bu alanda önde gelen insanlara karşı ispat etmek zorunda değilsiniz. Belirli alanlarda tekelcilik anlayışı hakim sürdüğünden , hevesinizi kırabilecek bu tür adımlardan uzak durmaya çalışmanız gerekir. İşinizi iyi yaptığınıza inanıyor ve sonuçlarını insanlar üzerinde olumlu etkiler olarak görüyorsanız zaten doğru yoldasınız demektir. Sadece sıçrama noktanızın gelmesini beklemeniz gerekir.
Sorunlar oluşmadan önce nelerin yapılması gerektiği hakkında fikir sahibi iseniz, farkındalığınızı eylemi yerime getirmek için kullanmayı yeğleyin. Sadece değerinizi arttırmak için yada birilerinin gözüne girebilmek için yapacağınız eylemlerle değerinizin anlaşılmasını beklemeyin. Çünkü her başarısız denememiz, bizleri daha da geriye götürecek ve hiçbirşeye müdahale etmeyen , sadece boş konuşup eleştirmekten öte gidemeyen bireyler haline dönüşeceğiz. Yapılacak tonla işimiz varken, kimsenin onayı yada hoşgörü kanatlarına sığınmayı beklememize gerek yok. Çünkü bireysel yada organize olarak atacağınız planlı adımlarınız sizi daha yüksek noktalara bugünlerden taşıyacaktır. Kendinizi hala farkedemediyseniz , hala neyi beklediğinizi sorgulamanız gerekiyor. Bu hayat bana çok ağır geliyor diyorsanız eğer, ilerisi için emeklilik yıllarına kalmadan rahat bir huzurevi araştırmaya başlamanızı tavsiye ederim.
Yazan : Turgay GEZİCİ | www.bilincalti.com
YORUMLAR
Yazılarınızı okumamanın çok büyük kayıp olduğunu düşünüyorum. Görüş bildirmesem de elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum.
Kişinin bulunduğu konuma göre, sorumluluk alması tecrübe ve deneyim kazanması için gereklidir düşüncenize yürekten katılıyorum. Birer yetişkin olmadan önce, çocuklarımızı yetiştirir ve eğitirken yaptığımız en büyük yanlışlardan biri de bu değil mi? Biz ebeveynlerin temelde vermeleri gereken sorumluluk almak bilincinin eksikliği çocuklarımızın yarınlarında büyük sorunlara neden oluyor. Kendilerini yetersiz, eksik hissediyorlar ve korkuyorlar.
Teşekkür ediyorum. Saygılarımla
Turgay GEZİCİ
Kendimizi, hayatın neresine konumlandıracağımızı uzun çabalar vererek belirliyoruz yada hala bunun için çaba veriyoruz. Toplumumuzdaki yaygın kanı ; bir işe başlayalım da gerisi gelir mantığı olduğu için , en önemli konular için bile geleceğimizi riske edecek kararlar verebiliyoruz.
Sorumluluk almanın önemini ve çevremizdeki insanların kriterlerinden biraz olsun sıyrılıp kendi ilkelerimize göre hareket ederek alınan sonuçların daha faydalı olacağını ifade etmek istiyorum.
Değerli görüşleriniz için teşekkür ederim. Makalelerimin sizler gibi değerli insanlarda karşılık bulması benim için en büyük teşekkürdür. Farkındalık dolu günler dilerim efendim.