- 1076 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
Çıplaktır Aşk Doğduğunda...
Doğduğumuz zaman nasıl çıplaksa bedenimiz; ruhumuz, yüreğimiz de çıplaktır. Annemizin bize ilk sarılışı ile başlar, ruhumuzun giyinmesi. Memesine dudağımızı değdirdiğimizde yüreğimiz başlar giyinmeye. Güven ve sevgi ile ilk tanışmamızdır, o an.
Bedenimizi örten giysilerimiz gibi çeşitlidir sevgilerimiz de. Kimi otomatikmandır. Ailemizi, ebeveynlerimizi sevmemiz gibi. Kimi tercihlidir, arkadaşlarımızı sevmemiz gibi. Kimi hesapsızdır, farkında sızdır, plansızdır, istemsizdir sevdiğimizi sevmemiz gibi.
Duygular, çeşitlidir. Kimi öğretilmez, öğrenilir. Kimini hissetmeyiz, hissettiriliriz. Güven gibi, saygı gibi. Kimi ise tam tersidir, hissederiz hissettirilmese de. Aşk gibi.
Karmaşık bir duygudur, aşk. Zaman gelir yıllarca dost dediğimiz insana âşık buluveririz kendimizi. Zaman gelir ağabey, kardeş gözü ile baktığımız oluverir aşkımız. Plansızdır. Hesapsızdır. Çok şeyini kurgulayabilirken hayatımızın, aşkı planlayamayız. Kime aşık olacağımızı seçemeyiz. Ne zaman aşık olacağımızı bilemeyiz.
Bazen bir bakıştır, aşk. Bazen bir gülüş. Bir dokunuş. Hatta bazen sessiz bir kelimedir. Öyle ansızın gelir ki hayatımıza. Bir gün, bir an, bir saniye bakarız ki; aşığızdır. Bazen dillenir, karşılıklı. Bazen suskunlaşır, yaşanır tek taraflı.
Ve öyle gariptir ki aşk, düz bir çizgi değildir, yaşanması. Ne kadar istesek de sokamayız bir kalıba. Şekli yoktur. Kuralsızdır. Yazılı olduğu tek yer, kalbimizdir. Bir kırar, incitir acımasızca. Bir güldürür, sevindirir, mutlu eder delicesine.
Beklentileri vardır, aşkın. Yaşanması istenen anları, davranışları vardır. Bencildir. Tek olmayı ister yürekte. Kızgındır, önüne geçen her dosta, arkadaşa. Savaşları, mücadeleleri sever. Bıkkınsızdır, anlatmaya çalışır kendini hiç pes etmeden. Yılgınsızdır. Verdiğini, almak ister. Olduğu kadar olmak ister, aşkında.
Konuşkandır, kimi zaman. Çokça da sessizdir. Söylenmemiş sözlerde arar kendisini. En uzun konuşmaların sonunda ki bir davranışta bulur değerini. Tavırlar anlatsın ister, varlığının önemini.
Paylaştıkça büyütür kendini. Bilmek ister, deniz kenarında, akşamın son ışıklarını izlerken içilen içkinin ilk yudumunda olduğunu. Duymak ister, o ilk yudumun şerefe sini. Başın yastığa değdiği anda, günün ilk ışığında olduğunu. Hastalıkta, sağlıkta, mutlulukta, huzurda olduğunu bilmek ister. Gidilen yolda, varılan yerde olduğunu bilmek ister.
Kırılır, kendini her bulamayışında. İncinir, bakılan yerde olmadığını anladığında. Küser, unutulduğunda.
Ve öyle bir duygudur ki aşk;
En bitti dediğimiz yerde yeniden başlar.
En sönmüş ateşin küllerinden yeniden doğar.
Eser Akpınar
İzmir
20.03.2010
YORUMLAR
Sevgili Eser hanım. Günümüzde aşklar yalnız ve yalnız ölümü çağrışıtırıor bana. Kadına aşık olan adam, kadın karşılık vermediğinde, benim değilsen kimsenin olmayacaksın diyeip öldürüveriyor hemde en kalabalık alanda.
Aşk ölmek değil, yaşamın müjdecisidir bana göre. Belki de ben öyle algılamak istiyorum ve bu günki aşklara meydan okurcasına. Belki de aşkın nefes almak olduğunu bildiğim için böyle düşünüyorum, belki de ben aşkı, yine sevdam ile giyindirip, sevdiğimi ortama saldığım içindir bu düşüncem bilmiyorum.
Yazınız gerçekten çok güzel. Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize
Günümüzün aşkları ile, eski zamanlardan dinlediğimiz aşk destanları arasında o kadar çok fark var ki...Ben de Engin beyin düşüncesine katılıyorum...Hani şimdilerin meşhur sözü var "elektrik almak", kalpte ufacık bir kıpırdama aşk diye nitelendiriliyor ve saman alevi gibi başlayıp,hemen bitiyor...Herkes sevmeye seviyor da,bir müddet sonra kendinden taviz vermeye kalkınca kimse o tavizi vermiyor...Yanıp tutuşan kalp birden soğuyuveriyor...Eser hanım'cığım güzel yazınız için yüreğinize sağlık...Sevgilerimle
Eser Akpınar
Teşekkür ederim...Sevgiler yüreğinize...
Yazı çok güzel ama aşkın aşırı abartıldığını düşünüyorum. Kara sevdaların kanlı düşmanlıklara dönüştüğünü çok gördük maddiyatsızlık yüzünden.
Aşak kısa süreli bir hormon salgılama olayıdır. Devamı ticari kovalamacadır.
Saygı ve sevgiler.
Eser Akpınar
muhteşem...
Yazıdan daha güzel bir yorum olmuş. Teşekkür ederim Engin bey...
teşekkürlerim ve saygımla...
Kırılır, kendini her bulamayışında. İncinir, bakılan yerde olmadığını anladığında. Küser, unutulduğunda.
Ve öyle bir duygudur ki aşk;
En bitti dediğimiz yerde yeniden başlar.
En sönmüş ateşin küllerinden yeniden döğar.
Diyor aşk için yazar.
Ne kadar güzel bir final,Sayın Aslanlı.
Sayfanıza hayat ve aşk üstüne yazılmış kısa bir şiirimi bırakıyorum izninizle.
Sevgi ve saygılar efendim.
Kısa bir öyküdür hayat
Uğruna kıpkızıl acılar çektiğimiz
Ve kısa bir şarkıdır aşk
Bir kez daha dinlemek için delirdiğimiz
Eser Akpınar
''Doğduğumuz zaman nasıl çıplaksa bedenimiz; ruhumuz, yüreğimiz de çıplaktır. Annemizin bize ilk sarılışı ile başlar, ruhumuzun giyinmesi. Memesine dudağımızı değdirdiğimizde yüreğimiz başlar giyinmeye. Güven ve sevgi ile ilk tanışmamızdır, o an.''
Bütününü çok güzel bulduğum, keyif aldığım yazının, bu ilk paragrafı büyüledi beni de, okuyan herkes gibi..
Fikret TEZAL tarafından 3/21/2010 7:07:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eser Akpınar
Güçlü aşklar,ayrılıklara katlanmasını bilir:Ferhat ile Şirin v.b.gibi...
Eğer vaz geçemiyorsan aşkını benciliğe sokarsın...
aşkın acı vereni değerlidir.
AŞKI AKICI BİR DİLLE ÇOK GÜZEL VURGULAMIŞSINIZ...
YAZAN YÜREĞİ, KUTLARIM...
SEVGİLERİMLE...
Eser Akpınar
Aynı şeyi Ferhat-Şirin, Tahir-Zühre gibi çiftler yaşasaydılar. Yani Kavuşsalardı. Acaba ne olurdu?
Aşk, ayrılık ve acı ile besleniyor. Dediğiniz gibi.
Teşekkürlerim ve saygımla...
Eser hanım aşkın kitabını yazmışsınız ne kadar güzel olmuş. Üç harflik bir sözcük; koca destanlar yazdırmış. Kaleminizden düşüncelerinizi paylaşmak inanın zevkliydi. Teşekkürler diyorum. Çok eski bir şarkı vardı bir an onun melodisi geldi kulaklarıma "Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin, madem ki son şarkının kırık bir güftesiydin neden yarım bıraktın neden bırakıp gittin gide uzayıp gidiyorum. Sevgilerimle...
Eser Akpınar
AŞK....ne mevki.....ne servet.....ne örf..... nede adet..dinler....ırk....din....dil....tanımaz.....düşerse bir kıvılcım. gibi harlanırda harlanır...deden yaşındadır torunun yaşındadır....bazanda edep haya tanımaz....sayın eser hanım her yazınızdan sonra.....hepimize beyin jimnastiği yaptırıyor...ve hayatta var olan iyiyi ve kötüyü çok güzel sorgulatıyorsunuz....tebrikler