- 1850 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Çanakkale İçinde Vurdular Beni...
18 Mart, Çanakkale Şehitlerini anma günü!.
Nice 18 Martlar gelecek, Çanakkale Şehitleri de, Çanakkale ruhu da unutulmayacak inşallah! Bu bizim için çok önemli bir mesajdır.
Çanakkale Şehitlerinin mübarek kanları olmasaydı, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti de olmayacaktı. Bunu çok iyi biliyoruz ve Çanakkale şehitlerini minnetle, şükranla anıyoruz!.
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, Ya Rab ne güneşler batıyor!
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer,
Ne büksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i,
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi..
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın!..
Çanakkale Ruhunu iyi anlamak gerekiyor! Neden Çanakkale, niçin geldiler, nasıl saldırdılar, bu gücü nereden topladılar, Gelibolu Yarımadasını neden Cehenneme çevirdiler ve nasıl durduruldular? Hangi imanın, hangi gücün karşısında pes edip "Geldikleri gibi gitmek zorunda kaldılar?
"Çanakkale Geçilmez!" diye tarihe destan yazdıran Mehmetçiğin mücadelesi nasıl sonuçlandı? Böyle bir imanın yenilemeyiceği nasıl anlaşıldı? İşte bütün bunlar Çanakkale’de gizlidir; Çanakkale Geçilmez! fermanında gizlidir!...
Boyabatlı Ömer oğlu Mustafa
Yazdı bu destanı girerken safa,
Muradı gitmekti arşı tavafa,
Bugün bizden vatan razı olacak,
Nefer şehit, ordu gazi olacak!
Dağlara adını yazdıran yiğitlerin destanını tarih anlatmaya devam ediyor!.."Artık Sarıkamış, Çanakkale, Galiçya, Sakarya, Dumlupınar...şehitlerinin yanına gitmek ve ot tıkadıkları yaralarının üzerine gözyaşlarımızı akıtmak, onların canları ile verdikleri selamı almak zamanıdır!..""Onlar bizim hür ve bağımsız yaşamamız için hayatlarını verdiler.
Onları unutarak yaşamak esir yaşamaktır. Unuttugumuz her şehit düşmana teslim edilmiş bir siperdir. Vatan için şehit olmuş insanları unutmak vatana ihanettir!..."
Beş yerde yaram var yazamam mektup
Çoktandır oğlumdan haber yok deyip,
Elin beş vakit namazda açıp,
Kendini kedere salmasın Anam!
"62. Alay 1. Tabur başçavuşlarından Yozgatlı İsmailoğlu Rıfkı 23 Eylül 1916 da yaralı bir şekilde götürülürken alay komutanına yalvarıyor:" Aman Efendim, Bölük komutanı şehit oldu. Yardımcısı Bilal Efendi şehit oldu, ben bölüğe ancak yarım saat kumanda edebildim; yaralandım. Ne olur Allah aşkına cepheye bir komutan yetiştirin!..." Doğru bir taleptir; çünkü o cephe düşmemelidr; çünkü o cephe dimdik ayakta kalan vatandır!...
Havada bulut yok bu ne dumandır!
Köyde bir ölüm yok bu ne figandır,
Şu Yemen illeri ne de yamandır,
Ah o Yemendir, gülü çemendir,
Giden gelmiyor, acep nedendir?
Bir Alman subayı yüksek bir yere çıkarak Türk esirleri takdim ediyor: "Bunlar Türk subayları! Çanakkale’de düşmanı denize dökmüşler. Rus cephesinde savaşırken esir düşmüşler.
Oradan kaçmışlar ve şimdi yine cepheye gitmek üzere bir an önce Anadolu’ya ulaşmak istiyorlar!.
Bu Millet ölmez! Yaşasın Türk Milleti!..."
Semalardan tekbir sesleri geliyor,
Şehitler Allah’a yükseliyor!
Üstünde titreşen bin figanı zar,
Bu gece gök baştanbaşa kanlı bir mezar!
Çanakale ruhunu anlatmak zor! O imanı tarif etmek zor.
Bu millet Çanakkaleyi ve Çanakkale şehitlerini unutarak yaşayamaz!..Milli Mücadele ruhunu genç nesillere anlatmak zorundayız. Cennet Anadolu’nun kolay kazanılmadığını, korumanında bir bedeli olduğunu anlatmak zorundayız.
Çanakkale şehitlerini, Milli Mücadele şehitlerini ve tüm şehitlerimizi minnetle, şükranla anıyoruz!...
Ruhlarına binlerce fatihalar...
YORUMLAR
"Çanakale ruhunu anlatmak zor! O imanı tarif etmek zor.
Bu millet Çanakkaleyi ve Çanakkale şehitlerini unutarak yaşayamaz!..Milli Mücadele ruhunu genç nesillere anlatmak zorundayız. Cennet Anadolu’nun kolay kazanılmadığını, korumanında bir bedeli olduğunu anlatmak zorundayız.
Çanakkale şehitlerini, Milli Mücadele şehitlerini ve tüm şehitlerimizi minnetle, şükranla anıyoruz!.Ruhlarına binlerce fatihalar..."
Bazı dostlar farklı düşünüyor olabilir veya ben farklı düşünüyorum diye eleştirebilirler. Aslında hamaset edebiyatı yapmayı da hiç sevmem, lakin diyeceğim şudur “Eğer bu memleket dışardan, içerden, yandan, kenardan, ortadan yediği, maddi manevi bunca darbeye, bunca kazığa rağmen hala dimdik ayaktaysa herhalde bu aziz şehitlerin yüzü suyu hürmetinedir”
Allah bize “Çanakkale Destanı” gibi bir nimet lütfetmiş, kıymetini yıllarca bilmemişiz.
Bu gün Japonların devamlı söylediği bir “gerçekleri” vardır. Eğer oto sanayi, elektronik sanayi vs gibi birçok sektörde bu gün Japonlar bir dünya markası, dünya devi ise “Hiroşima” nın milli şuurun oluşmasında nasıl bir çimento vazifesi gördüğünü anlatırlar gururla.
Oysa bundan 20-25 yıl öncesine kadar Çanakkale savaşlarının geçtiği, bir nevi açık hava müzesi olan topraklarda, sahillerde kan ve kemik karışımı asil mirasın rantiyeye, şantiyeye ikinci kez kurban edilişine şahit oluyorduk. Plajlar, yazlıklar vs vs. Hani derler ya “kötü komşu mal sahibi yaparmış, ” Allah Anzak’lardan razı olsun, sayelerinde şehitliğimiz oldu.
Şükrolsun gitmek nasip olmuştu, görmüştüm, o haliyle bile içim sızladı. Ezineli Yahya Çavuş şehitliği neredeyse yazlıkların kenarında sığıntı gibi duruyordu.
Allah hepsinin ruhlarına gani, gani rahmet eylesin.
Saygılar, selamlar
NOT: ÇANAKKALE DESTANININ YIL DÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE YAZILARINDA BU ÖNEMLİ GÜNÜ KONU OLARAK İŞLEYEN OKUDUĞUM DİĞER YAZAR ARKADAŞLARADA AYNI YORUMU YAYINLIYOR ve DUYARLILIKLARINDAN ÖTÜRÜ HEPSİNİ TEBRİK EDİYORUM