- 775 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anneme
Bu yazı belki de hiç bitmeyecek...Bitmesi de mümkün görünmüyor...İnsan, çok özel hislerini neden paylaşır bilmiyorum...Demek duyguları saklamak da mümkün olmuyor...Anne, yazılarımıza girince, şiirlerin mısraları olunca; paylaşımın kapıları da aralanıyor...Paylaşmak istedim...Cana can olmuş insanı; annemi anlatmak hiç kolay görünmüyor...Annelerimizi anlatmak, hangi satırlara,hangi dizelere sığabilir ki...
Anne...Annem... Canım... Canımın içi...Şu an ellerim titriyor...Yüreğim yine yangın yerine döndü....Bir minicik kuşun yürek çırpıntıları var içimde...Ne çok yazmak istedim sana...Ne çok...Hislerimi anlatamamaktan korktum... Ya da seni eksik anlatmaktan...Yüreklerin çırpınışlarına sözcükler yetmez ya bazan...Yetemeyeceğinden korktum...Eksik kalacak her şey biliyorum...Yıllar önce sessizce aramızdan ayrıldığın günden beri, sözcükleri içime gömdüm... Artık parmaklarıma söz geçiremiyorum anne...Yüreğim, parmaklarım oldu ...
Hangi sözcük anne gibi sıcak kokar...Sen, sıcak kokuyorsun anne...İlk yağmurlar toprağa düşünce ve güneş açınca peşi sıra...Ve toprak doyumsuz kokulara yatar ya anne...Kokular toprak olur ya bazan...İşte öyle kokuyorsun... Tandırdan yeni çıkmış ekmek gibi ...Ekmek nimettir...Ve toprak berekettir....Bir senin,ekmeğin,yarin ve çocuklarımın kokusunu çok sevdim anne...Tüm kokular, anne sıcaklığından mı doğdu ...Tüm kokular dost olmalı anne kokusuna...Cennet; anne kokuyor olmalı...
Sana ait bir tek resmin kalmış geriye...Bir de kokun...O da siyah beyaz...Evimin en güzel köşesine asmışım onu...Gülümsemelerin yıllar olmuş; yıllar gülümsemelerinle akmış...Ve yıllar acımasız olmuş anne...Öğütmüş dişlerinin arasında sana dair bir çok şeyi...Her şey grileşiyor zamanla...Gözlerin,ellerin,saçların zamana yenik düşüyor...Silikleşiyor zamanla her şey...Ama; kokularına yenik düşüyor zaman...Hayatın en şiddetli kasırgalarına,fırtınalarına direniyor kokun...Yaşadıklarımız hayale dönerken zamanla,belli belirsiz oluyorsa da yüzün...Bir görünüp, bir yok oluyorsa da gülümsemelerin... kokun içimde,ellerimde,yüreğimde...Kokun benim; bak ben yaşıyorum anne...
Ne çok yokluklar gördün...Ne çok yokluklar çektik...Kışın üşüdük dondurucu soğuklarda; nefesinle ısındık...Ekmeğimiz oldu ama, katıksız kaldık çok zaman...Sevgimizi katık yaptık anne...Küsmedik,gücenmedik hayata...Sarılmaları umut yaptık...Bir döşeğe sığdırdık sarılmalarımızı...Sabrı öğrendik birlikte...Azlıktan,çokluk olduk anne...
Bundan tam yirmi beş yıl önceydi...Sessizce vedalaşırken bizimle...Hoşça kalın kuzularım derken...Gideceğini biliyordun... Gidip de dönmeyeceğini...Ölümüm yük olmasın yavrularıma demişsin, bizden habersiz dostlara...Hiç, ölüm yük olur mu çocuklara anne...
Son anlarında yanında olamadım ...Vedalaşamadık birbirimize...Soğuk bedenine dokunamadım...Ellerimle kazamadım toprağını...Bekletmediler seni,beklemediler beni anne...Ölen toprağa kavuşmak istermiş bir an önce...Oysa; sen toprak; toprak sen değimliydin anne...Kucağıma alıp ebedi yerine koyamadım ...Son bir kez yüzünü göremedim...Saçlarına dokunamadım...Ellerini tutamadım...Ölümün hep yalan geldi be anne...Hep giderkenki bakışların kaldı geriye...Bir de yavrularım deyişin...
İnsanın çocukken hayalleri vardır hani...Sözleri vardır çocuksu...’’Büyüyüp seni saraylarda yaşatacağım’’ deriz ya annelerimize...Kim bilir kaç insan söylemiştir bu sözleri... Şimdi saraylar eksik kaldı anne...
Çok hastaydın anne...Çok ızdıraplar çektin...Hastalıklarla boğuşurken sabahlara kadar, için için inlerken acıdan... Oğlum uyanır korkusundan, iki büklüm yastıklara tutunurken...Sessizce seni izlerdim anne...Uyuyor görünürdüm seni mutlu etmek için...Sözler verirdim kendime...Seni saraylarda yaşatacağım anne derdim...Acılar nasıl içe gömülür,senden öğrendim anne...
Kısa cümlelerle nasıl dersler verirdin bizlere...Yürüyen atasözleriydin ...Sayfalarca kitapları omuzlardı sözlerin...Sözlerin, tam da yerine otururdu anne...Gönül kırmazdın hiç...Gönül dostuydun hep...Haksızlıklar karşısında şahin olurdun...Cehalet senden utanırdı anne...Hayat mektebinin en yükseklerini bitirdin...Temizdin...O yıkık dökük evlerimiz, nasılda da güzelleşirdi ellerinden...O bulgurun içine ne katardın be anne... Yufka ekmeğin içine döküp de yediğimiz pilavın tadını hiç bulamadım senden sonra... Bir de yanına kestiğimiz soğanın...Hiçbir yemek ellerinin kokusunu veremedi anne...Demek; tuzu sendin ...
Yaşıyorsa anneniz, hadi gidin annelerinizin yanına...Koklayın onu...Öpün... Uzaklardaysa sesini duyun...Sevginizi bir kez daha söyleyin...Annem için,anneler için...Öldüyse mezarına kokunuzu götürün...Bir demet papatya bırakın toprağına...Yarin çok geç olabilir...Saygılarımla...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.