- 1951 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
BUKALEMUN VE İNSAN
Bukalemun denince aklımıza ilk gelen özellik , bulunduğu ortamın rengine bürünen sürüngen bir hayvan olduğudur. Ben bu yaşıma kadar da görmemiştim.
Eşimle genelde öğle vakitleri yürüyüşe çıkabiliyoruz. Fakat oldukça şanslıyız. Çünkü hem kırsal hem de kentsel bir çevremiz var. Aynı günde her iki ortamı birden yaşayabiliyoruz.
Etrafıma bakmayı, dağları , bulutları, çiçek, böcek ve kuşları seyretmeyi severim ben. Etrafımız zaten dağlarla çevrili. Bulutlar deseniz, bir resasmın fırça darbelerini andırıyor adeta. Sahilde de en çok bebekler, çocuklar, güvercin, martılar , bir de köpekler dikkatimi çeker.
Geçenlerde bu yürüyüşlerden birinde, bir hayvanın üzerine basmak üzereyken eşim kolumdan tutup çekti. İri bir kertenkeleye benzettiğimiz bu hayvan, ürkütmüştü eşimi. O kertenkelelerden biraz korktuğu için, kırsal kesimde yürürken, bastığımız yerlere de bakmayı ihmal etmez.
Bir taneydi gördüğümüz bu bize çok değişik gelen hayvan. İleriki günlerde havanın güneşli olduğu zamanlarda devamlı görmeye başladık onu. Biraz korkarak da olsa izlemeye başladık. Bir gün beş altı tane birden olduklarını görüp şaşırdık. Ben küçük oğluma anlattım, hanım da komşulara anlatmış. Oğlumun ilk aklına gelen , Bukalemun oldu. Komşular da aynı şeyi söylemişler. Fakat beş altı tane birden olduklarına çok şaşırmışlar. Tehlikeli olduklarını, insanın direk kafasına saldırdıklarını söylemişler.
Dün tek başıma çıktım yürüyüşe. Fotoğraf makinemi de yanıma aldım. Hava güneşlikti ve dostlarımın iki tanesi oradaydı. Ürkütmemeye özen göstererek bol bol resimlerini çektim. Oradan geçen çocuklara da gösterdim ve dikkat etmelerini, taş atmamalarını tembih ettim.
Ben bu hayvanların bukalemun olduğu fikrine vardım , fakat ya yanılıyorsam ? İnternette biraz araştırdım ; oldukça benziyorlar. Fakat genellikle yalnız yaşadıkları yazıyordu. Oysa ben beş- altı tanesini aynı günde gördüğümden eminim. Eğer siz de yanıldığımı düşünüyorsanız, ya da ben gerçekten yanılmışsam, özür dilerim.
...............
Bulunduğu ortamın rengine bürünebilen insanlar da var mıdır acaba ? Bu soruyu kendime sorduğumda,önce Aziz Nesin’in ’Zübük’ adlı kitabı gelir aklıma. Sonra onun filmi. Kemal Sunal, gerçekten çok iyi oynamıştı o filmde de.
Bir de köyümün insanlarından birinin durumu benziyor bukalemuna ! İlk olarak birden fazla parti rozetini bana gösterdiğini hatırlıyorum. Bir tanesi günün iktidar partisine, bir tanesi de yakınlardaki seçimi kazanması muhtemel muhalefet partisine aitti. Çok iyi tahmin etmiş olacak ki, o seçimlerde aynen öyle oldu.
Kendimi bir yere bağlı hissetmeyi kabullenemediğimden dolayı, siyasetin en koyu döneminde üniversite öğrencisi olduğum halde, hiç bir parti ya da derneğe üye olmamış, bu tür faaliyetlere katılmamışımdır. Kendimce fikirlerim olmuş, fakat herkesin doğrusuna doğru diyebilmeyi erdem olarak kabullenmişimdir.
Fakat köye yerleştiğimde, orta okul bitirme sınavlarından arkadaşım olan Erol Kaya, Refah Partisi’nin Pendik İlçe başkanı olduğunda çok ısrar edip, köye kadar gelip beni üye yapmıştı. (Kendisi daha sonra AKP’den üç dönem belediye başkanlığı yaptı) Bir kez toplantılarına katıldım. Bir kez de sandık görevlisi oldum.
Köyde öyle bir adım çıktı ki sormayın ! Az önce size sözünü ettiğim , bukalemuna benzettiğim köylüm,benim o partiden bir çanta dolusu para alıp köye dağıttığımı bile yaydı. Buna inanan birisi yüzüme karşı benim böyle bir şey yaptığıma yemin bile etti.
Yani ben köyün istenmeyen adamı oldum. Çünkü bizim köyde siyaset yapılmazdı.
Sonra ne mi oldu ? Refah Partisi kapatıldı. Ben bir daha hiç bir yere üye olmadım, siyaset falan da yapmadım. Öyle ki, AKP’den Pendik belediye başkanı seçilen arkadaşım Erol Kaya’yı ne tebrik etmeye ne de ziyarete bile gitmedim. Çünkü siyasetten o kadar soğumuştum ki, siyasi olan hiç kimseyle görünmek istemiyordum. kendisi ile dışarıda görüşüp sohbet, muhabbet ettiğim oldu. Pendik’e çok önemli hizmetleri de olmuştur.
Bizim köylü, aynen bu partinin adamı oluverdi. İmam efendiye yanaştı. Camiiye dernek kurdu. Köylüyü otobüslerle C.A.H’ nın sohbetlerine taşıdı. Ziraat Bankası’ndan kendi adlarına hayvancılık kredisi alan köylüler, Halk Bankası’ndan esnaf kredisi alanlar bile ona ve İmam efendiye verdiler paralarını. Dernek yararına - makbuzsuz- toplanan paraları bile kullandıklarını itiraf etmekten çekinmediler. Yıllarca tek bir makbuz bile kesmedikleri anlaşılınca apar tıopar derneği kapattılar. Şu ana kadar haklarında herhangi bir soruşturma açıldığını duymadım.
Şimdi imam efendi biraz zengin, bukalemun örneği arkadaş hemen hemen en zengin olarak şehire açılmış vaziyette. Köylünün kendi adına çektikleri kredileri yüksek fazile başkalarına vererek kazanmış en çok parayı. Halâ de faizciliğe devam.
Köylüm deseniz, çoluk çocuğu bile dinci ve siyasetçi olmuş. Siyasetin S’sini bile bilmeyen kadınlarımız çarşaflara bürünmüş ve siyaset yapıyorlar.
Bunların hepsine gülüp geçiyorum ama gülemediğim bir başka olay var ki çok kötü : Duyduğuma göre köyümün gençleri uyuşturucuya, hapa- esrara fena dadanmışlar bu ara. Neredeyse çocuk denilecek yaştakiler uyuşturucu kullanır olmuş.
Vah köyüm, vah köylüm benim....
Fikret TEZAL
Fotoğraf : Fikret TEZAL
YORUMLAR
neyimiz bozulmadıki... kardeşim....insan çıkarı için her kalıba giriyor bahsettiğiniz bukalemunlar..o kadar çokki.....sürekli türüyorlar....gençlerin uyuşturucuya alışmaları çok korkunç... ne olduk....nereye gidiyoruz....ders veren yazınızı kutluyor saygılar sunuyorum...puanım tamdır
Merhaba efendim, yazınızı muhtevalı. Zevkle okudum, ancak resimdeki kertenkele türü bukelamun değil. Ve saldırgan da değil. Bukelamunlar da zarasızdır. Tebrikler.Selam ve saygı. Bu tür kertenkeleler kayalıkalrı sever. bukelamunlar ağaç dallarını mesken tutmayı. Bir de bukelamunlar bu türler gibi hızlı değildir. Ağır hareket ederler.
Fikret TEZEL
Bizim köylerin klâsik kadın kaıyafetleri vardır. Normal baş örtüsü, siyah yeldirme ve şalvar. Son yıllara kadar ayıplanırdı siyasetten söz edenler. Erbakan Hoca alaya alınırdı üstelik. Çarşaf tyoktu bizde, türban da yoktu. Şimdi siyaset başlamış, kılık kıyafetler değişmiş, dünün keşleri ,sakallı hocalar olmuş. Bunlara saygı duyuyorum, karışmak haddim değil. Fakat yıllardır tanık olmadığım uyuşturucu illeti bu çocuklara- gençlere nasıl oluyor da siyasetle birlikte bulaşıyor ? Beni düşündüren ve rahatsız eden asıl mesele bu !
Fikret TEZAL tarafından 3/14/2010 6:01:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
Güzel bir yaziydi,tabiki o hayvani da Allah yaratmis ama cok igrenirim böyle hayvanlardan.
Bir de nekadar güc vermis Allah bazen bir böcek bile insani öldürebilir.
Yani güc kimde belli degil.
Fikrini acikca söylemeyip yüze gülüp arkadan vuranlar,yerine göre oynayanlardan gecilmiyor dünya.
Her an her yerde bir bukalemun vardir.Hic sasilacak birsey bile degil bu.
Köylüm deseniz, çoluk çocuğu bile dinci ve siyasetçi olmuş. Siyasetin S’sini bile bilmeyen kadınlarımız çarşaflara bürünmüş ve siyaset yapıyorlar....
Carsafa bürünmüsler benim acimdan siyasete yakisamaz,din ile siyaseti ayirdedemeyenler de baska bir problem olusturuyor zaten.Madem ki carsaflisin yüzün gözün görünmeyecek herhalde millet seni yiyecek,okadar sarip sarmalaniyorsun.O zaman otur evinde diyesim geldi.Ne isin var siyasette .Atatürk anilarinda bir koltuk davasi diye bir ani vardi
Adam sonunda kesti kirk yillik sakalini koltuk icin.Hacilar hocalar bile bozulmus bu dünyada kisacasi eskiden beri.
degisik konulara deginilebilinecek bir yaziydi.
yüreginize saglik.
selam ve saygilar
hicbitmez tarafından 3/14/2010 5:00:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bukelemun olan hayvanlardan kormamak gerek galiba. Çünkü gerçek yaşamımızda onlardan çok daha tehlikeli, girdiği ortama göre şekil değiştirenlerin çok daha tehlikeli olduğunu ne yazık ki yaşayarak görüyoruz ve sanırım görmeye de devam edeceğiz. Günümüz siyaseti bunu gerektiriyor değil mi Fikret bey.
Çok güzel ve anlamlı bir yazı idi. Teşekkür ederim paylaşımınız için. Saygılar
Yazdıklarınızdan ilk bölümdeki bukalemunu tam olarak karar veremedim. Aynı resimdekileri ben de Arsuz'da yazlığım varken çok görürdüm. Zararsızdılar. Ve çoklu olarak yaşarlardı.
Diğer bölümde ise bukalemun örneğinden hareketle yazmışsınız. Tabi o çevreyi bilemediğim için birşey diyemem. "Ama bukalemun gibi insanlardan Allah bizi korusun." derim...
Selamlar...
DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR YAZIYDI.
YETKİLİLER DAHA ÇOK DÜŞÜNMELİ OKUYUP.
GELECEĞİMİZİN GÜZEL OLMASINI İSTİYORSAK GÜZELLİKLERİN BİR BİR BİTMESİNE İZİN VERİLMEMELİ.
KÖYLÜMÜZ DE, ŞEHİRLİMİZ DE, GENCİMİZ DE, İHTİYARIMIZ DA OLMASI GEREKEN NOKTA DA OLMASI GEREKTİĞİ BİÇİMDE OLMALI.
YOKSA GELECEK ÇOK VAHİM OLACAK.
HATIRLATAN YAZIYI YAZAN YAZARA SAYGILAR.
Bir yerde okumuştum, yazar bir tespitte bulunmuştu;
Yoksulluk, sefalet içinde büyüyen çocuklar, ezilen etrafında kan ve gözyaşı döküldüğünü gören çocuklar, büyüdüğünde hayata kırılgan olarak atılırlar.Korkak pasif bir birey olur..Geçmişinde gördüğü sefaleti acıları yaşamamak için, bulduğu her fırsata atlarlar.Sinsi, mütevazi olurken, iki yüzlü,yanar döner bir insan olur.Suçlamak gerekmese de toplumun çoğunluğunu bu tehlikeli insanlar oluşturur, diyor yazar...
Amerikalı bir yazardı ama sanki bizim toplumu anlatmış gibi, bukalemunun değişik bir tarifi de olabilir..
Toplumun en büyük sorunlarından birisini yani insanımızı?? sorgulamışsın..
TEBRİK EDERİM..
Fikret TEZEL
Fena bir deneme değil ama sayın Erol Kaya'yı eski bir Pendikl li olarak takip ettim.Bence kendisine haksızlık yapıyorsunuz,en azından bir tebrik mesajı atabilirdiniz.Pendik bir marka kent olmuştur.Bukalemun insan heryerde mevcuttur belkide yanınızda belkide içimizdedir kim bilebilirki.
Fikret TEZEL
Fotoğraftaki sevimli modelinizin bana da Bodrum gümbette modellik yapmışlardı üçü bi arada:))))Ben de bukalemun sanmıştım tehlikeli olduklarını öğrenince yazınızdan ucuz atlatmışım birine çok yaklaşmıştım zira, ya farketseydi beni direk kafadan yani:)))
Yazınız başlangıçtan konuyu alıp genişletmeniz ve sonucunuz siz bu işi çok iyi biliyorsunuz bana göre Fikret bey.Final, aman diyeyim birileri meydanı boş bulur, sahip çıkılmalı çocuklara.
Eş:)Hülya tarafından 3/14/2010 11:04:03 AM zamanında düzenlenmiştir.