- 972 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Gülümseyelim (Bu Ramazanda Sahurdan Bir Bakış)
“Gülümseyin” diyor psikologlar. Hatta “Gülün” diyor. “Kahkahalarla gülün, her fırsatta gülün…”. Ruhumuzun vazgeçilmez ilacına bir yaygın sözle de işaret ediyorlar: “Bir kahkaha bir pirzolaya bedeldir!”.
“Gülün, gülümseyin…” diyor reklamcılar. Ürünlerinin resim hileleri ile pırıl pırıl hale getirilmiş haline, görselliğin tüm becerilerini de katarak imrenilecek görüntüler sunuyor ve “Bu ürünle hayata gülümseyin!” diyorlar.
“Gülün!” diyor atalar. “Ananızı ağlatmayın, güldürün.” diyor babalar. “Gülümse ki, biz de gülelim.” diyor komşular. “Gülmek sana yakışıyor.” diyor şarkılar. “Gülümse ki sev!” diyor sevdalılar.
Radyoların sunucuları, televizyonların programcıları gülücüklerin insana etkisiyle başlıyorlar programlarına, arada kahkahalar da atıyorlar en seslisinden ve bitirirken de “Gülücükler eksik olmasın yüzünüzden” diyerek dualar ediyorlar.
Nerden mi aklıma geldi gülümseme ile ilgili yazı yazmak? Sahura yakın bir zamanda, çayın demlenmesi aşamasında minicik bir sohbet fırsatı bulduğum değerli arkadaşıma sordum: “Yazacağım yazımın konusu ne olsun sence?”…
Düşünmedi bile! “Gülümsemeyi yaz” dedi.
O an konu bana cazip geldi ve “Sahi, neden olmasın ki?” dedim.
Meğer ne zormuş!
Sahurdan beri düşünüyorum… Güleyim… Güleyim; ama niçin güleyim? Çevreme bakıyor, gülmek için nedenler arıyorum. Keşke ırmak kenarlarında altın arasaydım da, hiç değilse zenginlik hayallerime gülümseseydim…
Neden, niçin, nasıl, nerede, ne zaman güleceğim?
Kafam karışıyor… Düşünüyorum… Düşündükçe de gülmeyi unutuyorum…
Ramazan ayında evine ekmeği borca alıp götüren işsizlere mi, yoksa eti bolca alıp götürenlere mi? Fırın önünde bir lokma hediye ekmek için bekleşirken dili dışarı çıkmış ağlamaklı çocuklara mı, yoksa lokması fazla gelip rastgele fırlatıp atanlara mı? İftarını lüks lokantalarda altın tozlu çorbalarla açanlara mı, yoksa altınından vazgeçtik evinde sıcak çorba bulamayanlara mı?
Kime?
Ben de isterdim ki güleyim…
İsterdim ki yüce dinimin emrettiği fitreyi, zekâtı hakkıyla verenler olsun ki yoksullar da doysun. Gülümseyeyim yoksulların gülen yüzlerine...
İsterdim ki bol keseden yemin edenler yemin kefaretlerini hakkıyla versinler de, bu vesileyle doyuracakları yoksullar da doysun. Gülümseyeyim yoksulların sevinçli hallerine.
İsterdim ki çocukluğumdaki gibi tüm komşulara yemek dağıtılsın da, ben onların yediğini göreyim, onlar benim yediğimi görsün… Gözler ve karınlar, bir de vicdanlar doysun.
İsterdim ki herkes o yoksul ve işsiz olanlar kadar paylaşımcı olsun. Onlar kadar minicik şeylerle mutlu olsun…
YORUMLAR
Gülümsemek ve gülmke. Bu iki kelime öylesine anlamlı ve öylesine dolu dolu ki. Ama ne yazık ki günümüzde bu iki vazgeçilmez duyguları dudak aramıza almakta güçlük çekiyoruz. Çünkü güleceğimiz, gülümseyeceğimiz hiç bir şey kalmamış. Sokakta, karşılaştığımız insanlara gülümsemeye çalışırkan bile sahte olduğu her hali ile anlaşılıyor ya da gülen birini gördüklerinde insnalra " deli mi bu" diye soruyor kendine.
Keşek yapabilsek ve keşke her şey güllik, gülüstanlık olsa da yataktan kalktığımız an kahkahalar atmaya başlayabilsek ve çevremize de bu duyguları verebilsek.
Çok özel ve düşündüren bir konu idi güne getirdiğiniz. Teşekkür ederim paylaşımınız için Saygılar. Gülümeyeceğimiz günlerin gelmesi dileği ile
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Verecek bir şeyi olmayan tebessüm etsin diyor yüce yaradanımız.
Tebessüm yani gülmek de bir sadakadır, gülerek selâm verdiğin kişi mutlu olur.
Onun mutluluğu ayna gibi geri sana yansır. Ben öyle yapıyorum. Her sabah parka yürüyüşe çıkarım, tanıdık ve tanımadık kim varsa gülümserim. Selâm veririm. Somurtanlara bile...
Sonra bakıyorum, o somurtan insanın yüzünde aniden bir gülümseme peydah oluveriyor ve ben de mutlu oluyorum.
Her zaman gülün ve mutlu olun sevgili Turgay.
Güzel bir yazıydı kutlarım... sevgilerimle...
Turgay COŞKUN
Gülebilmek için yazdım ya :)))
Sevgiler...
Gülmenin insan ilişkileri ve sağlık açısından yararını anlatmayal işe koyulan yazarımız, ülke gerçeklerinin farkında olma bilinciyle, bize karşı gülmekten bile çekinmiş, haklı olarak.
Ev kirasına yetmeyen maaşa,
Çocuklara verilemeyen harçlığa,
Ödenemeyen faturalara,
Kesilen elektriğe, suya, doğal gaza,
Kapıda sıraya girmiş icra memurlarına,
Kilit vurulan iş yerlerine,
Sümen altından yapılan zamlara,
Bir de üstüne kaybedilen ve yenisinin bulunma ihtimali kalmayan işe,
Gülebilmek için tek çare, biraz kafayı üşütmek olsa gerek...
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Birçok kimseler, sağlığında kimseye bir şey vermez, ebedî hayat yolculuğu yaklaştığında, vasiyyet ederek hayır yapma gayretine dü-şerler Esasen hayır; can bedende, irade sende ve para kesende iken yapılacaktır
Allah rızası, bahâ ile değil bahane ile kazanılır, insanlara yar-dımcı olmak için her fırsattan faydalanmalı, hayır-severlikle Allah'ın nzasını aramalıdır
Basit bir gülücük ile
Belki bize canını vakfedebilecek birilerini bulacağız…
Belki bir dertliye ilaç, bir hastaya umut,
Bir yetim ve bir öksüz için hayatta tutunacağı bir dal olacağız.
Belki Bir kazayı bir kavgayı, önlemiş olacağız.
Bir tebessümün bir sadakaya eşdeğer olduğunu unutmayalım
Bu eylemi gerçekleştirmek için paramızın olmasına da gerek yok…
Hayatta gülümsemekten nasibini almamış gülücük fakirlerine, daha çok güler yüz gösterelim. Bir sadaka olarak…
Gülümsedikçe hayat geminin hayallerindeki limana daha çok yaklaştığını hissedeceksin,demişti bir arkadaşım:)
Çok uzattım ama bunuda yazmadan geçemeyeceğim. Bol keseden yemin edenler çok doğru Allahı şahit tutmak basit bir iddia değildir.
Ancak, günah olan bir işi yapmaya, yahut da sevap olan bir işi yapmamaya yemin etmişsek kefaretini vermeyi tercih etmemiz daha doğru olur.
ÇOk anlamlı bir yazıydı. yüreğine sağlık turgay bey..
sevgiler...
Turgay COŞKUN
"Ancak, günah olan bir işi yapmaya, yahut da sevap olan bir işi yapmamaya yemin etmişsek kefaretini vermeyi tercih etmemiz daha doğru olur."
Bu durumda kefaret ödemektense hiç yemin etmemek daha iyi değil mi :) Haaa kefaretle yardım etmek ise amaç yeminsiz de yardım edilebilir bence :)
Sevgiler...
YİNE GÜZEL BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİNİZ. YAZINIZ BANA BUGÜN BAŞIMDAN GEÇEN BİR OLAYI HATIRLATTI.UMARIM DÜZGÜN BİR ŞEKİLDE ANLATABİLİRİM.ARKADAŞLARLA OTURUYORUZ. KONU ABLAMIN KADINLAR KOLU ÜYESİ OLUŞU VE YARDIMA MUHTAÇ KADINLAR BULMAMIZ.
* KÖYDE KİMLER VAR YARDIMA MUHTAÇ BİLMİYORUM HER EWİ DÜŞÜNÜYORUM BULAMIYORUM DEDİM.
*ARKADAŞIM ASLINDA BİRİ VAR DEDİ.
ÇEKİNGEN BİR TAVIRLA, DEDİĞİ KİŞİYİ BENDE TANIYORDUM. ÇOK ESKİLERDE KALAN ARKADAŞIMIN ANNESİ ŞAZİYE ABLAYDI *KOÇASININ AYLIK GELİRİ VARMI DEDİM
*EWET AMA BEŞ YILDIR AYNI EWDE AYRI YAŞIYORLAR ÜSTELİK KOÇASI ONA YEMEK YİYEÇEK VE PARA VERMİYOR DEDİ.
ÜSTELİK 3 AY ÖNÇE ÜÇ ÇİNGENE EWİNE GELMİŞ EL EMEĞİ ÖRDÜĞÜ ÇORAPLARIN PARASI OLAN DÖRTYÜZ LİRAYIDA ÇALMIŞTI.
ARADAN KISA BİR ZAMAN GEÇTİ BELKİ ON DK.
KAPI ÇALDI. İÇERİ GİREN ŞAZİYE ABLAYDI BEN O KADAR ŞAŞIRDIM Kİ, BU KONUNUN ÜZERİNE TESADÜF ETMESİNE, HALA BİLE ŞAŞKINIM. HOŞGELDİN DEDİK OTURTTUK BİR KÖŞEYE
*BİZDE SENDEN BAHSEDİYORDUK DEDİM.
*İYİMİ KÖTÜMÜ DEDİ:)
*KÖYDE YARDIM EDİLEÇEK BİRİLERİ VARMI DİYE DÜŞÜNDÜK DEDİM MESELEYİ ANLATTIM
*AH KEŞKE DEDİ
ABLANLA BİR GÖRÜŞSEN BENİM İÇİN NE İYİ OLUR,YÜZ LİRA BİLE GELSE YETER BANA DEDİ
AMA BEN ÜÇ GÜN BURADA KALIÇAM OĞLUMUN YANINDA İSTERSENİZ HEMEN EWE DÖNEYİM DEDİ
*YOK SEN OĞLUNDA KAL BEN ABLAMLA KONUŞUR SANA ULAŞIRIM DEDİM
65 YAŞINDA BİR KADIN,YILDA SADEÇE OÇAĞINDA BİR TÜP GAZ YAKAN, ÖRGÜLERİYLE PARA KAZANAN BİRİ VE AYDA YÜZ LİRAYA RAZI OLAN
*PEKİ ŞAZİYE TEYZE EŞİNDEN AYRILSAN DEVLET SANA DAHA KOLAY BİR KAPI AÇMAZMI DEDİM
* YA BENİ EWDEN ATARSA DEDİ
VE ŞAZİYE TEYZE BU KONUŞMALARDAN SONRA GİTTİ
BÖYLE Bİ DURUMUN ARDINDAN, İNSAN GÜLEMEZ DİĞMİ,
AMA DURUN DAHA BİTMEDİ. ARAMIZDA Bİ KARAR ALDIK BELKİ ŞAZİYE TEYZE HİÇBİR YERDEN YARDIM ALAMAYAÇAKTI.
AMA BİZ ONA YARDIM EDİÇEKTİK, EWİMİZDE VE ELİMİZDE NE VARSA, GEREK BENİM ÇEVREM,GEREKSE ARKADAŞLARIMIN ÇEVRESİ HEPSİ, ONA GÖTÜRÜLMEK ÜZERE ERZAK,PARA,GİYSİ,AKLIMIZA NE GELİRSE HAZIRLAYIP ÜÇ GÜN SONRA KAPISINA KADAR GÖTÜRMEK ÜZERE ANLAŞTIK:) İŞTE BU DURUM BİZİ GÜLÜMSETTİ BELKİ BİR YARDIM HENÜZ GERÇEKLEŞMEMİŞTİ.TEŞEBBÜS ETMEK BİLE GÜLÜMSEMEMİZE MUTLU OLMAMIZA YETTİ.
EVET BENÇE GÜLÜMSEMEK İYİLİK ETMEK İYİLİK GÖRMEKTİ :)))
zahiira tarafından 3/14/2010 2:04:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Kutluyorum tekrar...
Sevgiler...
Onlar kadar minicik şeylerle mutlu olsun…
sanırım anahtar cümle bu.ufacık şeylerden bile mutlu olup gülümsiyebilmek marifet.şu anda yaşıyor olmaktan mutlu olup gülümsiyebilmek marifet,dostluklar edinip dost kalabilmekte marifet,küçük bir çocuğa umutla bakabilmek,bir sokak köpeğini sevgiyle okşamak marifet ve tüm bu yapabildiklerimiz için şükredip gülümsiyebilmek hatta kahkahalarla gülebilmek marifet.
ve hepsinden önemlisi eleştirdiğimiz şeylerin doğrusunu yapmak.kims edeil bizi ilgilendiren kendimiz.
verebiliyormuyuz fitremizi hakkınca,
yemin kefaretimizi ödüyormuyuz hakkınca,
soframız açıkmı gerektiğinde olduğunca,
düşünmüyorum dost elimden geldiğince uyguluyorum.bilmem bilirmisiniz deniz yıldızları hikayesini.bu bir tek yıldız için farkediyor işte beni kahkahalarla gülmemi sağlıyan da bu yapabildiklerim
:)))
sevgimle
Turgay COŞKUN
Sevgiler...
Düşündürücü bir yazıydı. Gülmek bir sürü acının içinde belki bir mola, bir kendini yenileme olsa gerek. Ama size katılıyorum. Üzülecek çok çok şey var.. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Saygılarımla...
Turgay COŞKUN
Selamlar...