- 1330 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
GÖZÜ YAŞLI GÜNLÜK-5
- Gönüllerin insanlarla dalga geçtiği anlarda
Durup da bir an tutulur benlik…
Hangi dalgadır kendini alt eden,
Hangi med-cezirdir böyle güçlü gelen,
Hangi meteordur gafil avlayan? -
Her şey, maviyi bile bölüşemeyen bulutlar yüzünden değil mi ki zaten! Ondan değil mi bunca akan gözyaşı? Hangi şimşek korkutmaz ki yürekleri?
Nice gönüller susarlar geçmişleriyle gelecekleri arasındaki bilinmez boşlukta sallanarak ve her susuşla pasları bin kez kararır… Oysa uzanmak ne güzel olurdu elinde begonyalarla geçmişin sahillerine ve kuşkuyu atıp yürekten, sövmeden hatalılara aydınlatmak ne güzel olurdu geleceği.
Nice suçlar var dünyada, nice suçlular... Güzel gibi görünen yakamoza çanak tutan deniz ve ay ışığı gibi, şu yeryüzünde nice güzellikler var el ele oluşan ama yakamozdaki güzelliğin suç olması gibi sorgulanır güzellikler, insan neden mutlu olur diye sorulmadan.
Ve sen insanoğlu, koyduğun kuralların içinde dört dönen ve boynunu çaresizce büküp her şeyi olduğu gibi kabullenen insanoğlu! Bilir misin anlamak ne kadar kutsaldır ve bilir misin anlamadığında sığınağın, suskunluğunun limanıdır.
Hadi, ya yanılgılar içinde pişman olup kal ya da kır zincirlerini ki görelim endamını yakamozda.
16.11.2009
SERAP HOCA
---------------------
----------------
İçimde binlerce ses var, her biri beni ayrı bir yere çekiyor… Oturup düşünmeye hasretim. Doluya koysam dolsa, boşa koysam alsa… Yılların dalları arasına sakladıklarımı kurutsam nefesimle de gözyaşları dinlense.
Neden ki bu dünyanın insanları böyle duyarsız… Başka bir dünya düşlüyorum: sevgilerine vefalı, dostlarına sadık. Artık oksijen tüpü takmadan dalabilmeyi istiyorum denizin ta diplerine ya da bir fay hattından içeri süzülüvermek istiyorum üzerimdekileri yırtmadan. Oralarda neler olup bitiyor ki. Bunca insanın ahlarını duyanlar neden unutkanlığı bu kadar seviyor ki. “Canım” demenin anlamını unutanların dillerine ağır bir zincir halkası takmalı ki unutmasınlar bu kelimenin gönüldeki ağırlığını da…
Kolay değildir gönülde izi olması gerekeni yıkayıp da atmak tuzlu sularla. Bak bir başka insan geliyor karşıdan; belki teğet geçer yolundan, belki de çapraz ilişkiler yaşanır bir süreliğine… Sonra mı, ne olacak ki elbette “ben” merkezli insanoğlu bulacak bir neden kendince ve gömecek onu da karanlık gecelere.
Yan, ağla! Bekleme kimseden vefa gülünü, senin bahçen gül mezarlığı olmuşken.
09 Mart 2010 Salı
SERAP HOCA
YORUMLAR
Neye yalan söyleyim. Geziniyordum yazılada.Siz çıktınız karşıma.Daha doğrusu yazınız...İnsan yazmaya gönül verirse,
kelimelere ,cümlerele hakim olmalıdır.Takıldım kaldım her cümlenize...Her cümleniz bir uzun yazı gibiydi.Hayran oldum.
Tüm yazılarınızı okumaya yüreğim el vermedi. Günler ayıracağım onlara. Okuyacak ve yazmaktan-belkide- utanacağım.
selam ve saygıyla...
serap hoca
Özü yaşlı günlük-5/ismini verdiğiniz yazınızı okudum…
“Hangi şimşek korkutmaz ki yürekleri?
Kuşkuyu atıp yürekten, sövmeden hatalılara aydınlatmak ne güzel olurdu geleceği.
Hadi, ya yanılgılar içinde pişman olup kal ya da kır zincirlerini ki görelim endamını
Hangi aşk, gönlü yaralamadan terk eder ki gönlü?
Hangi yürek, bile bile bırakır ıssız bir dağ eteğine sevdasını
Ne güzel sevgiler varken yaşamda
Vatan sevgisi, anne sevgisi, baba sevgisi, kardeş sevgisi…
Bir yürek ki sever de diyemez sevgisini… İşte o zaman sen aşkın kılıcını sımsıkı tutan adam, vur zincirine asi yüreğin ve sarıl sevdanın sahibine…
Sen uzaklardan yüreğime parmak izini bırakan sen,
Boş ver,
Ad koyma duygulara
Ve bırakma n’olur
Ellerim gibi ellerini.”
Bekleme kimseden vefa gülünü, senin bahçen gül mezarlığı olmuşken. “
Bu güzeller güzeli yazıyı gönül soframıza nakşeden sunan yürekler her daim sağ olsunlar var olsunlar…Hüseyin DAĞLAR….