- 2784 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Türk Romanı üzerine düşünceler
Türk romanı ile ilgili tartışmalar bitmiyor. Bu tartışmalar edebiyat dergileri ve gazete sütunlarına yansırken bir yandan da yeni yeni romanlar okuyucularla buluşuyor.
On yıl kadar geriye gittiğimizde Türk romanına bakacak olursak ortaya konan eserlerin başarılı olamayacağı görüşüne kapılmamız mümkündü. Böyle bir düşünceyi o zamanlarda eser yazan romancılarımız da inkâr etmiyorlardı. Romanımızın batı romanı ile boy ölçüşemeyeceği ifade ediliyor. Hatta daha da önemlisi “Türk romanı yoktur” gibi ciddi ifadelere de rastlıyorduk.
Gerçekten öyle mi?Yeni bir Türk romanı yok mu?...
Bundan on yıl kadar önceki düşünceleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım…
O zamanlara gelirsek.. Türk romanının olup olmadığı yolundaki kanatları belirtmeden önce “Türk romanı neden başarılı olamıyor?” sorusuna yönelmemiz gerekir.
Efendim, Türk romanının başarısını Batı romanı ilişkilerine bağlıyan romancılar mevcuttur. Bunlara göre Türk romanı Batı romanının etkisinde gelişmeye çalışıyor. Fakat bir türlü ilerleyemiyor. Romanımızın problemleri üzerine bazı romancılarımızla ilişkilerimiz, iletişimlerimiz oldu. Prof. Dr.Durali Yılmaz’ın romanımız için: “19.yüzyıl Batı romanını yakalama şansımız yoktur” diyor. Bunu Afet Ilgaz’a sorduğumda olumsuz bir şekilde tepki gösterdi. Ilgaz, yaklaşık olarak şunları söylüyordu:”Bizim romanımızın Batı romanı ile ilişkisinin ne anlamı var. Biz kendi romanımızı yapmalıyız, yazmalıyız. Türk romanını ortaya koymalıyız. Bizim düşüncelerimiz, inançlarımız farklı…” gibi sözler ederek “bizim romanımız Batı romanı ile neden kıyaslanıyor?” diyordu. Ilgaz Hanım aslında doğru söylüyordu. Türk romanının başarısızlığını Batı romanına göre adapte ederek kıyaslamak doğru değildir.” Türk romanındaki yanlışlık bazı ediplerimizin de ifade ettiği gibi romancılarımızın kendi insanını tanımamaktan kaynaklanıyor. Kendi insanımızın inançlarını eserlerine yansıtabilen kaç romancı vardır? Şöyle de diyebiliriz:”Türk romancısını cemiyetimizle, hayatımızla ilgisi ne kadardır? Türk insanını tanımada anlatmada samimiler mi?” Bugüne kadar fildişi kulelerden bakarak yoksulluk edebiyatı yaparak feodal yaşantılarıyla oturduğu yerden ahkâm keserek bir roman oluşturmaya çalıştılar. Böyle olunca da insanlarımızı yansıtan eserler ortaya koymadılar, koyamadılar.
Türk romanının batıdan etkilenmesinin yanı sıra kendi toplumunun tarihini yansıtmada yetersiz kalındı. Hâlbuki roman, yaşanılar tarihe de yer vermelidir. Geçmişle geleceğin eleştirisini de yapmalıdır. Hatta bazı romancılar romanın geçmiş romanların eleştirisini de içinde barındırmalıdır, diyor.
Türk romanın iyi zeminlerde olabilmesi için bu görüşlerimizin dışında başka problemleri de mevcuttur. Bunlardan bazıları: romancı için gerekli ortamın olup olmadığı, sanata duyulan ilginin yetersizliği, ideolojik yaklaşımlar, yayınevlerinin romancılara bakış açısı, romancıların basımevleri, kitapevleri ve okuyuculardan yeterli düzeyde destek görüp görememesi. Tüm bunlara bir de romancının ekonomik şartlarını ekleyiniz. Belki de Mustafa Miyasoğlu “Ahmet Mithat Efendi bizden çok daha bağımsız bir atmosferde roman yazmıştır.” diyerek yazarın olumsuz şartlarda roman yazdığı gerçeğine işaret etmiş olmalı.
Türk romanı bazı yazarlarımızın da dediği gibi taklitten öte gidememiştir. Fakat biz yine de o kadar karamsar değiliz. Zira Milli roman dediğimiz kendi insanını anlatan inançlarını, geleneklerini, tarihini, mekânlarını romana yansıtan romanlar da artık yazılıyor. Tüm bu düşüncelerden sonra şunu söyleyebiliriz: Türk romancısı artık kendi romanını yazmak mecburiyetindedir.
Günümüz Türk romanı içinse diyebileceğimiz belki de en önemli olgu roman metinlerinde insanımız ve toplumumuz derinlemesine dile getiriliyor olmasıdır. Bu bakımdan Türk romanına teknolojinin getirdiği yeniliklerin olumlu etkisini yeni anlam olarak açıklamak mümkündür. Romanda özgünlük ve çağdaşlık adına üretilen eserlerde duyarlılık görülmektedir. Ancak romanımızın dönüşüp yeni bir nitelik kazanmasıyla gerçekleşebilecek çağdaşlıkta kendi gelenekleri yerine kentsel dönüşüm ve dolayısıyla insanların düşüncelerinin sorgulamasının daha dikkat çekici olduğunu ifade edebiliriz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.