Kalbimizde ki Yanıklar
Kanlı gözyaşlarıyla büyüttük çocukluğumuzu. Sarılmak isteyince yalnızlığımız karşı çıktı. En sevimsiz yanlarımız, aslında sahip olduklarımız, kendimizi şuursuzca verdiğimizde kederlerimize; işte o zaman kazanmak yoktu sınavları. O zaman kaybetmek vardı, elimize geçenleri...
Koltuğumuzun altında sıcaklığını duymayı istedik sevdalarımızın. Bir tutamda olsa saçları sevdiğimizin, çekip almak istedik yanı başımıza ve sarmak istedik hiç gitmesin diye. Ama hep gittiklerini biliyorduk, bildiğimiz halde sevdik, ümit ettik kaldıklarını...
Yaşamak; titrek bir mum ışığında hayat dersine çalışmak ve gözü kapalı bilirim dediklerinden sınıfta kalmaktı. Karnelerimizi göstermekten çekindik annelerimize. Babalarımız kulağımızı çekti adam olalım diye. Adam olmak için sınıfları geçtik, adam olduk mu, bilemedik hiç. Birinciliğe oynadığımız çok oldu. Baktık ki, hiç birinciliğimiz olmamış ama sonunculuklarımız bile bizlere çok şey öğretmiş.
Kursağımızda hiç tüketemediklerimiz vardı, öğütemediklerimiz... Önce vurduk nehir kenarındaki ceylanlarımızı. Gözlerinde hayatı gördük acıdık bazen. Bazen biri yetmedi ikinciye geçtik... Şeytanla sözleşmiş cellatlar gibi, biletini kestik yüreğimizdekilerin. Hiç keşke dememek için neler heba ettik; hepsi birer koca keşke olan.
Dudaklarımızda mutluluk şarkıları, kalbimizde yanıklar, elimizde kirlerimizle, merhaba dedik hayata. Kucağımıza aldığımız da evlatlarımızı, sandık ki arınırız; ama arınmadık, arınamadık!.
Unutmayı istedik, çok istedik... Dedik ki kendimize; değmezmiş!. Oysa kocaman yalanlarımız boy vermişti çoktan. Tarlalarımız onlarla doluydu, kimini özenle büyütmüştük, kimini kendi haline bırakmıştık. Ölsünler istemiştik, ama arsızdılar ayrık otları gibi bitip durmuşlardı yeniden ve yeniden..
Satır aralarını okumuştuk hayat romanlarımızın. Bütününe bakmamak için sadece birkaç sayfayla geçiştirmiştik kendimizi. Ama okumasak da okuyanlar olmuştu elbet bizden önce. Ederimiz belliydi, dip not olarak hem de!.
Aynaların yüzüne bakamaz olmuştuk. Çocukken sevdiğimiz o güzel yüzümüz şimdi yırtıklarla dolu kocaman kara bir sayfaydı.. Üzerine nice adlar yazılmıştı, pek çoğu silinmeye yüz tutmuş olsa da... Yerli yerinde duranlar anlatıyordu karanlığımızı ve aydınlanmak için daha çok yolumuz olduğunu...
Uğrunda ölmeye yeminli olduklarımız oldu elbet. Hepsini kendimizden kıskandık . hakkımız olduğuna inandık onları sevmeye, ama sevilmediğimizde, haksız bulduk onları, kalpsiz bulduk.
Kasık ağrılarımızı, kalp ağrılarıyla karıştırdık. Bilemedik sevgide şehvetin olmadığını, asıl şeytanın aşk olduğunu!.
Talan Ayşe Kanca
YORUMLAR
Bu yazı herkes tarafından okunsaydı;
iddia ediyorum GÜNÜN YAZISI olma ihtimali çok çok yüksekti.
Sanat ve akıcılık harika. Düzen güzel. Görüşler yerli yerinde. Bu yazı
10
NUMARA.
KUTLARIM
anemon55
İlla ki günün yazısı olması gerekmiyor, sizin yüreğinizde iz bırakması yeterde artar bile dost...
Çok teşekkür ederim
umutla ve ışıkla kalın