ZAMANSIZ AĞLAMAK, ÖMRÜN BEDELİ..
İçimde zamansız ağlamanın hazzı mı var desem, hüznü mü? Bilmiyorum.
Gözlerime baskı yapan, dışarıya çıkma azmindeki gözyaşlarım, kimbilir hangi ağlamam gereken anın hatırasıdır ki şimdi şiddetli bir iştahla gelir bulur beni.
Düşünce de olan her şey gün olur, ya elden gider mazi mezarlığına, ardından ağıt yakılır ya da hayal olur, ufuktan kayan gün ışığı misali usul usul. İkisini de uğurlaması gereken gözyaşlarıdır lakin anın verdiği gafletle insan, gitmekte olan düşüncesinin yüzüne gülmektedir farkında olmadan.
İnsan tek cesetten ibaret olsa gülmenin bedelini zamansız ağlamakla hiç ödemeyecek belki de.. Ama öyle mi? Hayır. Ruh ve vicdan dantelasıyla örgülü bir varlık. Ceset, sadece kafes. Hatta derinliği olamayan, sığ bir zindan. O yüzden elden avuçtan kaçınca gülünesi yaşanmışlık, bedel ödemek gerekiyor zamanlı zamansız. Derken içten dışa kaynıyor bir kazan gibi buram buram yürek. Kaynamanın emaresi desen, gözlerden zamansız dökülen yaşlar..
Her damla bir bedeldir. Ağlamak ömre bedel...
İçimde zamansız ağlamanın hazzı mı var desem, hüznü mü? Bilmiyorum. Çünkü ömrümün bedelini ödüyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.