- 912 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEN BİR AZİZ YOLDAŞSIN! "KADIN"
1915’lerde, Mehmet Emin Yurdakul, Anadolu başlıklı manzumesinde, bir köylü kadını tasvir eder, sonra da ona, dolayısıyla millete hitaben, kadının toplum içindeki yerini haykırır:
Bir ses duydum, dönüp baktım, bir kadın;
Gözler dönük, kaşlar çatık, yüz dargın;
Derileri çatlak bağrı kapkara;
Sağ elinin nasırında bir yara;
Başında bir eski püskü peştamal;
Koltuğunda bir yamalı boş çuval!
--------------------
Sen bir aziz yoldaşsın:
---------------------
Lakin bizler bu hakları unuttuk;
Kadınlığı hayvanlıkla bir tuttuk;
Ninen gibi sana dahi hor baktık;
Seni dahi garip, yoksul bıraktık!
Yıl 2010;O günden bugüne 95 yıl geçmesine rağmen, bakın kadınlarımıza! Bir değişiklik var mı durumlarında? Birçok kadın, "ekonomik sıkıntım, toplumdaki konumum" derken, nerdeyse, anneliğini, kadınlığını, hatta vatandaşlığını unutmuş.
Bu karmaşa içinde "kadına" bir çıkış yolu arayan kadınlarınsa kaşları çatık,"yöneticilere" kırılmış. Sivil toplum örgütlerinde çalışan bu kadınlar ;"kadınları doğru ifade edebilmek adına" yaptıkları çalışmalarına destek beklerken, ne yazık ki onların da çoğu zaman önleri kesik!
Bu yüzden, birçok kadın da, sorununa yanlış ortamlarda çözüm arıyor. Bu alanlarda da, maalesef, sadece kadınlarımızın değil, toplumumuzun bile değerleri altüst ediliyor. TV’deki "evlendirme" programlarında, ya da göstermelik olarak var edildiği "siyaset" meydanlarında; kendine çizilen rolü oynarken "kadın" farkında olmadan saygınlığını yitiriyor. Resmen, birilerinin hesabı(!)"ya da reyting" uğruna rencide ediliyor.
Gelişim, değişim ve eğitim için çok önemli olan medya bile kadına vereceği bu desteği unutmuş görünüyor.. Kadın eğitilmeli, kadın gelişmeli, kadın sosyalleşmeli, kadın, toplumuna "kadın bakış açısı ile " hizmet edebilmeli. Bu mücadelesinde, sadece medyayı değil, yerel ve ulusal yönetimi de yanında görebilmeli
Bakıyorsunuz, TV haberlerinde; "Kravatlı kravatsız, şapkalı şapkasız, yazanlar, yazmaz durumunda bırakılanlar, konuşmaya korkanlar, susarak işini yoluna koyanlar.. vb" boy boy, yaş yaş erkekler; onlar, en üst yönetimde, önemli kararlarda, yönetim koltuklarında, en büyük paraların başında! Peki, "kadınlar " nerde? Onlar; haber aralarında, gündüz kadın programlarında, reklamlarda ya da gazetelerin ikinci sayfalarında; dayak yemiş, tacize uğramış, terk edilmiş, vurulmuş!
Bütün bu zorluklara ve engellemelere rağmen, kadın, yine de kadınca, annece, insanca; sosyal hayatı, ülkesi, yoksulluğu, çocukları için mücadele edip, toplumdaki yerini almaya çalışıyor. Toplum geleceğinin kadının elinde şekillendiği unutmayalım. Kadında artık reklamlardan haberlere geçmeli... önemli konularla anılıp, ciddi kararların altına imzasını atmalı... Hatta konumuyla ilgili ihtilal yapabilecek kadar bile ileri gidebilmeli...
Sadece konserlerle ve karanfil dağıtarak geçiştirilen "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü" kutlamaları, bu programlarla, çok göstermelik ve olsun bitsin havasında geçmektedir.. Kutlama adı altında yapılan bu tantanalar; "kadının gerçek amacına hizmet etmediği gibi" kadının toplumdaki yerini ve sorunlarını da hafife almak anlamını taşımaktadır. Ellere tutuşturulan iki karanfille, erkek, değer verdiğini, kadın da değerli bulunduğunu sanıyor. Hâlbuki "8 Mart" gününde, kadınlarımızın ne söylediği ve ne istediği konusunda, duyarlı ortamlar oluşturulmalı.... bu konuda çalışan kadınlar ve kadın hareketleri ciddiye alınmalıdır... Bu çok önemli!
Neden mi? Mustafa Kemal Atatürk diyor ki; "İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?""Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hatta erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.