- 7606 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Vatan Şairi Mehmet Akif Ersoy
Bu hafta sizlere Mehmet Akif’ten bahsetmek istiyorum. Hatta kendimce onun dili olmak, onun mısraları olmak, onunla dizeleşmek istiyorum.
Türk’ün kaderinde bir coşkudur Mehmet Akif Ersoy... Oluşacak selin yağmur bulutlarıdır şiirleriyle…
İstiklâl Marşı şairimiz, asıl adı Mehmet Ragif olan Mehmet Akif, 1873 yılında İstanbul’da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tâhir Efendidir.
Mehmed Akif milletini ve dinini seven, insanlara karşı merhameti ile tanınan, en önde gelen şairlerimizdendir. İstiklâl Marşı şairi olması bakımından "Vatan Şairi" ünvanını da almıştır.
Bazen adaletin timsali olur, Hz. Ömer’in sırtında un taşımasını anlatır öksüzlere... Bazen yumuşak bir yürek olur bülbüle dil verir... Bazen katı bir vatan aşkı ile adeta kükrer... İşte bu kocaman yürek Mehmet Akif’tir.
“- Ocak tutuştu, yemek pişti;
- Var mı teyze kabın?
Getir de indirelim...
- Var büyükçe bir kap, alın.
Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekleyecek!
Ömer çocuklara bir bir yedirdi üfleyerek…”
“-Eşin var, âşiyânın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüd tahta kondun, bir semâvi saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.”
“- Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.”
Bir seveni olarak, Akif’in en çok eleştirildiği konu olan, uygarlığa adeta düşman gösterilmesine isyan ederim...
Her gün gurur duyarak okuduğumuz ve çocuklarımıza öğrettiğimiz İstiklâl Marş’ımızın şairini “GERİCİ” gibi değerlendirmenin, aslında gericilerin eline koz vermek olduğunun acaba farkında mıyız?
Vatan şairimiz asla gerici olmamış, aksine uygarlık ya da medeniyet maskesi altına saklanmış mazlumları katleden batıya, kalemiyle kafa tutmuştur.
100 yıl öncesinden katleden devletleri görmüş 20. yüzyılın başındaki haykıran ses olmuştur.
1908 yılında mitingcileri eleştirdiği için, “hürriyete düşman” olarak isimlendirildi.
Mısır’da entari giymek yerine ceket, pantolon giydiği için “Hıristiyan Akif, gâvur Akif” olarak adından söz edenler vardı.
Halide Edip’in desteklediği Amerikan mandasına karşı sözlerinden dolayı, “Geri kafalı, yobaz, tehlikeli adam” olarak değerlendiriliyordu.
Mısır a gidiş sebebinin şapka takmamak olduğu bile öne sürülmüştü. Oysa bu tarihlerde cumhuriyet ilan edilmemişti. Milletvekilleri bile fes takıyordu…
Akif hayatı boyunca medeni olmamakla suçlandı. Bu sözleri sabır ve metanetle karşılıyordu.
Aslında tek cevabı kalemiydi Akif’in…
“-TEK BİR yetimhaneden, BİN YETİM sesi YÜKSELİRKEN, DİNLEYEN İNSAN MIDIR? BÜLBÜL SESİ.” diyerek ne kadar merhametli olduğunu anlatmıştır.
“- Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.” diyerek istiklal aşkını ve haksızlıklar karşısında susmayacağını dile getirmiştir.
“- Oyup sıçan gibi her dört adımda bir kemeri,
Deden mi açmış o miskin kılıklı kahveleri?
Hayır, deden sana, bak, hastaneler yapmış!
Yanında mektebi tıbbiye’ler, neler yapmış!” diyerek ise kahvehanelerin kumar ve boş zaman geçime mekânı olmadığına işaret etmiştir.
“-Ben hesabımı bilmem; ama haddimi çok iyi bilirim” diyerek gerektiğinde kendisini haksız eleştirenlere bu dizelerle cevap vermiştir.
“Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım:
Çiğnerim çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.” Diyerek de adalete düşkünlüğünü dile getirmiştir.
Keşke şu anda da Mustafa Kemal‘imiz olsa... Mehmet Akif’imiz olsa, İnönü’müz, Hamdullah Suphi’miz olsa... Mevcut var olanlara, o yılları anlatabilse ve yol gösterebilse...
Sözlerimi Akif’in 27 Aralık 1936 yılında hayata gözlerini kapamasından sonra yakın arkadaşlarından Fatih Gökmen’in dizeleriyle bitirmek istiyorum:
“Mum gibi yandı ciğer, çünkü vatan türküsünü
Hep geçen kapkara günlerde terennüm etti.
Çıktı “Kırklar” bir ağızdan, dediler tarihini
İçimizde vatanın şairi “AKİF” gitti…”
Şiirle kalın, sevgiyle kalın, Şiirlikız ile kalın…
7 Yaşımda babamdan İlk aldığım hediye Akif’in Safahat’ıydı.Şiiri sevmeme en büyük vesile vatan şairi Mehmet Akif’e vefa borcumdu bu yazı.Rahmetle anıyorum.
Canan Ekinci