İyi İnsan (7)
İyi insan
İlk karşılaştığımız 10 kişiye iyi insanı nasıl tanımlarsınız? diye sorsak, herhalde hepside doğru kabul edilebilen on farklı cevap alırız.
Her insanın bir "iyi insan" algısı vardır, bir de kültürlerin oluşturduğu ortak tarifler.
Herkes tariflere katılır, onaylar ancak, bilmek yetmediği gibi uygulamada bunlar birer birer kaybolur.
“ İyiyi bilmek ile yapabilmek arasındaki bağlantıyı, iyiyi yapabilecek bir karaktere sahip olmakla ” özetler Russel Gough.
Beydeba ise; “ insanı doğruluk ve mutluluğa ulaştıran bilgiye hikmet bilgisi denir, buna sahip olmayan idareciler de başarısız olur ” der.
Dikkat edilirse Russel Gough’a göre “iyiyi yapabilecek karakteri” Beydeba “hikmet bilgisi”nin insana kazandırdığını söylemektedir.
Kimi zaman ders ortasında dağılan dikkatleri toplayabilmek amacıyla bazı sorular sorar, ya da hikayeler anlatırım.
Yine bir gün ders ortasında aklıma geldi ve sordum; “ Çocuklar sizce tecrübe nedir? ”
Gelen cevaplar aşağı yukarı aynıydı ve tecrübeyi “yenilen kazıkların faturası” olarak tarif ediyordu.
Bunun üzerine ikinci soruyu sordum; “ Tecrübeli insan iyi bir insan mıdır? ”
Bu soru evet cevabına beyinlerini şartlandıran bir soruydu ve tereddütsüz bir şekilde bütün sınıftan “evet” cevabı geldi.
Bunun üzerine hiç beklemedikleri, şartlanmış beyin sınırlarını dağıtan, daha farklı bir boyutta düşünmelerini sağlayan son sorumu sordum;
“ Peki sizce iyi bir insan olabilmek için kazık mı yenilmesi gerekir? ”
Başkalarının hatalarını idrak ederek ondan ders çıkarabilen ve kendileri o hataya düşmeksizin yaşayabilenler asıl tecrübeli insanlardır.
Bununla beraber kendi hatalarından da ders çıkarabilen insan iyi ve tecrübeli insandır.
Eğer bir insan aynı hataya birden fazla düşüyor, her seferinde bir daha yapmam diyor ve tekrar yapıyorsa yani “ yılan deliğinden iki kez sokuluyorsa ” işte burada durup düşünülmesi gerekir.
İyi insan ne söylediğine ilaveten niye söylediğini de bilen, sahip olduklarının bedelini ödemiş ve bu nedenle sahip olduklarının değerini bilen insandır. Yaptığı hatalardan ders alabilen, tecrübeli insandır.
Ancak tecrübeler konuşularak aktarılamaz, karşındakinin onu anlayabilecek bir birikimi olması lazım ki anlatan da yorulmasın.
***
Günün birinde öğrencilerinden biri “Renklerin ustası” lakaplı ünlü ressama elinde bir resimle çıkagelir ve der ki; “-Hocam resmimi yorumlar mısın?”
Üstat hiç resme bakmadan öğrencisine döner ve;
“-Bu resmi kalabalık bir caddeye koy, yanına kırmızı bir kalem ve bir de beğenmedikleri yerleri karalamalarını söylediğin not bırak, ertesi gün resmi bana getir” der.
Öğrencisi denileni yapar, ertesi günü bir bakar ki resmin her tarafı kıpkırmızı karalanmış, morali bozuk bir şekilde hocasına gelir. Üstat;
“-Hiç üzülme, bir resim daha yap, onu da aynı yere bırak, bu sefer yanına kırmızı kalem yerine boya takımı ile beğenmedikleri yeri düzeltmelerini söyleyen bir not bırak” der.
Öğrencisi bu kez de denileni yapar, ertesi günü resme hiç dokunulmadığını görür, mutlu bir şekilde hocasının yanına gelir.
Üstat öğrencisine dönerek;
“-Bak evladım bu yaşadıklarının yorumu senin anladığın gibi değil. “- Dünyanın neresinde olursa olsun insanlar hep aynıdır. Bilgisi olsun olmasın her şeyi acımasızca tenkit eder. Kendilerinden bir fedakarlık istendiğinde ise hiçbiri elini taşın altına koymaz. ” der ve devam eder;
“- Bu nedenle sakın ola ki, tecrübelerini, bilgini ve birikimlerini anlamayan insanlara açma, onlarla tartışma ”.
***
“ Sahip olduğun şeyin kıymeti ona ödediğin bedel kadardır ” sözü birçok şeyi özetler.
İnsanlar neye değer verirlerse onu hisseder ve yaşarlar.
İyi insanlar toplumun çoğunlukla kabul ettiklerine değer verirler ve onu yaşatırlar. Pozitif enerji yüklüdürler ve dağıtırlar.
***
Sevdiğim bir dosttan kime ait olduğunu bulamadığım bir Kızılderili hikayesi dinlemiştim;
Günün birinde değişik ırklara mensup insanlar bir araya gelerek bir toplantı yaparlar.
Öğlen vakti yemek için dışarı çıktıklarında şehrin kalabalık gürültülü caddesinde yürürken içlerinden Kızılderili olanı arkadaşlarına seslenir;
“-Biraz durabilir misiniz? Bir çekirge sesi duydum.”
Diğerleri buna dönerek;
“-Hadi canım sende bu gürültü arasında çekirge sesini nerden duyacaksın?”
Bizimki arkadaşlarına hiç aldırmaz, yere eğilir, kaldırım taşları arasından yaralı bir çekirge bulur ve eline alır.
Bunu gören diğerleri;
“-Sen olağanüstü güçlere sahip olmalısın, normal insan bu sesi duyamaz!” dediklerinde Kızılderili cebinden bozuk para çıkartır ve kaldırımda yuvarlar.
Para şıngırtıyla kaldırımda ilerlerken çevredekiler paranın kendilerinden düşüp düşmediğini kontrol etmek için ceplerini karıştırmaya başlarlar.
Bunun üzerine Kızılderili diğerlerine dönerek onların şaşkın bakışları altında;
“- Gördünüz mü? İnsanlar neye değer verirlerse onun sesini duyarlar ” der.
***
Yaşadığımız toplumda neyin değerli olup olmadığını bilmek için müneccim olmaya gerek yok.
Günümüzde ne yazık ki aydınların değer yargılarıyla toplumun değer yargıları birbirine ters düşmüş durumdadır.
Televizyonlarda, nerdeyse bütün programları işgal eden ve kendilerine sanatçı diyen çoğu insan, ülkenin içinde yaşadığı problemlere hiç aldırış etmezler.
Kimi her anını kavgayla, kimi de aşk ve zevk alemleriyle baş başa bütün vakitlerini harcarlar.
Böylece negatif yönde topluma kötü model olurlar, sorumsuzluk ve saygısızlık gelişimini ise tetiklerler.
Kısa dönem askerlik hayatımız oldu. 2 ay süreyle üniversite hocasından kaymakama, gazeteciden, bürokrata kadar zengin bir yelpazede elit olarak algılanan bir tabakayla birlikte askerlik yaptık.
Orada anladım ki insanların etiketi ne olursa olsun, elbisenin altındaki benlik duyguları hiç değişmiyor, çöpçüden profesöre kadar, insan aynı insan.
Yemek zamanı geldiğinde yemekhaneye yarış içerisinde koşarak gidilirdi. Masalar önceden görevlilerce hazırlanmış, tabaklar, çatal-kaşık ve soğukluklar konulmuş olurdu.
Çok üzülerek izlediğim, masaya önceden koşarak gelenlerden bazıları hemen kendilerine ayrılan tabağın içine bakar, sonra diğerlerini kontrol ederek hangisi çok ise onu kendine alırdı.
Sanki tabağını aldığı, azıyla değiştirdiği kendi arkadaşı değilmiş gibi.
Defalarca söylediğimiz halde, hatta utanması için herkesin içinde;
“-Gözün doymuyorsa benim tabağımı da alabilirsin!” denildiği halde bu huylarından hiç vazgeçmediler, vazgeçecek gibi de değildiler.
Sevindiğim ise kısmetimize ne düştüyse o bize yeter diyenlerin sayıca daha fazla olmasıydı.
“ Demek ki iyi huy adını verdiğimiz davranış biçimine sahip olmak yani iyi insan olmak için etiket yeterli değilmiş ”.
Demek ki insanın evrensel değerlerine sahip çıkabilme, insanca yaşayabilme duygu ve davranışların kazanılabilmesi için etiket ve bilmek yetmiyor, eğitim gerekiyormuş.
Arabadan dışarı çöp atanlar, balkondan aşağı sofra örtüsü silkenler, piknik yerine artıklarını bırakıp gidenler, ortak kullanım alanlarını pis bırakmakta hiçbir sıkıntı duymayanları düşündükçe kültürün, eğitimin önemini daha da çok hissediyorum.
Zaman hızla geçiyor, bir şeyler yapabilmek için ise geç kalıyoruz. Yapacağımız şeyleri de yarına erteliyoruz.
Unutmayın bugün sizin için çok ama çok önemli. Ben, “ geçirdiğim yılların tamamını bugün olarak yaşadım, yarını hiç yaşamadım ”.
“Dünü değiştirme gücüm hiç olmadı, yarını yaşama gücüm de”.
Bütün yarınlar karşıma bugün olarak geldi, dün olarak gitti. Anladım ki ölünceye kadar bugünü yaşayacağım ve bugün öleceğim.
O halde işlerini yarına bırakanlar, hiç gelmeyecek yarınlarda o işe başlayamayacak olanlardır.
Not: Yarının dünü bugün olduğuna göre ; bugününü değiştiren aynı zamanda dünü değiştirmiş olur. Bu yönüyle düşündüğümüzde dünü değiştirme gücüne sahibiz demektir. Bu şekildeki değişiklik yarını da etkileyecekse; o halde yarını da değiştirebildik diyebilir miyiz? O halde ne yapacaksak bugün yapabiliriz, başka bir zamanımız yok!
***
Bektaşi’ye “yarın Ramazan” unutma demişler. O da olur, unutmamak için yazayım demiş, cebinden çıkardığı bir kağıda “yarın ramazan” yazmış.
Her sabah kalktığında yazdığı yazıyı okuyarak günlerini geçirmiş. Bir gün davul seslerini duyduğunda bayramın geldiğini anlamış ve;
“-Hey mübarek anlamadan nasıl da gelip geçti” demiş.
Güzel sözler;
“Yarın” sözü işi baştan savmanın süslü bir paketidir.
Devam edecek.Gelecek konu “İyi İdareci” hakkında
YORUMLAR
****Bütün yarınlar karşıma bugün olarak geldi, dün olarak gitti. Anladım ki ölünceye kadar bugünü yaşayacağım ve bugün öleceğim.******
çok manidar hocam....