Ayn Şın ve Kaf Üzerine
Aşk, yaratılmışların yüzü suyu hürmetine hayat bulduğu mana denizi. Üç harf, tek hece. Özündeki sırra kolay vakıf olunmaz. Kainata hâkim olan hükümranın, nefesinden esinlenir gündüz ve gece. Çiçeklerin renginde, gezegenlerin ahenginde; mevsimlerin devri daiminde, güneşin ayla, dünyayla ünsiyetinde aşk vardır. Bir katresi, çirkinleri güzelleştirir; Ferhat’a dağı deldirir. Çölleri vaha eder, Leyla’dan Mevla’ya yol açar.
Aşk, kudreti sonsuzun fanilere ebediyet yolunu gösterdiği aynadır. O aynada siretler ve suretler kirlerinden arınmış hâlleriyle görünür. Hüsnün kapısını aralar gözlere ve gönüllere.
Zahirden batına yol bulur kendini aşka adayan. Darbı meseller, efsaneler iflas eder aşk gerçeğinin karşısında. Yıldızların ve bulutların mest ü hayran kaldığı güzelliktir aşk. Dut yaprağını, ipek böceğinin gayretiyle ipeğe çeviren aşktır. Kum tanesini midye karnında inciye dönüştüştüren aşk...
Aşkın bidayetine düşen çiy damlasının, ayn’ın özünden süzülen usare olduğu söylenir. Ve cümle aşk ehlinin bu usareden nasiplenen bahtlılar olduğuna dair nice rivayetler vardır. Elest bezminde, cümle çiçekler bu usareye bir katreyle katılmışlar.Ama, gül tüm varlığını ortaya koymuş, aşk deryasında kaybolmuş... Aşk gülünün, bütün çiçeklerden kırmızı açması bu yüzdenmiş…
Şın, şakayık çiçeklerinin şikayetini şerh ede şerh ede sabahlayan sümbülleri kıskanırmış meğer. Şükür dervişin yitiği, şekva bülbülün betiğiymiş. Şın’ın cümle şikayeti şakayık çiçeklerindenmiş. Şiir ve şarkı şının bidayetinde bulunmak için can attığı iki ezeli dostmuş. Şakayıklar şarkılara kapı aralayan nazeninlermiş… Nice besteler dinlemişler kadim devrilrden bu yana şakayıklar...
Kaf, burnu Kafdağı’nda olanlara hayret eder. Aşkın bidayetinde bulunmasına hep şükredermiş. Bazı gafiller kaf ile Kafdağı’nın arasında bocalar dururmuş. Bu ara karanfil kelimesi kaf ile başlamayı ayrıcalık sayar; yârin dudağından bir katre alev sanırmış kendisini… Gül yaprağında üşüyen şebnemi kıskanırmış.
İşte aşk, bu renk ve usare harmanından derlenen, muhtevasında ateş, su, hava ve toprağı cem etmiş füsunlu bir iksirmiş… Ruhlara üflenen can iksirinin özü aşkmış meğer. Onu bilenler bilirmiş…
Ankara,24.02.2010 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.