Günbegün Notlarım 16 / Yol ve Yolculuk Üzerine
.........................................
Bu sabah erken kalktım. Erken kalkmalıydım zira, işe gitmem gerekiyordu. Beni 130 km yol bekliyordu, katedeceğim...
Kerboran’dan Mardin’e gidecektim. İşim 08.30’te başlıyordu... Şimdi bilmeyenler için Kerboran’ın ne olduğunu söylemem lazım. Kerboran, Mardin ilçesi olan ve Dargeçit ismiyle resmiyette geçen ilçenin gerçek adı... Anlamı kürtçede, ıssız yer manasında... Ve nice ilçe, binlerce köy;isimleri Kürtçe diye değiştirildi, türkçeleştirildi haksız haksız... Bir halkın kendi değerlerini yaşamasına, kültürlerini kuşaktan kuşağa aktarılmasına engel olundu bile bile.Asimilasyonun daniskası buna derim...
*****
05.37 ’de uyandım. Daha doğrusu uyandırıldım annem tarafından. Çabucak abdest alıp, sabah namazımı niyaz ettim. Dünden hazırladığım elbiselerimi giydim. Mimoza’yı öperek 05.47’den evden fırladım...
Kerboran’ın dar ve çamurlu sokakları dışarıdaki kedilere ev sahipliği yapmaktaydı şafak vakti...
On dakika gibi terminale vardım. Daha yarım otobüs gelmemişti durağına, kalkacağı yere. Beş dakika gibi bekledim ayakta. Bu yarım otobüs pazar günleri dışında her gün sabah 06.15’te yolcularını Diyarbakır’a ulaştırmak için kalkar Kerboran’dan...
Bizim ilçenin delilerinden sayılan Nezirko’yu gördüm sabah sabah. Kendisiyle birçok hatıram mevcut. Yeri gelince onları da notlarıma iliştireceğim Allah izin verirse. Ellerinde boş meyve kasaları, sallana sallana yürüyordu. Terminaldeki büroya uğradı. Kışa rağmen üşümeme gibi bir hali vardı. Bana selam vermeden yanımdan geçti, başka zaman yanıma yaklaşıp sigara isterdi halbuki. Sigara içmediğimi duyunca, para isterdi benden. Zararsız bir delidir Nezirko. Kendisini iyi karşılayana akıllı bir delidir...
Herkesle arkadaş gibi, herkesten besler gibi yaklaşır insanlara Nezirko. Nezirko yaşlanmaz bir değerdir Kerboran için...
*****
Ve yarım saat gibi yolcu binmelerinden sonra, nihayet yola çıktık...
Sabah serinliği nefisti. Yer ile göğün kucaklamak istediği çizgide sis tabakaları çoktu. Şubat ortası olmasına rağmen hava bahar ritmindeydi. Kuşların cıvıltıları gerçekten duyulmaya değerdi.
Yalancı bahara aldanıp çiçek açan ağaçlar birbiriyle yarışıyordu adeta. Yol boyunca çeşit çeşit ağaçların bu aldanmaya göz göre göre aldandıklarına şahit oldum...
******
Kerboran- Midyat arası 38 km... Bu yoldan daim şikayetçidir yolcular ve şoförler. Bu yol öyle bir yol ki, ona yol demek imkansıza tanımlar getirmek gibi bir şey. Berbat bir yol. Başka bir yolda bu kadar viraj yok. Başka yol böyle dar ve sahipsiz değil. Yol ki çileler kervanı. Yol ki herkesi kusturan bir eziyet. Yol ki adamı sersem eden baş döndürücü pervane...
Bazen uykulu, bazen uyanık gözlerle 40 dakika sonra Din, Dil ve Taşların kenti Midyat’a vardım. Midyat ki kardeşliğin sembolü. Midyat ki Allah inancın yükseldiği esmer topraklar. Midyat ki insanlarıyla insanlığa ders veren çağlar medeniyeti. Midyat ki il olmayı hakkeden vilayet...
Midyat’ı geride bırakırken, saatler 07.30’a geliyordu. Sakinleri ise hala kış uykusundaydılar...
******
Yolları severim. Yolculuklarda uyuklarım çok. Fazla etkilenmem arabalardan. Sabırlıyım sıkıntılarından yolcuların ve şoförlerin. Ben yolculuğun keyfini çıkarma derdindeyim, bir yerden başka bir memlekete giderken...
Yol üzerindeki Ömerli İlçesi... Kendimi bildim bileli aynı görünümünde ve aynı yalnızlığında. Tek canlılığı ortasında yol geçmesi. Tek rahatı, kasaba pozunda durması. Tek tanımı, etrafı küçük küçük dağlarla, esmer esmer tarlalarla çevrili olması...
******
Mardin kucağında bir başka ilçe, Yeşilli... Bir cennet abidesi. Bir yeşillik sofrası. Yaz kış yeşil saatinde günlerini geçirir. İnsana huzur veren bir görüntüsü var Yaşilli’nin. Yeşilli yeşili hakkediyor fazlasıyla...
Ve son durak mardin... Mutlu son demek benim için varlığı...
Nefes aldığım kadim kentim...
Aşık olduğum diyar...
Kopamadığım vatanım...
İçinde, kenarında ve üstünde yaşamaktan sıkılmadığım; daha doğrusu bayıldığım portremdir Mardin...
.........................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
18 Şubat 2010,,,15.57
Mardin
YORUMLAR
Kerboran'dan Mardin'e bizi de götürdüğünüz için teşekkürler.Mardin görüp de hayran kaldığım bir şehir .Daha çok otantik yapısı ve mimarisi etkiledi beni.Hele ki hasankeyf'i görmek bir ayrıcalıktı benim için.Akıcı bir uslupla yazdığınız yazınızda da şiirlerdeki kadar iyisiniz..Saygıyla....
Değerli Kalem !
Öncelikle yazı dilinizi beğendiğimi ifade etmeliyim.Yazının konusuna gelince yer isimlerinin değiştirilmesi hususunda hemfikirim sizinle.Yer isimlerinin gelişi güzel verilemediği kanaatindeyim.Çoğunun hikayesi vardır mutlaka.Bu bizim öz dokumuzu yansıtır.İnsanlar yerleri isimlendirirken kendi ruhlarını katarlar mutlaka.Bilinen ismiyle kullanmak bence daha uygun.Dokuyu bozmak olarak düşünüyorum bu tür çalışmaları.Fakat çok elzem gerekçelerden ötürü yapılacak değişikliğe kimsenin birşey dem hakkını düşünmüyorum.İlla değişecekse lokal bir referandum neden yapılmasın değil mi ?Görüşlerim bu yönde.Saygımla...
yazın çok güzeldi..
sıcak ve okunması kolay,akıcı
Bu isim değiştirme olayı her yede için geçerli
anneannemin kasabası ıspartada , türkçe bir isimden başak bir isme değiştirdiler
baba tarafından dedemin doğduğı köy,başka bir ilde: yine türkçe bir isimden başka bir isme değiştirdiler
zihinler kara elbet ...
ama bu kara zihinler herkese aynı ..onu demek istiyorum
tebriklerimle
meselci
işte
biz böyle olmayalım banu hanım.
değer verelim insanlığımıza.
saygımla.
sırf aldanan ağaçlarmı sence
bizde aldanmıyormuyuz yalancı baharlara
gönül bahçemizde çiçekler açmıyormu
sonra vefasızın biri yoluyor çiçekleri
kaldıkmı ağustosta keser kesmez ayazda....
sevgimle cane...
meselci
doğru...
çok doğru nimet hanım...
teşekkürlerim içten...