- 1315 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Bu pazıldan ne çıkar.
....Yıllar öceydi hangi yıldı tam hatırlamıyorum ama, bir babalar günüydü. Çok sevdiğim kızımdan o zamana kadar ne olduğunu nasıl bir şey olduğunu hiç bilmediğim küçük bir hediye paketi almıştım. Aldığım hediyeyi merakla açtım içine baktım. İçinde binlerce küçük yarım cm 2 ebatında falan ya var ya yok, rengarenk renklerde küçük, küçük karton parçaları ve bir de onun yanında, onun nasıl kullanılacağını sonradan öğrendiğim bir parça yapıştırıcı vardı. Önce buna bir alam veremedim bu değişik hediyenin, kutusuna baktım kutusunun üzerinde yarı Türkçe,yarı İngilizce olarak yazılmış “ROCKY MOUNTAINS mount shuksan U.S.A” diye yazılar falan yazıyordu.Ve bir de bu hediye kutunun üzerinde, çok güzel dağ ve orman ve ve de onun yanında göl manzarası olan neresi olduğunu bile sonradan öğrendiğim bir resim vardı.
....Bu kutunun üstündeki resim Kanada ve Amerika arasındaki, karlı yüksek dağlardan çekilmiş çok güzel bir manzarası olan, bir dağ manzarasının resmiydi.
....Sordum bu ne olacak kızım diye, onlar da bana baba dediler sen bu içindeki parçaları şimdi yerli yerini bulup birleştireceksin sonra da içinden çıkan bu yapıştırıcıyı içindeki tarifine göre parçalar tamamen yerine oturduktan sonra üstüne bir karton parçasının yardımıyla sürer yayarsan, işte şu kutusunun üstünde gördüğün resmin üç boyutlusunu bir tablo olarak önünde bulacaksın dediler.
....Ve sonra da onu güzelce bir de çerçeve yaptırıp bunu duvara asarsan onu her zaman zevkle sen girip çıktıkça ya da otururken duvara bakıp seyredeceksin ondan sen çok zevk alacaksın dediler.
....Önce biraz denemeye çalıştım olmadı. Dedim kızım bu çok zor bir iş, ben bunu yapamam, ama onlara öyle dedim fakat serde biraz inatçılık vardı, ve benim mutlaka onu ne yapıp,yapıp yapmak sonuca gitmem vardı. Kendime sen ne beceriksiz dedirtmek kendimle alay ettirmek istemiyordum. Ve bun mutlaka yapılması istenen, o şeyi benim inatlaşarak yapmam gerekiyordu ve en sonunda olan oldu evdeki odamın birini kapatıp oradaki masayı sadece bu iş için ayırdım. Masanın üzerinde tam üç ay günde iki üç saat bazen dört beş saat sabırla çalışarak, o küçük renk, renkli karton parçalarını yerli yerine bazen buna mercek de kullanarak parçaların yerlerini buldum ve koydum.
....Ha şunu da sizlere önce söyleyeyim, o parçalarda yerini gösteren numara falan da yoktu. Sadece onları kutunun üstündeki resme bakarak, bir de parçaların renk uyumu içinde gerçek yerine oturup oturmadığını düşünerek bunu yapıyordum.
....Sonunda aylar geçti ve ben onu bitirdim.Sonunda bittiğinde önüme üç boyutlu harika bir resim parçası çıktı karşıma. Ve ben resmin üzerine tarifine uygun yapıştırıcıyı da üzerine tarifine göre sürünce dört dörtlük üç boyutlu bir resim oldu bu pazıl parçaları.
....Ve ben on, on iki yıldır, bu resim hala evimin duvarında duruyor ve ben bunu zevkle her zaman karşısına geçip onu seyrediyorum. Gören de hep bana soruyor bunu siz nasıl yaptınız diye.İşte bu babalar günü hediyesinden sonra bir emekli olarak benim bu pazılı döşemek ve başarmak sonunda bende bir tutku oluşturdu, bir zevk haline geldi benim için ve daha sonra başkalarını da yaptım gözümün şimdiki gibi bozulmadığı tabi ki eski o sağlam olduğu zamanlarda.
....Şimdi sizler bana diyeceksiniz ki yahu bunları sen bize durup dururken bizlere sen niye anlattın ve sen neden bunları yazıyorsun, bize ne senin bu yaptığından.
....Onu da söyleyeyim acele etmeyin arkadaşlar, sabırlı olun ve biraz beni bekleyin.
...Düşünüyorum da ben, şimdilerde birilerinin önünde ya da aklında Türkiye üzerinde pazılı yapılacak bir tablo bir resim var, ve bu bazıları bu pazılın parçalarını yaşadığımız zaman içinde bir araya getirip ısrarla bu tabloyu ya da aklındaki resmi yapmaya çalışıyorlar ve de bundan bir türlü vazgeçmek istemiyorlar tıpkı benim gibi inatçılar.Ve bu tablo da, bana göre benim yaptığım pazıl gibi Türk malı falan değil, ithal edilmiş bir tablonun pazıl parçalarıdır.Tekrar ediyorum bu kesinlikle öyle Türk malı falan da değildir. Ama hiç birimiz bu Türkiye hakkında yapılmaya çalışılan tablodaki pazılın, ya da yapanların kafasının içindeki bu resmin ne olduğunu bizler tam olarak açık seçik bilemiyoruz, ve göremiyoruz ve o pazılı bunlar bunu yapıp bitirince, ortaya karşımıza nasıl bir resim nasıl bir pazıl çıkacak tahmin bile edemiyoruz.
...Gerçi ben bunu biraz bunu biraz olsun tahmin edebiliyorum ama, onu da ulu orta burada söylemek istemiyorum. Yarın bir gün bu tablonun nasıl bir tablo olduğunu bu pazılın yapılması sonucunda karşınıza çıkacak resminin nasıl bir resim olduğunu biraz pazıl yapar gibi düşünün ve düşünerek sizler bulun.
...Hakkımızda düşündüğüm bu pazıldan çıkacak resim her neyse hayırlı olur inşallah.
18 Şubat 2010
Antalya
YORUMLAR
Yürek çok şeyler söylemek ister bilinenler hakikattir lakin millet kuklaya çevrilmiştir bir içimizin feryadını duyurabilsek efendim.Her şey o zaman daha farklı boyuta girer .Ve hep keşkelerle kalıyoruz hep birlikte bu keşkeleri yok edip bizbiziz deyebilsek.
saygılarımla
kader oyuncusu