BULUT YILDIZ AY GÜNEŞ
Yer yüzüne sürekli göz yaşı döküyordu. Bir gün bir dağ zirvesin de bir gün cennet kadar güzel bir ovada. Dert dinler derman söylerdi. Derdini soran olunca ardına bakmadan giderdi. Ağlatan derdini sır gibi saklardı.
BİR DERDİ VARDI GÖRENLERİN DERMANSIZ SANDIĞI
GÖZ YAŞALRI VARDI ISLANANLARIN DİNMEZ SANDIĞI
GÜZELLİĞİ VARDI HER BAKANIN HAYRAN KALDIĞI
ASLETİ GURURU VARDI HER HİÇ KAYBETMEDİĞİ
VE BİR DE AŞKI VARDIĞI UĞRUNA SÜREKLİ AĞLADIĞI
Ve bir gün kendisi kadar yalnız ve acı çeken bir Yıldız gördü. Yıldız’ı görünce yüreğinde uyuyan bir şeyler uyandı. Korkuydu yüreğinde uyanan duygu. Yıllardır yüreğine hâkim olan acı gitmiş yerine korku hâkim olmuştu. Peki, neyden korkuyordu. Yıldız’ın yanından geçip gitmek isterken rüzgâr Yıldız’ın çiçek kokusunu Bulut’a sundu. Bulut giderken Ay geldi. Yıldız’a yalvarmaya başladı. Affet beni pişmanım diyordu. Ve Yıldız hiçbir şey söylemeden çekip gitti. Ay Yıldız’ın peşinden gitmeye cesaret edemedi. Bulut Ay’ın yanına gitti. Neler olduğunu merak etti. Bir süre ikisi de konuşmadı sonra Ay anlatmaya başladı.
“Yıldız’ımdı, aşkımdı benim. Biz birbirimiz çok sevdik. Ben evlenme teklifi ettim Yıldız’da kabul etti. Bir süre sonra Güneş’le tanıştık, Güneş ikimizin de arkadaşı oldu. Düğünden bir gece önce ben Güneş’le birlikte oldum. Düğün de Güneş tüm ihtişamıyla içeri girdi ve olanları anlattı. Yıldız bana sordu. Ben o an sanki tüm vücudum taş kesildi ve konuşamadım. Yıldız o an çekip gitti. Ben o günden sonra Yıldız’ı arıyorum. Ve yıllar sonrada olsa buldum onu ama benimle konuşmuyor. Bir anlığına da olsa Güneş’in ihtişamına kapılıp Yıldız’ın sadeliğini ve güzelliğini unuttum. Yıllar var ki ben bir anlık hatamın cezasını aşksız yaşayarak çekiyorum. Bulut derdini unutmuş gibiydi. “Yıldız’la konuşmamı ister misin?” diye sordu. Ay cevap vermedi.
Bulut Yıldız’ı bulduğunda Yıldız şarkı söylüyordu.
“Oturabilir miyim?” diye sordu. Yıldız evet anlamında başını salladı. Bulut oturdu ve konuşmaya başladı.
“Ay çok pişman, Güneş’in bir anlık ihtişamına kapılmış. Affetmeni istiyor senden.”
“Unutulur mu yaşananlar, ihanetler. Hiç sanmıyorum unutabileceğimi. Denedim hem de defalarca ama gururum her defasında beni engelledi.”
Bulut Ay’a Yıldız’la konuştuklarını anlattı. Bir de hikâye anlattı.
“Bir zamanlar bir birlerine deli gibi âşık iki sevgili varmış. Gel zaman git zaman bir rüzgâr bu iki sevgiliyi ayırmış. Erkek sevdiğini her yerde aramış. Bulduğundaysa tüm gerçeği öğrenmiş. Sevdiği kız ilk gecesini bir başkasıyla birlikte olmuş, hem de sevgiliyken. Ve bu yüzden rüzgârdan rica etmişler iki sevgili ayırması için. Bunu öğrendikten sonra Bulut yıkılmış. O gün bu gündür Bulut hep gözyaşı düşürmüş.”
Hikâyeden sonra bir süre ikisi de susmuş sonra bulut devam etmiş.
“ihanetin affı olmuyor bunu ben de biliyorum ve Yıldız’ı anlıyorum. Sende anla ve onu daha fazla üzmeden git.” Demiş.
Ve Yıldız’ın yanına gitmiş Ay. Yıldız hala aynı yer de oturuyormuş.
“Bundan sonra seni rahatsız etmeyeceğim. Tek isteğim benden nefret etme. Güneş’in ihtişamına kalıp senin sadeliğini ve güzelliğini unuttum. Affet ve hoşça kal” demiş.
O günden sonra Bulut ve Yıldız çok iyi arkadaş olmuşlar. Bir süre sonra birbirlerine âşık olmuşlar ama hep korkmuşlar. Tekrar hayal kırıklığına uğramaktan korktukları için aşklarını söylemeye cesaret edememişler.
Ve bir gün Yıldız kayıp gitmiş. Bir not bırakmış Bulut’a.
“GÖZLERİN DE GÖRDÜM KORKUYU, UMUDU
SÖZLERİNDEN ANLADIM DUYGULARINI, ACILARINI
GÖZYAŞLARIN DA ANLADIM HAYATINDA BANA YER YOK…”
Ve Bulut’ta Seni Seviyorum demiş. Ama asla kavuşamamışlar.
SİZ SAKIN GÜNEŞİN İHTİŞAMINA KAPILIP YILDIZIN SADELİĞİNİ VE GÜZELLİĞİNİ UNUTMAYIN…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.